Replikler
-I-
Sevginin
küllenmiş ateşinden
korku çığlıkları
yükselir,
ve her insan
ezberindeki
yalnızlık repliğini
seslendirir,
yüzüne biçimsiz bir eda
ve
yalancı bakışlar katarak…
Olan bitenlerin
pişkinliği suratında
olmayanların
olmayacakların
kahr-eden hesabı vardır
buram buram aklında…
-II-
Rüküş giysiler giyinen
bir fahişedir artık aşk
komidinin üzerine bırakılan
para kadar yaşanır.
Biz onu meleklerden
aptal bir şarkı olsun diye
çalmadık.
Oysa şimdi,
arabesk ritimlerle söylenen
aptal bir şarkıdır dillerde…
Ne kadar Hülya’lı yaşansa da
bir tutam bal yok Petek’lerde,
ne kadar aşkı yaşasa da
sanatsal! çevre
aşkın zerresi düşmüyor
onlarla sanatın içine…
-III-
Bir arkadaşa bakıp
çıkılacak sıklıkta
ve
hızlılıkta yaşanılır
olmuştu aşk,
şuursuzca bir tutkunun
esareti soluk benizlerde,
gece gezmeleriyle eşdeğer
zaman aralıklarıylaydı
tüm sevişmeler…
Mecnun’sal bir ivmeye
kaçmak isteyen aşk,
turuncu giysilere bürünmüş
yalnızlıklara itiliyordu,
modern çağın gereklerini
yerine getiremeyen aşk,
küskün bir şekilde
ölümünü bekliyordu…
-IV-
Bilinmezlik
emin adımlarla ilerliyordu
zaferine,
insanlığın sevda bahçesinde
güller kurumuş
ve
pis kokular yükseliyordu
soğuk metal yordamı,
çirkin yürekli kral
imzalı.
Casablanca’da
bir film setinde
unutulmuştu belki de aşk.
Tekrar hatırlara gelsede
Rüzgar gibi geçmişti
hatıralara doğru…
Mum alevi kadar
aydınlıkta,
Selvi boylu,al yazmalı
hiçbir kız
sahip çıkamadı
aşkına,
törelerin insafsız
kurşunları değiyordu
kızların
lekesiz ve tertemiz
öpülesi alnına…
-V-
Yunus’tan miras kalan
ilahi bir destandı aşk,
Pir Sultan çığlıklarıyla
bulmuştu özgürlüğünü
ve benim yaşadığım
yüzyılda yitirdi
adının anlamını /
Kendimden utanırım.
Şairler dolaşırken
saf saf şiir söyleyerek,
aydınlarımız
bir küreselleşmenin
telaşı içinde…
Artık,
hiçbir pembe panjurlu
evin bahçesinde
çocuk cıvıltılarıyla
yükselmeyecek aşk,
yiğit destanlar gibi
dağlara kazınmayacak.
Ve
yol geçen hanına dönüşen
bu sanat,bu edebiyat
aşkın öldüğünü
hiçbir zaman anlamayacak.
İhsan Altınışık