Sarıkamış'ta Zaman

yazı resim

I.

Yollara düştü ordu, zemheri ayazında
Son nefesini verdi karların beyazında
Tarihten ilham aldık, öfkemizi biledik
Nice dualı elle, Hak'tan zafer diledik
Bahara ermek için nice kışlardan geçtik
Tutsak yaşamaktansa bizler ölümü seçtik
Ateşe kanat çırptık, göze aldık yanmayı
Ön şart kabul eyledik zafere inanmayı
Zafer yemini edip yürüdük karlı dağa
İstiklâlin mührünü vurmak istedik çağa
Bir millet uyutuldu zemheri beşiğinde
Ne varsa buz kesildi zamanın eşiğinde
Her lâhza çevremizi sardı zifiri duman
Hicranın fanusuydu Sarıkamış'ta zaman
Mazlumların gözyaşı sinmişti bulutlara
Ne varsa derdest oldu, kar yağdı umutlara
Fırtınaya, tipiye karıştı kardelenler
Sonsuzluğu kuşandı, şehit oldu ölenler
Devirlere benzemez devrandır Sarıkamış!
Hüznün at oynattığı meydandır Sarıkamış!

II.

Mevsimlerden zemheri, değildi hiç sırası
Meçhul bir elle söndü hakikatin çırası
Ellerde hareket yok, ayaklar taş kesildi
Giryeler sus pus oldu, gözlerden yaş kesildi
Sade Mehmetçik değil gökte hilâl üşüdü
Hicran buz tutuverdi, kalpte melâl üşüdü
Hakikatten uzaktı Enver Paşa'nın düşü
Yazık, olmayacaktı bu gidişin dönüşü
O cılız omuzlarla taşıdık gam yükünü
Bekledik gelmeyecek kutlu şafak sökünü
Kesildi kesilecek kum saatinin beli
Değdi üzerimize zamanın kirli eli
Yiğitler can verirken karların kucağında...
Acılar bağdaş kurmuş milletin ocağında
Bu acıya şahitti Erzurum-Kars arası
Silah yarası değil Mehmetçiğin yarası
Kur'an'ın ışığıyla yüzümüz aydın bizim
Öldükçe çoğalırız, gözümüz aydın bizim
Moskof için verilen fermandır Sarıkamış!
Dizimizden kesilen dermandır Sarıkamış!
III.

Zemheriden çıkıp da ilkbaharı görmedik
Düşmanın harimine fırsat bulup girmedik
Moskof'a varamadık, düşman kar ve tipiydi
Bizi kuyuya çeken kör ihmalin ipiydi
Soğanlı Dağları'nda asker kıyama durdu
Kaşla göz arasında yok oldu şanlı ordu
Fırtına, tipi, boran; milletçe buz kestik biz
Şehadetler getirip ölüme söz kestik biz
Acımız tarifsizdi, bomboş kaldı kucaklar
Yıkıldı hanümanlar, tütmez oldu ocaklar
Kurudu koca çınar, ne kök kaldı ne dalı
Hepsi gönülde yıldız, hepsi bayrağın al'ı
Son uykuya daldılar buzdan beşiklerinde
Ömrü taşa çaldılar, dağın eşiklerinde
Giden geri dönmedi, sılada hüzün vardır
Minareden okunan sâlâda hüzün vardır
Yarı yolda bıraktı bizi baht-ı karamız
Sızım sızım sızlıyor şimdi gönül yaramız
Doksan bine yaklaşan civandır Sarıkamış!
Mahşerin provası, divandır Sarıkamış!

IV.

Takıldı Enver Paşa bir hayalin peşine
Hakikat ayan oldu, kar yağınca düşüne
Turan olma hayali gözleri kör eyledi
Her nefis ölümlüdür, son sözü Hak söyledi
Soğanlı Dağları'nda canlar giydi beyazı
Dağ gibi bedenleri yıktı kışın ayazı
Yudum yudum içtiler şahadet şerbetini
Koşar adım geçtiler bu dünya gurbetini
Son uykuya yattılar bayrağın gölgesinde
Gariplik çekmediler şehadet ülkesinde
Allahuekber Dağı zehrini kustu bize
Küçük dilini yuttu, bir ömür sustu bize
Mezar taşı bile yok meçhul kahramanların
Şimdi gönüllerdedir kabirleri canların
Alnımızın yazısı, hak yazmazsa ölünmez
Sarıkamış bozgunu belleklerden silinmez
Kahraman Mehmetçik'in bedeninden kan sızmaz
Böyle hazin destanı tarih bir daha yazmaz
Her an sol yanımızda atandır Sarıkamış!
Yurttur, helâlimizdir; vatandır Sarıkamış!

V.

Enver Paşa; tarihî, büyük zafer düşledi
Yüreklere acıyı nakış nakış işledi
Karakışta bu sefer akıllara yatmadı
Dondurucu soğuğu hiç hesaba katmadı
Dağlara kurban verdik üçüncü ordumuzu
Öksüz ve yetim koyduk bu cennet yurdumuzu
Allahuekber Dağı, bu ne haşin bir dağdı
Savaşmadan kırıldık, göklerden ölüm yağdı
Dağların doruğundan kar rüzgârı esmişti
Hakikat ayan olmuş, hayaller buz kesmişti
Can denen kristali taşa çalmıştık taşa
Hain Moskof'a değil, teslim olmuştuk kışa
Dünya bir gölgeliktir, elbet gider gelenler
Dağların koyağında boy verdi kardelenler
Hiç sordun mu kendine, niye öldüler niye?
Bayrak inmesin diye, ezan susmasın diye
Kalplerde hüzün, tasa; gözlerde yaş oldular
Civanlara rol model, millete baş oldular
Bir garip heyuladır, yamandır Sarıkamış!
Kum saati buz tutmuş zamandır Sarıkamış!

VI.

Kalp gözümüz köreldi, girdik çıkmaz bir yola
Şehadet mertebesi nasip olmaz her kula
Sesleri yankılandı Sarıkamış Dağı'ndan
Kelime-i şahadet döküldü dudağından
Kahraman askerimiz her mihnete katlandı
Ankalar, Kafdağı'ndan cennete kanatlandı
Nice yokuşlar aştık, düzlüğe çıkamadık
Moskof'un askerine, bir kurşun sıkamadık
Yıldıza ve hilâle verilmiş sözümüz var
Tarihin aynasına bakacak yüzümüz var
Güçlü nefesimizle nice volkan söndürdük
Mazlumdan yana olduk, acıları dindirdik
Yanmadan aydınlanmak, aydınlatmak müşküldür
Esaretin zinciri aziz millete züldür
Tuz buz ettik milletçe nice yıkılmaz burcu
Yiğitlerin canıyla ödendi vatan borcu
Hazan bâkî değildir, gelen taze bahardır
Karanlığın ardında aydınlık günler vardır
Hakikatleri örten dumandır Sarıkamış!
Sorup sorgulanmayan imandır Sarıkamış!

M. NİHAT MALKOÇ

Başa Dön