Baktı gözlerine şuh kadının yalnız gözlerine
Okkalı bir küfür savurdu, okkalı bir çığlık.
Terkedilmiş bir çocuk gibi telaş içinde.
Bir kahkaha attı
Saçıldı dökülmüş dişleri arasından geçmişi.
Annesinin küçük kızı
Mahallenin oynak kızı
Abisinin dayak arsızı
Döküldü dilinden bir pavyon şarkısı
Hayalleri döküldü
Baktı gözlerine şuh kadının yalnız gözlerine.
Serildi yere asvalt ortasında
Hastanenin koridorunda çınladı sesi
Binlerce kez o an.
........................
Yatağıydı artık taşlar
Yorganıydı ölüm kokan ceketi
Duyunca sevgilisinin meleklerle gittiğini
Ölüm kokan o ceketin altından çıkardı köpek öldüreni
Çekti her gün kafasına sessiz bir silah gibi şişeyi.
Bir şeyler anlatıyordu görmediği birine
Kızıyordu, tartışıyordu renksiz bir bedenle
Üzgün gözler, gülümseyen yüzler
Mükemmel adamlar , mükemmel kadınlar
Geçiyordu caddeden.
Acıyan gözlerle acımasızca baktılar
Çevirdiler yapışkan gülüşlerini.
Öpüşmekten yorulmuş genç kız
Akşam atacağı yalanı düşündü.
O bir şeyler anlatıyordu
Kimsenin görmediği birine.
Renksiz bir bedene.
Belki yaşamdı konuştuğu
Belki yaşamlaydı kavgası.
Lanet ediyordu
Parayı bulanların gelmişine geçmişine.
Paranın ucuz efendiliğine
Cebindeki delikten akıp gitmişti
Sahte sularda yitip bitmişti.
Islaktı o gün yeryüzü
Güneş nar çiçeği rengindeydi
Aylardan ekimdi.
Bir mücevher gibi işliyordu
Pırıl pırıl bakan gözleri
Bu alışmadığı coğrafyada
Kara tahta başında
Bir dipçikle yıkıldı yere
Göz göze geldi şarjörle
Bir ağrı düştü kasıklarına
Akmaya başladı kan
Oluk oluk kan
Yedi aylıktı bebeği
Yedi aylık
Sözleri kan kırmızısına gömülmüştü
Aklı küçük bir patiğin ilmeğinde sökülmüştü.