Sen, Ben, Üstüne Üstlük Yalnızlıklar...

Aşk eskisi gibi karanlıkta kalacak. Hiç istemesekte...

yazı resim

**Kapatıyorum gözlerimi. Seni düşünmüyorum artık. Düşünmek istemiyorum. Ruhum yeteri kadar ıslandı gözyaşlarımla. Yeteri kadar kırıldı içimdeki masum çocuk. Ne beklediğimi bilmeden geçirdiğim onca günün ardından acı olan, gri bir sonbaharın karşıma dikilivermesi oldu aniden. Umut edebilieceğim bir yaz daha habersiz geçti.

Anlamsızlıklarımla boğuştuğum günlerde, imkansız aşklarımın peşinden koşarak tükettiğim bir ömrün suçlayan bakışları soğuttu, avuçlarına bıraktığım kıpırtısız yüreğimi. Ne yağmurlar avutabildi içimdeki sıkıntıyı, ne de bir köşe başında anlamsızca seni görebilme umudu. Dostlarla konuşup, acılarımı dindirme umudu sardı boşluklarımı. Senin gibi değildim ben. Yeni olan hiçbirşey bana göre değildi. Aşk o kadar basit değildi. Paylaşılanları bir kenara bırakıp, benliğimin bir parçasının sende olduğunu bile bile. Aklımın bir ucunda sen olduğun halde. Hatırlamayan bakışlarla gözlerine bakamazdım. Kendimi acımasızca kandıramazdım. Ben ruhuma yalan söyleyezdim.

Sahip olduğum onca güzel şeyin hiçbirşey ifade etmemesi ne kadar çok içimi acıtıyor bir bilsen. Yüreğim onlara ihanet ediyor. Ve ben elimden birşey gelmediği için kendime saldırıyorum her gecenin karanlığında gizlice. Tüm sevdiklerimi aldatmanın hıncını alıyorum bedenimden. Hepsi senin yüzünden. Bütün aşklarımın sonunda söylenen; neden bu kadar iyisin cümlesinden nefret ediyorum artık. Ben iyi olmak istemiyorum. Evrenin herhangi bir yerinde yaşanılan küçücük bir acının, bir parçamı koparıp gitmesini istemiyorum. Üstümden geçen her rüzgarın hiç acımadan beni küçük parçalara ayırmasına dayanamıyorum ve her defasında yeniden inatla kendimi toparlama mücadeleme... Benden birşeyler alıp sonrada arkasına bakmadan gidenlere dayanamıyorum. Senin ve diğerlerinin yalancı bakışlarına dayanamıyorum. Hergün, hergece neden hep böyle olmak zorunda olduğunu soruyorum kendi kendime. Neden ruhuyla konuşmuyor insanlar. Neden kalın maskelerinizin ardından bakıyorsunuz her defasında aşka. hiç haketmeyen bir akla neden işkence ediyorsunuz.

Bana uzattığın soğuk ellerinin içimi ne kadar üşüttüğünü hiçbir zaman bilmeyeceksin. Yok olduğumu ve yok olurkende, senden bir daha hiç bulamayacağın bir parçanı koparıp götürdüğümü anlamayacaksın. Suskunlukların daha da fazla artacak ama nedenini anlamayacaksın. Seni sen yapan bu şehir dahil, bütün kara parçalarının en puslu yalnızlıkları ortak olacak düşlerine. Kopan parçanın bir eşini daha bulamayacaksın. Hatırlamak istediğin ne varsa, ne yaparsan yap geri dönmeyecek aklının kanayan tarafına. Beni hatırlamayacaksın, yanımda olduğunu... Üzerine damlayan her yağmur damlasının içine süzülmesi hiçbirşey ifade etmeyecek, içindeki yangını söndüremeyeceksin. Hiç istemesemde, bir daha sevdiğim o çocuk bakışlı kız olmayacaksın.

Şimdi kim kimi neden affetmeli bilmiyorum. Birbirimizden eksilttiğimiz onca şeyin tekrar yerine konmayacağını bilmek kadar içimizi acıtan başka birşey olmayacak ömrümüz boyunca. Kalbimize yabancı insanların, kaybettiklerimize tecrübe dediklerini duymaya devam edeceğiz. Oysa ki masumluklarımızı kaybettiğimizi birtek biz bileceğiz. Hayattaki hiçbirşeyi hiçbirzaman basitçe, tek bir kelimeye indirgeyemediğimiz gibi her defasında. Her seferinde acıtarak birbirimizi, soyunup yalnızlıklarımıza dalacağız yeniden. Aşk, Adem'le Havva' dan beri süre geldiği gibi, yeniden kararacak bakışlarımızda. Tanıdık bir ayazın içine bırakıp, savrulup giden ruhlarımızın arkasından bakarak anlayacağız zamanın kanatan geçişini. Yalanlara alışacağız ve biten herşeyin yasını tutmaya devam edeceğiz bir süre. Uçurumlarımız yükselecek ve bir daha biz eski biz olmayacağız.

Aşk eskisi gibi karanlıkta kalacak.
Hiç istemesekte...**

Yorumlar

Başa Dön