Evetler ile koruyorsun kendini.
Sessiz bakışlar ile kafa sallamalar ile büyüyorsun.
Su gibisin bir şişeden bir bardağa,
neye koysalar ona benziyorsun.
Değişiyorsun, dönüşüyorsun, uyumlu ve kavgasız,
tanrıya inanmış bir ölümlü gibi.
Öyle güvende oluyorsun,
cam bardaklarda, umutlu dualarda.
bir şeye sığmaya sığınıyorsun, benzemek korur sanıyorsun.
Bırak benzemeyi, sığmayı, camı şişeyi, bardağı,
Bırak bu ölüm korkusunu çocuk,
yaşamak yoksa ölüm zaten yok.
Gel taşalım nehir ile çay ile
akalım koca kayalardan çakıl taşlarına, özgürce
Yeşil sarı sazlıklarda gezelim, geniş geniş
güneşin altında kavrulalım bir at gibi terleyelim
çığlıklarla coşalım, gürleyelim küfredelim
sesimizi duyan ağaçlar, kırlangıçlar
akıp gelsin sesimize.
sen çocuksun bırak büyüsün yıllar
Bırak ceplerindekini.
kaç para eder ki bir ölümlü gibi yaşamak,
bırak bunları çocuk.
Bak kelebeklere,
Sence biliyorlar mı öleceklerini?
Hiç bilseler bu kadar mutlu
Kelebekler gibi tutkun.
Ve narin, savunmasız açıp kanatlarını
Güneşten sarı, gökten mavi, bahardan yeşil olalım.
Su gibi kelebek gibi özgür, mutlu olalım.
Kaygılanma çocuk, gel benimle.
Bırak ölülerin dualarını, tabutlarını, kabuklarını
Sen çocuk ol büyüsün yıllar.