Sen yoktun
sana mavi bir bulut göstermek istiyordum
zifiri gecenin ayazına süzülen
insan nereden bilir ki
ateş böceklerinin üşümesini
ellerin de yoktu
iki renk seçmiştim gözlerinden
biri gökyüzü, biri deniz
elimi uzatıp dokunsam birine
tutuşup yanıyordu yıldız ateşinde parmaklarım
birinde kan damlıyordu yüreğime
pencereyi açıp geceye bakıyordum
içmek için ayışığını
rüya görüyordu sokak lambasının dibinde
kıvrılıp yatmış bir köpek
tramvahylar haç çiziyordu meydana gürültüyle
ve köpek ölüyordu asılarak gökyüzünde
bense bir şarkı mırıldanıyordum sessiz
ve bir kaç dize saplanıyordu
bir gitarın göğsündeki yaraya
içimi kanatıyordu çığlık boyu bir melodi
ve bir masaldan çıkıp gelmişcesine
büyüyordu caddelerden geçen gölgeler
bir kadın bakıyordu karşı camdan
şöyle başıyla selamlayıp beni
kapatıyordu penceresini
yüzü mavi, gözleri kara
çıplak bir adam çivilemişti duvara
düşünü kuruyordu
kristal kadehlerde sunulan sevişmelerin
ve ben
yıllanmış şarap gibi
tadını çıkarıyordum içimde birikmiş hasretlerin
dut gibi de sarhoştum....