prefix = o ns = ""urn:schemas-microsoft-com:office:office"" /
Sen yoktun ya
İstanbul vardı hani
Hey gözünü sevdigim ışıklar şehri
Varığıin gözalıcı sureti
Yokluğun iç geçirten kasveti
Sen yoktun ya
İstanbul vardı hani
Aşk yoktu ne yerde ne gökte
Takma kirpikli
Çorabı kaçık bir fahişeydi şehir
Doyasıya öpemediğin dudaklarını
Sevmeleri yalan bir şehirdi İstanbul
Seni sevmek yaz ortası hazanları gibi
Kış ortasında bahara göz kırpmak gibi
Seni sevmek yokluğunla yaşamaya alışmak gibi
Yorganın soğuğuna sarılmak gibi
Ölümü apansız çağırmak gibi
Sen yoktun ya
İstanbul vardı hani
Hani öpemediğim dudaklarını
Hani ölüme uzanır gibi
Dingin hesapsız yatamadığım kollarında
Sen yoktun ya
30 yaşım vardı başımda
Hesapsız sevmelerin yaşı geçmişti çoktan
Hani aşk deyince
Sarı bir hasret oturur ya bakışlarına
„Boşveer çivi çiviyi söker“ derken
Titrer ya ellerin saklasan da
Seni sevmek bir çocuk sarkısı gibi
Gözleri gülen bir umuda sarılmak gibi
İmkansız masallara inanmak gibi
Gecenin bir yarısı tanrıya yakarmak gibi
Seni sevmek bir ağaci kollarınla sarmak gibi
Sen yoktun ya
İstanbul ağlamıştı hani
Takma kirpiklerini
Sarı peruğunu önüne koyup
Dolu bir kadehi diklemişti ya
Hani “aşk da yok aslında” deyip
Omuzumda ağlamıştı ya
Sen yoktun ya
prefix = st1 ns = ""urn:schemas-microsoft-com:office:smarttags"" /Istanbul yoktu orda
Gözlerimle gördüm
Bir gece kendini sulara attı
Bütün ışıklarıyla