Henüz hakikatleri hayale büründürdüğüm çağlardı
Aklım bir karış havada, anlık aşklara aldanıyorken
Çok çalıştım karın tokluğuna, baktıkça çalıştıranın yokluğuna
Çamaşırı çövenle yıkıyorlardı, sabunlar kilometreden kokardı
Sevmek dediğiniz de ne?
Hani şu karşı cinse duyulan garip duygu.,
Birkaç işvenin uğruna heba edilen onca zaman.,
Sonra kulaklarında zurna, gelin havası ve kutlu olsun keman
Dön yine aşk hikayelerini okumaya devam
Anlayana kadar ömür destsiyi kırdı
Hikayelerde teselli buluyordu avam
Sevmek iktidar istiyordu gerisi lakırdı.,
*
Bir bardak çaya kocaman çikolata gibi bakardım
İçine sinek düşünce üzerine ağırlık atardım
Panzehiri olsun diye..,
Yarısı yanık ekmekler için harcanan ferim
Çalışıp kaybettikçe derdik; “Allah kerim..,”
Yıldızları görünce, çoktan uyumuş olurduk
Uykuyla uyanıklığın arasında çok hayaller kurduk
Dumanında keramet var sanıp gazel sardık
Damları yeniledik, ağıllar örmeye kerpiç kardık
Gurbetten bereket haberleri geldikçe
Kaçan gitti, göçen gitti.,
Biz biraz daha nal mıh toplamaya kaldık
Nemi kazandık?
Üçün birini aldık...
*
Komşunun çocuğu akranımdı.,
Ben yalnızlığı kahramanlık sayarken
Çürük kayalardan para yapıp cebime koyarken
Ayakkabılarımla kumsalda arabacılık oynarken
O kaderin sepetinde okul yollarında.,
Üniversiteli yıllarını anlatırlardı
Çoğu kere yavuklusu kollarında
Allah (haşa) yok dermişti.,
Şimdi anı şanlı bir doktor
Yarım saatte asgari ücret alıyor
Ne fiş var nede fatura.,
“Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır!..,”
Ya kendisi kaldırsın yada,
Kimin yüzünde maske varsa
O (haşa) inkar edilen Allah kaldırsın...
*
Var mısın!
Gülümseyelim hep birlikte
Aynı muzipliklere kahkaha atalım
Çanakkale ruhunu yaşayalım, irkilip te,
“Büyük taarruz” zaferine mana katalım
Kimlere teşekkür borçluyuz acaba
Mezarsız kefensiz yatanlara sormalı
Maraşta, Antepte, Afyonda, Polatlıda
Yedi düvele kafa tutmanın bedeli,
Bumu olmalı...
*
Mutluluklarımız vardı.,
Ama kimilerine göre kısıklı ve dardı
İki kişilik ihanetler geceleri kirletirken
Hangi yürek, nizamiye nöbetlerinde inhisardı
Benekli kanatları olan göçebe kuşlar
Yine hangi kolaylıklara sürüyle uçuşlar?
Sırlarınız kale duvarlarında delik gibicesine
Zehir atmışlar güğüme, dibi delinesi ce.,
Göz boyayan halkalar ve reklam ağaçları
Harcatıp ta canıyla ödetecekler borçları
Şimdi boncuklara bakarak, ahenk mi aramalıyım kirlerimde
Ne kadarı bana ait diye düşünmeden mevcudun, fikirlerimde
Allah vergisi değil bu, kulun yanılgısı olmalı!..
Uzunu kısası yoktur sözün.,
Ey muteber, açık olmazsa gözün
Bir sinsi düşman var ki,
Ne ateş kalır ne közün...
Mehmet Sani Özel
]