Sıradanlık Adımları

Etraftan bağırışlar, çocuk gülümsemeleri, hayattan tatmış insan portreleri geçiyor. Kimse birbirini duymadan ama ilgileniyormuş gibi yaparak; kimse birbirine gülmeden gülümsüyormuş taklidi yaparak güne başlıyor.

yazı resim

Dışarıyı izliyorum ağır ağır. Kahvemden çıkan duman bulanıklaştırıyor gerçekleri. Bir kız çocuğu gülümsüyor masumca. Ne gerçekleri görmüş nede hayattan bir yudum almış. Sadece gülümsüyor etrafa. Belki de ona verilen tek görev budur, kim bilir.

Etraftan bağırışlar, çocuk gülümsemeleri, hayattan tatmış insan portreleri geçiyor. Kimse birbirini duymadan ama ilgileniyormuş gibi yaparak; kimse birbirine gülmeden gülümsüyormuş taklidi yaparak güne başlıyor.Bir anne hak ettiğini düşünerek çocuğuna kızıyor; çocuk ise hak etmediğini düşünerek annesine kızıyor. İkisinde aslında kendi hayatları üzerinde yaşıyorlar. Anne,yere düşen; kahverengi ceketli, kot pantolonlu çocuğunu kaldırıyor. Kızıyor çocuğa,bağırıyor, çağırıyor. Anne aslında kendine kızıyor..

Hiç kimse kendinden başkasını düşünmüyor. Beni mutlu etsin sonra ben onu mutlu ederim mantığında kuruluyor dostluklar. Kimse ama hiç kimse gerçek değerin ne olduğu bilmiyor, çünkü öğrenecek daha kolay tek kullanımlık arkadaşlıklar var. Bana dokunmasın ne yaparsa yapsın mantığından gidiyor herkes.

Köşede ağacın altında iki sevgili el ele. Özel kelimeler fısıldıyorlar birbirlerine. Beraber olunan her insana fısıldadığı şeyler aslında; farkında olunmadan özelliğini yitiren kelimeler diyarında, âşıklar.

Hava kararıyor yavaş yavaş. Kim bilir hangi hislerin hüzünle tanışmasıyla etrafa siyahlık çöktü. Merak ediyor insan. Hangi şehirde kim şuan ayrılıyor birbirinden ya da seviyor birbirini diye.. Kahvemden son bir yudum alırken elim kayıyor dizelere. Son bir not daha ekliyorum kimsesiz sözcüklere; hiç birgün size özel değildir.Çünkü etrafta hüzünler yaşanırken gün sizinle nasıl ilgilenebilir ki ?

N. Özgün Erbulan

Başa Dön