Güneş yürürdü.
Ay dede içinde bir tavşan yaşardı.
Siz bilemezsiniz.
Bir belediye çöpçüsü gök yüzünde yıldız süpürürdü.
Yaramaz bir çocuk her gece gök yüzüne yine dökerdi onları.
Nede iyi ederdi.
Hep pencere kenarında yatardım
Sırf saya bilmek için bir gün hepsini.
Parmak uçlarımda, gözlerimi kısarak büyüttüğüm gökyüzü,
Şimdikinden daha büyüktü.
Yıldızlar daha çoktu.
Hiçbir gece sayamadım yıldızları.
Uykuya yenilirdim.
Bu benim ilk yenilgimdi.
Yıldızları hiç sayamadım ama,
Elli kelebeğim, on uğur böceğim vardı benim.
Onları yakalamaktan daha çok keyif verirdi azat etmek.
Sessiz bildiğiniz kelebekler konuşurdu,
Siz bilemezsiniz,
Hem de bülbülleri kıskandıran güzel sesi vardı.
Bana kanatlarına dokunmamam gerektiği öğreten ilk kelebekten sonra,
Her canlıya dokunurken ki korkumu bilemezsiniz siz.
Elimde kalan simli izler yüreğimin tattığı ilk acıydı.
Babama ilk karşı gelişimdi,
Dört kediyi gizliden sevmek, gizliden beslemek.
Asma dalından tırmanıp dördüncü kata çıkmayı başaran
Kedinin emeği karşılıksız kalmamalıydı çocuk yüreğimce.
Hayatı öğreniyormuşum o zamanlar.
Emeğe karşılığı, emeğe saygıyı,
Şimdinin büyükleri bilmiyor sanırım.
Her sene bir yaş daha fazlalaşan,
Her geçen gün artan bilgimiz, yanında eksilen duygularımız mı olacaktı.
Bana ne yapmak istediğim sorulunca vereceğim cevaplar hazırdı.
Ressam olacaktım.
Her yerini yeşil boyasam kağıdın,
En güzel resmi yapardım ben.
Siz yeşil ne renk bilmezsiniz şimdi.
Betonlardan önceki haliydi yaşadığınız şehrin.
Şimdi yedi yaşında çocuk olabilmek değil istediğim.
Yetmişinde olup, yedi yaşımdaki kadar ince düşünen insanlarla,
Yeşil bir dünya da yaşamak,
Her yaşta bir parça çocuk kalarak.
Elçin
19/05/2003