Bakıroğlu ailesine musallat olan “ölüm”, Son Durak film serisini hatırlatıyor. İzleyenler bilir. Bir grup genç büyük bir felaketten kıl payı kurtulur. Uçak kazası gibi...
Bu felaketten kurtulduklarını sanan gençlerin başlarına ölümcül kazalar gelmeye başlar. Gençler, belli bir sıra halinde feci şekilde can verirler. Ölüm peşlerine düşmüştür gençlerin, kurtuluş şansları yoktur.
Buna benzer bir olay da Bakıroğlu ailesine yapışmış durumda...
Sıralamaya bakalım:
Celil Bakıroğlu,
Birinci olarak, bir oğlunu trafik kazasında,
İkinci olarak diğer oğlunu altı ay sonra yine trafik kazasında,
Üçüncü olarak, otuz madencinin öldüğü grizu patlamasında kardeşini,
Son ölüm ise, sobadan sızan gazdan zehirlenerek ölen babasını kaybetmiş. (basından)
Alacakaranlık bir durum söz konusu...
Bir ölüm rüzgârı esiyor en baştan, sabırla ilerleyen bir plan doğrultusunda insanın hayat ağacına yöneliyor.
Ölüm bin bir çeşidi var, değişik, parça parça, hafif ve korkutucu...
Kimisi evinde ölürken, kimisi savaşta ölüyor; kimisi trafik kazasında ölürken, kimi ameliyat masasında;
kimi eğlenirken , kimi ise alın teri daha kurumamışken...
Ölüm hepimizin başında, kurtuluş yok.
Cebimizde hepimiz bir saatli bomba taşıyoruz, gün gelecek, akrep ve yelkovan bize düşman olacak.
Neyse, Bakıroğlu ailesi için acı ve üzücü bir durum...
Şairin dediği gibi, ”Her ölüm erken ölümdür.”
]