Genç bir bedende yaşlı bir ruh taşıyorum.
İyi duygulardan emekli oldum.Yalnızlıktır
emekli maaşım.Birkaç dost dışında arayanım
yok.Günlerim parklarda güvercin besleyerek
geçiyor.Şehirlerin çekingenlik zırhını giymeyen
güvercinler bana gençliği hatırlatıyor.Asla
tadamadığım o yangına körükle gitme budalalığını...
Sahne korkum olduğu için,izleyici güruhunun
daimi üyesiyim.Emektar oyuncuların varlığının
bilicinde sükut içinde izliyorum olanları.
Akranlarımın-beni akranları sananlarımın-
beyhude cilveleri dikkatimi çekiyor.Uzaktan uzağa
bakışmalar,karşılık alamadıkları gülüşmeler,
asla yerinden alınıp tatlı bir latifeyle kendilerine
iade edilmeyecek beyaz ipek mendiller...
İnsanoğlu sıkılgan,karşılık alamadığı zaman
bıçak gibi kesip atıveriyolar ruhu okşayan
böylesine güzel oyunları.Olumsuz sonuçlara alışkın
tecrübelerim beni tekrar güvercinleri beslemeye
davet ediyor.Bir yandan,gözgöze gelmesem de,
insanların suratlarından kopan hayret bulutları sarıyor etrafımı."Nasıl olur da bir genç yalnız başına güvercin besleme ihtiyacı duyar?" sorusuna verilemeyen - mantıklı - cevapların sonucudur bunlar.Kara bulutlar sıkıntı veriyor bana. Ve her sıkıldığımda yaptığım gibi bir dal sigara çıkarıyorum alelacele cebimden.Daha ilk nefeste rahatlıyorum.Fabrika bacası gibi tüttüğüm zamanlarda kara bulutları kaçırıyorum sanki.Elimdeki kirli simit bitene kadar bu işlem periyodik şekilde devam ediyor.Masum varlıkları sevindirmenin verdiği hazla kalkıyorum oturduğum yerden ağır ağır.
Birkaç adım boyunca beni takip eden güvercinlere bir sonraki ziyafetleri için söz vererek uzaklaşıyorum huzur tahtımdan. Bir kaç saatliğine mola verdiğim yalnızlık yolculuğuma devam ediyorum...
Sonu Gelmeyen Yolculuk
Yalnızlık yolculuğumdan sevgilerle...