Günümüze oranla meşrutiyet dönemi aydınlarımız çok şanslıydılar. Çünkü, Abdülhamit devrinde -bir iki münferit olay hariç- hiçbir aydın vurulmamış, asılmamış, yakılmamış, işkence görmemiş, sorgusuz sualsiz hapsedilmemiş, kitapları daha basılmadan toplanıp yok edilmemiş, arabasına bomba konularak öldürülmemiştir. Meşrutiyet döneminde aydınlara karşı yapılan saldırılar cumhuriyet/demokrasi döneminde yapılanların yanında devede kulak kalır!
Meşrutiyet döneminde aydınlara karşı değil, ancak, devletin en üst makamına karşı saldırı düzenlenmiştir. 1906 yılında Taşnak terör örgütü üyesi Ermeni kundakçılar Abdülhamiti içine saatli bomba konmuş bir at arabasıyla öldürmek istemişlerdir. Fakat Osmanlı Sultanının konuşmaya dalarak arabanın yanına gelmesi gecikince, zaman ayarlı bomba patlamış, Abdülhamit o sırada uzakta olduğundan suikasttan kurtulmuş, ancak, Abdülhamitin seyisleri, atlar, askerler, çevrede bulunan halktan 26 kişi ölmüş, 68 kişi yaralanmış, 17 at arabası ve 20 at parçalanmıştır.
Bu olayı o devirdeki medya ve aydınlarımız büyük bir sevinçle karşılamışlardır. Neyi? Abdülhamitin saldırıdan sağ kurtulmasını mı? Hayır, terör eylemini sevinçle karşılamışlardır!
Hatta, ünlü şairimiz Tevfik Fikret Bir Lahzai Teahhur (Bir Anlık Gecikme) şiiriyle Abdülhamitin gecikmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirmiş, bu saldırıyı gerçekleştiren teröriste övgüler yağdırmıştır. Tevfik Fikret gibi bir şairin terör eylemi sonucunda şehit olan 26 vatandaşımızdan kelle diye söz etmesi, eylemi gerçekleştiren teröristi ey şanlı avcı diye göklere çıkartması trajik ve hazindir. Tevfik Fikret bugün yaşasaydı acaba yine teröristleri öven şiirler yazar mıydı?
Şiirin günümüz Türkçesiyle anlamı aşağıda sunulmaktadır:
BİR ANLIK GECİKME
Bir darbe, bir duman ve tüm bir mahşeri güruh.
Bir seyrin sonsuz cemaati haşin, kudurgan,
Tırnaklarıyla kahreden bir elin didik didik
Yükseldi boşluğun dibine bacak, kelle, kan kemik.
Ey övgüye yaraşır darbe, ey öç alan duman
Kimsin? Nesin? Bu saldırıya sebep ne? Kim?
Arkanda bin meraklı bakış ve sen gizli
Kurtuluş saçan bilinmez bir eli andırıyorsun.
Öfkeli gök gürültüsü şiddetli sesin ki
Her yerde hak duygusu ve kurtuluşu ayaklandıran
Vuruşunla zorbanın kahreden ayağı titrer
En görkemli tacı sarsar tanrısal yakınlaşman
Silkip asırların ilmiğinin düğümünü, en çetin
Bir uykudan uyandırır dehşetin halkları.
Ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın!
Attın... fakat yazık ki, yazıklar ki vuramadın!
Dursaydı bir dakikacık durmayan zaman
Ya da o durmasaydı, o tepe taklak taç
Kanlarla bir cinayete pek benzeyen bu iş
Bir hayır olurdu benzeri asırlardır görülmemiş.
Lakin tesadüf... ah o güçlülerin dostu
Acizlerin, zavallıların her zaman düşmanı,
Birden yetişti mahvetmeye bu üstün önlemi
Söndürdü bir nefeste bu parlak umudu;
Nakşetti bir alay için bilinçsiz talih
Tarihin zulmüne yeni bir gururlu başlangıç.
Kurtuldu; hakkıdır, alacak şimdi intikam;
Lakin unutmasın şunu bayağılara yarayan tarih;
Bir halkı çiğnemekle bugün eğlenen alçak
Bir anlık gecikmeye borçlu bu keyfini!
Görüldüğü gibi ünlü şairimiz teröristi ve terör eylemini hayırlı iş, övgüye yaraşır darbe, kurtuluş saçan bir el olarak överken Abdülhamiti zorba ve bu milleti çiğnemekle eğlenen alçak olarak nitelemektedir. Ne ölen 26 kişi, ne de yaralanan 68 vatandaş Fikretin umurunda değildir.
Abdülhamit, bu suikasttan sonra Ermeni teröristi alkışlamalarına rağmen ne aydınlar ve ne de Tevfik Fikret aleyhinde bir kovuşturma, veya bugün yapıldığı gibi milyarca liralık tazminat davası açmamıştır. Ama ölümünden sonra yayımlanan anılarında Abdülhamitin bu trajik olaydan söz ettiğini, ancak, yine de Tevfik Fikreti doğrudan kınamadığını görmekteyiz:
Bir Osmanlı padişahı ve halifesine bombayla kasteden Ermeni kundakçılarını alkışlamayı vatanseverlik sayan aydınlar görünce, kim olduklarını tanısınlar diye yazıyorum. Hiçbir namuslu Ermeni, padişahına suikast düzenleyen eli bombalı ırkdaşına şanlı avcı diyecek kadar utanmaz olmamıştır
Yorumu okuyucuya bırakıyorum.
Kaynakça: 1. Tevfik Fikret, Yaşamı, Sanatı, Şiirleri, Hazırlayan: Yaşar Nabi Nayır, Varlık Yayınları, 1995;
(Şiir, Nayırın çevirisi esas alınarak tarafımdan sadeleştirilmiştir.)
2. Abdülhamitin Hatıra Defteri, Kervan Yayınları, Yayına Hazırlayan İsmet Bozdağ, Ocak 1975 (alıntılar tarafımca özetlenerek yalın Türkçeye çevrilmiştir)