İyice kendini koyuverdi hayat!
Sıradandı yaşananlar
Senden önce.
Her bir gün,
Bir diğerinin benzeri;
Ne nefret vardı
Ne öfke...
Sevgi şimdiki yoğunluğunda değildi;
Anlamadım bile nasıl geldiğini,
Nasıl girdiğini
Kaskatı kesilmiş kalbime...
Bir meltem esti denizden,
Yakamozlar gözlerinde parladı,
Masum bir gülümseyiş sardı dünyayı,
Sen geldin.
Yandım!
Öyle böyle değil,
Yandım hiç yaşanmadığınca;
Çırılçıplak kaldım gözlerinin önünde,
Saklamadım hiç bir şeyimi.
Her şeyim her şeyin oldu,
Hiç saymadım günleri seninleyken.
Kimi zaman
Çocukluğu yüreğimin,
Karanlıkların korkusuyla sığındı sana.
Göremedim o zamanlarda,
Kördüm gerçeğine.
Şimdi,
Benden ne kadar uzaktaymışsın meğerse,
Hatta yakın değilim hiçbir şeyine bile.
Gün be gün,
Gerçek sen çıktı ortaya,
Görmediğimce...
Bir kez daha yangınlar sardı beni,
Öfke nöbetleri kavurdu bedenimi,
Nefreti yanına almış.
Yok etmek istedim seni,
Kendimi yok edeceğimi bilsem de!
Susmadı sevgimin şarkıları,
Susmadı sana atışları hayatımın.
Her şeyi denedim gitmen için,
Gitmek için de!
Olmadı!
Sönmedi hiç güneşin.
Seni sana bırakmak,
Beni bana mahkum etmek.
Mahkumum!
Ya sen olacaksın gardiyanım,
Ya da bir başıma,
Çıplak ayaklarımla,
Taşlı yollarda yürüyeceğim,
Hiç bitmeyen...
Geçmeyecek günler;
Umuduma kilit vurulmuş,
Anahtarı sende.
Ya açarsın,
Ya da yok olurum,
Seninle...
Umuduma Kilit Vurulmuş
Her şeyi denedim gitmen için, / Gitmek için de! / Olmadı! / Sönmedi hiç güneşin. / Seni sana bırakmak, / Beni bana mahkum etmek. / Mahkumum!