Usta Bir Kalemden Mağaranın Kamburu Eleştirisi

Romanı okuyup bitirdikten sonra şöyle bir düşündüm. Eserdeki mağara bir bakıma dünya, bir bakıma da insanın kendisidir. Kat kat aşağılara inerek kötülüklere gark olması, Kuranı Kerimin ifadesiyle esfeli safilin olması kişinin kendi elindedir. Yazarın, büyücünün ağzından söylettiği gibi; Karanlık da ışık da insanın ruhundadır (s. 13); Akıl hep iyi, güzel, doğru ve yararlı olanı bulmaz; bunların tersi de aklın ürünüdür (s. 48)...

yazı resim


Hasan KALLİMCİ(*)

Mağaranın Kamburu, bir roman. Ömer Faruk HÜSMÜLLÜnün Memleketimin Delileri ve Nifak adlı romanları da mevcut. Ayrıca Oruç Babadan Aforizmalar adında, kendi öz deyişlerinin yer aldığı bir kitabı daha var. Yazar, sağ olsun dört kitabını da imzalayıp göndermiş. Önce Mağaranın Kamburu adlı eserini okudum. Bu yazımda bu roman ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.

İlk bakışta eserin konusu basit gibi görünür. Annesi, babası tarafından, gözlerinin önünde öldürülen ve yetiştirme yurtlarının olumsuz ortamlarında yaşamak zorunda kalan bir çocuğun ruh dünyası menfi olarak etkilenmiş; o çocuk kötülükler düşünen ve planlayan bir canavar olmuştur. Çok katlı ve korku veren bir mağarada yaşayan yaşlı ve sırtında kamburu bulunan bir büyücüyü sık sık ziyaret ederek onunla konuşmaya başlar; ona planladığı kötülükleri anlatır. Eser, baştan sona büyücü ile o kişinin diyalogları şeklindedir. Romanda adı bile verilmeyen o kişi, önce hanımını öldürmek ister; bu arada kendisinden çok genç bir sevgili edinir. Hanımını intihara sürükler. Daha sonra bir başkasıyla ilişkisi olduğunu tespit ettiği sevgilisini de öldürür; cinayeti öyle planlar ki kızın sevdiği genç, katil zanlısı olarak tutuklanır ve o da intihar eder. Romanın kötü karakteri, giriştiği işlerde iflas edince alacaklılardan ve mahkemelerden kaçmak için mağaraya sığınır; orada da büyücüyü öldürür. Artık büyücünün yerine geçerek mağarada yaşayacaktır fakat sırtında iki kamburun çıkmakta olduğunu fark eder.

Roman, iki kişinin diyalogları şeklinde yazılsa da iyi kurgulanmıştır; okuyucudaki merak unsuru hep canlı tutulmuştur. Dil yalındır; ifade hiç aksamamaktadır. Eserde sürçen, Yerinde kullanılmamıştır. denilebilecek tek kelime ve cümle yoktur. Diyaloglar çok canlıdır. Kötü karakterin büyücüyü her ziyareti ayrı bir bölümde verildiği ve macera bu ziyaretlerde akıcı bir şekilde işlendiği için diyaloglar sıkıcı gelmemektedir.

Romanı okuyup bitirdikten sonra şöyle bir düşündüm. Eserdeki mağara bir bakıma dünya, bir bakıma da insanın kendisidir. Kat kat aşağılara inerek kötülüklere gark olması, Kuranı Kerimin ifadesiyle esfeli safilin olması kişinin kendi elindedir. Yazarın, büyücünün ağzından söylettiği gibi; Karanlık da ışık da insanın ruhundadır (s. 13); Akıl hep iyi, güzel, doğru ve yararlı olanı bulmaz; bunların tersi de aklın ürünüdür (s. 48)...

Ömer Faruk Beyin, bir felsefeci olması, özellikle büyücünün -aslında bir büyücü değil bilgedir- ifadelerinde kendini göstermektedir. Diyaloglarda yerli yerine oturan, patenti yazara ait olan özdeyişler, okuyucuyu düşünmeye sevk etmektedir. İşte birkaç örnek:

Yanlışlarımızın ışığı doğruları aydınlatmaya yeterlidir. (s. 36)

İtiraf ettiklerimiz hep küçük günahlarımızdır, büyüklerini hep kendimize saklarız. (s. 39)

Yaşam; tekrar olmayan, bir defa sahnelenen komik bir tiyatro eseridir. Seyrettin, bitti. Gülmediysen kabahat kimin? (s.48)

Bir insanın yaşamdan bekledikleri ne kadar çoksa ömrü de o kadar uzun olur. Yapacağı işi olanın ölmeye zamanı yoktur. (s. 54)

Mağaranın Kamburunda, kötü ruhlu bir insanın şahsında iyilikler, güzellikler anlatılmaktadır. Bu anlatış, özümüze, kültürümüze, inancımıza, insanlığa uygundur. Bu eser; okunmalıdır, okutulmalıdır, anlatılmalıdır. İdeolojik amaçlarla şişirilen ve ödüllendirilen nice eserden kat be kat üstündür. Senaryoları yazıldığında tiyatro eseri olarak da temsil edilebilir, filmi hatta dizi filmi de yapılabilir. Kallimci, abartıyorsun! diyenleri, Mağaranın Kamburunu okumaya; eserle ilgili düşüncelerini insanımızla paylaşmaya çağırıyorum. Tabii bu arada Ömer Faruk Hüsmüllü Beyi de edebiyatımıza böyle bir eser kazandırdığı için tebrik ve teşekkür ediyorum.

(Kitabın temin adresi: ofh1952@gmail.com)

**

(*)Hasan Kallimci Kimdir?

1949da Sarayköyde (Denizli) doğdu. Masal, hikâye, roman, şiir, mani, tekerleme, bilmece, tiyatro eseri, efsane ve destan gibi edebiyatın her dalında eserler vermiştir. Gençler ve daha üst yaştakiler için hikâye roman tiyatro, şiir, araştırma dallarında (13 kitap) olmak üzere toplam (95) kitap neşretmiştir. Halen mahallî gazete ve sitelerde de yazılar yazmaktadır.

www.hasankallimci.com

Başa Dön