Vehimler'in Bir Yalnızlık Gecesi

Yalnızlık öyle canlara hasretlik değil, öyle Orhan Veli’nin dediği gibi, ‘...koşmak aynalara bir cana hasret...’ de değil. Bizimkisi başka. Biz Vehimleriz, belki hiç öylesi bir yalnızlık yaşamadık da ondan bilmeyiz. Belki öylesi de vardı

yazı resim

Vehimler’in Bir Yalnızlık Gecesi

(Necip Fazıl’a saygı ve selamlarla...)

Yalnızlık öyle canlara hasretlik değil, öyle Orhan Veli’nin dediği gibi, ‘...koşmak aynalara bir cana hasret...’ de değil. Bizimkisi başka. Biz Vehimleriz, belki hiç öylesi bir yalnızlık yaşamadık da ondan bilmeyiz. Belki öylesi de vardır kim bilir. Bizim yalnızlığımız, bir yağmur tanesinin Tuzluçayır’ın asfaltındaki çukurda oluşmuş su birikintisine düşmesinin her bir anını tek başına izlemek cinsindendir. Esasen onunki de bizimkinin bahaneli halidir. Canmış, cinmiş bunlar bahane. Bunlar o koca ağızlı yalnızlığa yemdir. Ama pek tatmin olmaz bunlarla; bu da biline. Ne mi tatmin eder? Bilmeyiz. Bilsek, biz Vehimler hiç yalnız kalır mıyız?
Yalnızlık, çocukluğa hasretlikten öte, çocukluğun pervasızlığına özlemdir.
Yalnızlık, insanı yalnızken ya da kalabalıktaki onsuz yalnızlarda insanı bir anda beyninden sorgusuz sualsiz, bir anda diyorum ya işte, bir anda vuran soğuk çok soğuk, ürpertici desem değil, irkiltici desem değil, bunaltıcı desem de değil; insanın göğsüne oturan gökyüzüdür. Oksijeni, bütün renkleri, kokusu alınmış tekdüze monoton bir gökyüzü...
İnsanın beynini saran bir şeydir. Jüpiter’in, Venüs’ünki gibi mi? Zannetmem. Kasket gibi mi? Öylesi de değil be. İstanbullu bir kadının betimlemesi gibi, al havası alınmış bir akvaryumu, ters çevir koy başına; benzedin mi babaannemize. Böylesi işte. Zaten babaannemizde kimilerine göre yalnızlar cennetinde.
İşte yalnızlık tüm bu rüküşlüklerin, olmazlıkların, olmuşluğudur. Böyle hallerde hissettirir adamı, saniyenin ummanda bir katre kadar bir zamanında. Red Kit’tir yalnızlık. Ama ne o kadar sempatik, ne o kadar çocuksu. Bir anda çeker vurur adamı. Öyleki her bir harfinin bile suya düşmüş aksini yalnızlık vurmuş sanırsın. Tuzluçayır’ın asfaltındaki çukurda oluşmuş su birikintisine düşmüş her bir “Yalnızlık” harfini yalnızlık vurmuş sanırsın. Yani öylesine soğuk, öylesine demir.

Erol Özel
Eylül/2005

Başa Dön