Saçlarımı – bir sevgili gibi – okşayan yağmur
İnmiştir belki
Yurdumun kurak topraklarına da.
Bir ırgatın sofrasında
Dumanı tüten ekmek gibi
Umut olmuştur
Sıcak toprakları çiğneyen Urfalı’ma.
Aydınlı’ma / Konyalı’ma / Vanlı’ma
Unutmamıştır uğramayı.
Yıkayıp gönüllerdeki karanlığı
Çobanın kavalına nefes,
Bereket olmuştur torbasındaki katığına.
Kimbilir / belki de
Tarlasında / öküz ardında
Ve ateş topu güneş altında
Umudunu toprağa ekmiş Hasan’a,
Hararetten dudakları çatlamış
Elleri kınalı Fatma’ya
Dokunmuştur okşarcasına.
Boynu bükük buğdaylara sunmuştur hayat
Konuk olmuştur yüce Ağrı Dağı’na.
( Çatlamış cam gibi )
Her yılın bir çizgi çektiği yüzüme düşen yağmur!
Dalda çiçeği,
Alnı terli Ali’yi / İbrahim’i
Yıkamıştır serin elleriyle.
Sevgili edasıyla dokunmuştur / yumuşacık.
Suçlu gibi başı öne eğik pamukların
Güldürmüştür yüzünü
Başlarını doğrultmuştur.
Saçlarıma can veren ey inci taneleri!
Kimbilir kimler sana hasret duymuştur.
Küsmüştür dağda ceylân
Tarladaki pamuk / kaderine
El açmıştır Tanrı’ya yükseklerde / terli bedenler
Senin için
Dualar okumuştur.
Yağ yağmur!
İndir yükünü bulutlardan.
Sana açız
Sana muhtacız hepimiz.
Haftalardır göğe bakar
Seni bekler gözlerimiz.
Sana mahrem bu topraklar
Haydi artık / soyun dökün
Çöz düğmeni / aç bağrını
Daya toprağa göğsünü / ana gibi.
Emsin toprak kana kana
Söndürsün hararetini ekinlerimiz.
Yıllardır / biz
Yarı aç yarı tok kalktık sofralardan,
Hiç olmazsa
Senin bereketinle doysun bebelerimiz.
xxxxx