Yapay Gökyüzü...

Yalnız ve mutsuz insanlık, modern yaşamın sanal aşklarında, sahte kahramanlarında ve ‘yapay gökyüzü’lerinde çare arıyordu dertlerine. İşte o güç böyle doğdu...O güç popüler-kültür’dü.

yazı resim

Onu ilk defa, başımı yastığa koyduğumda fark ettim. O kadar parlak ve göz alıcıydı ki neredeyse gerçek zannedecektim. Onu oraya kim, ne zaman koymuştu: o, başka kimlere, ne duygular yaşatmıştı bilmiyorum; ama ben her gece yapay gökyüzümü seyrederek uykuya dalıyordum. Sabahları ise gökyüzümün hiçbir değeri yoktu; çünkü karanlıkta dünyamı aydınlatan bu gökyüzü, gün ışığında kağıt parçalarından başka bir şey ifade etmiyordu benim için. Perdeleri kapatıp, gece atmosferi yarattığımda ise, gökyüzüm bütün yıldızları ve gezegenleriyle yine yerli yerindeydi. Sonraları şöyle bir soru takıldı aklıma: bana kendi küçük dünyamda, böyle geçici hayal dünyaları bahşeden neydi? Yapay dekorlar günden güne gerçeklerinin yerini mi alıyordu?

Şüphesiz ki, hayatlarımız artık eskisi gibi değildi; bizi çepeçevre kuşatan bir güç, sanki beynimizi uyuşturarak yavaş yavaş emeline ulaşıyordu. İnsanların çoğu, her gün farkında olmadan gerçek hayatlarına sahte mutluluklar ve hazlar sokuyorlardı. Belki de bu, modern yaşamın arkasından sürüklediği bir yazgıydı. Yalnız ve mutsuz insanlık, modern yaşamın sanal aşklarında, sahte kahramanlarında ve ‘yapay gökyüzü’lerinde çare arıyordu dertlerine. İşte o güç böyle doğdu...O güç popüler-kültür’dü.

Popüler-kültür bize neler öğretti? Öncelikle bize, hoşnut olmamayı öğretti; Varolan konumlarımızı yadsıyarak, popüler-kültür’e kucak açabilirdik. Bize, çabuk tüketmeyi öğretti; Çünkü popüler-kültür’ün yanında getirdiği çok şey vardı ve beynimizin her hücresinin bunlarla dolması gerekiyordu. Bize, hayal aleminde yaşamayı öğretti; Aksi takdirde zor ulaşılabilen gerçekliği bir kenara itip, kolay elde edilebilen sahteliğe kanamazdık.

Peki popüler-kültür tarihin başlarında felsefe ve rasyonel düşünceyle şekilllenen dünyamızdan neler götürdü? Düşüncelerin güzelliği, yerini kalıplaşmış düşünceye; kültür çeşitliliği, yerini tek tip kişiliğe; güzel sanatlar, yerini balon edebiyatına; dostane ilişkiler ise yerini çıkar ilişkilerine bırakarak insanlığa küstüler. Şimdi, biz insanların kafasında yepyeni ‘yapay gökyüzü’ler; bu gökyüzünde ise yıldızlar değil popüler-kültürün getirdikleri vardı. Biz, uykuya dalmadan önce onları seyrediyorduk hayranlıkla...

Masum bir insanın kendi dünyası için yarattığı gökyüzünü düşünürken, namlunun kime dönük olduğunu fark ettim. Bizler, popüler-kültür’ün hammaddeleriydik. Artık ‘yapay gökyüzü’lü güzel bir geceden sonra güneşin doğmayacağını biliyorum...

Başa Dön