Yaşamak bir sanattır..
Bu sanat bir karınca,bir arı,bir kuş,bir fil,bir ağaç,bir çiçek için de geçerlidir..
Yaşam denilen o muazzam iksiri sunan Yüce Kudret
yarattıklarının elinde onu sanata çevirmiştir..
Bu sanatı en zehirli bitki özlerini birkaç mmlik bedenlerinde
dünyanın en lezzetli tatlarından birine çeviren arılarda görebilirsiniz..
Kendi aralarında ana kraliçe yönetiminde görev paylaşımı,fedakarlık,
çalışma disiplini ve içgüdüsel öğretiyle
altıgen olarak oluşturdukları muhteşem petek mimarisinde
imal ederler bu harika lezzeti..
Yalnız yaşamak,gurubu terk etmek,iş disiplininden uzaklaşmak,
sorumluluktan kaçmak,fedakarlığı göz ardı
etmek yok oluştur onlar için;maddi ölümdür..
Toprağın altında yuvalarını mimari bir estetikle dizayn eden ve bir
makine düzeni içinde çalışarak
yaşama tutunan,antenleriyle rotalarını çizen karıncalar;
Doğal seleksiyon savına inat topluluklar halinde yaşamlarını
sürdüren ve tabiatın acımasız
koşulları ve düşmanlarına karşı birliktelik içgüdüsüyle
hareket eden,eşini ve yavrularını
canı pahasına koruyan hayvanlar..
Her geçen gün kirlenen doğaya ve atmosfere inat mevsimlik
kıyafetlerini itinayla giyen ve kendini
Koruyup yenileyen,dimdik ayakta duran ağaçlar ve bitkiler..
Hepsinde yaşamın acımasız ve sert darbelerine karşı bir
birliktelik dinamizmi,
bir diyalektik ahenk-bütünlük var..
Asla bir tesadüf ve vazgeçme;mağlubiyeti kabullenme yok..
Yaşarken de ölürken de o sanatı icra ediyorlar..
Yaşamları da ölümleri de bir sanat eseri..
Peki bu sanatın en nadide-en seçkin-en üstün eseri olan Sen;
neden yaşamı basite indirgeyip;
-Her insan kendi hayatını yaşar!
diyerek bu sanatı anomaliye çevirmeye çalışıyorsun?..
Bir arı,bir karınca,bir bitki,bilumum tüm canlı varlıkların kendilerine
Öğretilen bu sanatı icra etmelerini hayranlıkla izlerken
o Muhteşem Mimarın en muazzam eseri
olan Seni bu sanatı icra etmekten alıkoyan nedir?
Yaşamak,bir ressamın fırçasıyla tabloya çizdiği bir resim,..
Bir müzisyenin seslendirdiği bir şarkı,..
Bir şairin yüreğinden kalemine dökülen bir şiir
gibi sanattır..
Yaşamak Signorellinin tablosu,..
Mozartın operası,..
Mevlananın şiiri gibi yaşama vurulan nakıştır..
Yaşamak,..
sana göz bebekleriyle gülen bir çocuğun bakışlarında,..
ellerinden tutan bir babanın sıcak avuçlarında,..
yüzüne gülümseyen ananın taze ve körpe umutlarında,..
üzerinde gezdiğin toprağın kutsal kokusunda,..
arkadaş ve dostlarının riyasız sevinçlerinde,..
rengini ve desenini İlahi Nurdan alan bir çiçeğin kokusunda,..
meftun olduğu gözlere baktığında iffetle çarpan bir yürekte,
Nakış nakış işlemektir duyguları..
Ben değil Bizin,..
Söz değil Halin,..
Zahir değil Batının,..
Dil değil Yürekin
Sahne almasıdır..
Sevdiklerinin umutlarında Umut,..
Sevinçlerinde Aydınlık,..
Kederlerinde Teselli Limanı
Olabilmektir..
Yüreğini sevdiklerinin rengiyle boyamak,
Yaşama Allahın Nuru ile bakabilmektir..
Herkes kendi hayatını yaşar! diyebilmek
Bizi kaybetmiş ve umutlarını kurutmuş,
Sevgiyi ve paylaşmayı unutmuş,
Çevresini Ben ile çevirmiş bedbaht
Kalplerin kayboluş parolasıdır..
Yaşamak bir sanattır..
Ve bu sanat İlahi Ezgiler eşliğinde
çoklukla ahenk içinde raks etmektir..
Var mısınız,var mısın Yaşamı sanata çevirmeye?..
