Göyçek teniydi bana tanıtan O’nu yüz hatlarında apak
Hüzünle bütünleşiyordu kimi zaman güneşin doğup batışı
Anaçlığından bilgelere meydan okuyordu vefalı
Günümüz olur olmadık insan topluluklarından
Örnekler sunuyordu alnındaki çizgiler
Kimi zaman şikayet öznesiz yaşananlara
Kimi zaman Tanrı’ya minnet daha beteri var
Kimi zaman senin olmadığın yeri biliyorum
Beni güzel hatırla” piramit köşelerinde
Zira nadandır beşer
Bir o kadar da heyecanlı anlattıkları hayata dair
Gerçekte zekâ
Kalben sözleri sana bana bize dair
Sevgide insan tecrübesinden ilim bağına
İlahî aşkının meyvesi sonsuzluk dimağına
Bir beden değildi yaşanmışlığı hakiki
Hikâyelere dair
İşte o anlarda daha hüzünlü yansıyordu siması
Muhteşemdi
Daha bir bilge oluyordu dilleri, ciddileşiyordu
Güven mertebesinde koskoca bir dünya kokuyordu
Ve kader çizgilerinde ki fedakârlığında
Yorgunluğun dünyevi anatomisi günşüyordu*
Anamdı sanki
Gül yüzüne bakarken gördüğüm ve
Beyaz gülbengisi ipek yazmasıyla hatırladığım
Çok fazla yaşamadık seninle bir yerlerde sallanan gız
Yaş farkımız sadece senin erken doğmandı belki
Benim dünya kesafetinde geç depreştiğim gibi
Ahh
Rüya anlatışların geldi gözlerimin önüne
Real, mutlaka çıkan; elleri Tanrı’nın eteklerinde
Kalbinin huzuru gökte Mevla’dan esinlenen
Ve konuşurken ilimin ıslaklığı kirpiklerinde
“Ne yaşarsan yaşa, ne kadar yaşarsan yaşa,
Nasıl yaşarsan yaşa
İstersen bin yıl,ister bir sene
İstersen en güzel anları
İstersen en kötü günleri yaşa
Yaşamın bir günden ibarettir
Yani ömrün bir gündür
Yaşadığın tek gündür ömrün”
Bu dizelerdi onun hayat felsefesi
Ve ilahî aşkında sunacakları insana
Bu tezden esinlenerek ben de diyorum
Ey sevgili, yüreğimin bacısı, baş tacımız
Anam nispetindeki edebî kadın
Beni güzellik düşlerinde güçlendiren
Yaşadıklarımı perçinleten göydağ
Mevsim uçlarında ilahî kimlik
Sen bendesin hükmünle, kendine iyi bak
Ben de demlenmektesin…
*günşemek: güneşlemek
Pendik 26/10/2009