Yolsuzluk Ekonomisi

Toplumda kurallar yerine kuralsızlığın eğemen olması güvensizlik ortamı olarak değerlendirilmekte ve bunun sonuçları irdelenmektedir.

yazı resim

Ekonomik faaliyetlerin canlanması ve modern anlamda zenginliğin temelinde güven vardır. Eski çağların çalma ve yağmalama zihniyeti yerine düzenli bir şekilde çalışma ve sahip olunan akli yetenek ve emekle zenginleşme yolu kapitalist gelişmenin motorudur. Güven insanların bir sisteme inanmaları ve belirli bir davranış tarzını beklemeleridir. Bu zenginleşme yolu ancak insan ilişkilerinde güvene dayalı bir sistemle kurulmuştur. Modern hukuk öğretisinde iyi niyet ve suçluluğu ispat edilene kadar masumiyet karinesi de bu anlayışın en önemli göstergelerindendir.

Türk insanının zenginliğe bakışı bu anlamda henüz modern ekonomik sistemlerin öngördüğü anlayışa erişmemiştir. Kısa yoldan zengin olma, köşeyi dönme ve siyaset ve bürokrasinin zenginleşme aracı olarak algılanması genel geçer değer ve anlayışlar olarak hala başattır. İnsanımız henüz uzun soluklu bir mücadele sonunda hayat standartlarını geliştirebilme umudunu beslemekte zorlanmaktadırlar. İnsanlar sisteme güvenmemektedirler.

Dilimizde pek çok deyim ve söyleyişe toplumsal sisteme olan güvensizlik yansımaktadır. Zengine bakış genel olarak “Çok laf yalansız çok mal haramsız olmaz” veya “Az gâvurlukla çok zengin olunmaz” gibi deyişlerle dile gelen şüphedir. Kişiler zengine şüpheyle bakmaktadır. İnsanlar kendilerinin ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar zengin olamayacaklarına inanma eğilimindedirler. Bu sistem insansımızın genel kanısına göre aslında kurallara uymayanları zengin etmektedir. Kurallara uyanların zenginleşme şansı yoktur.

Her gün gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında yayınlanan yolsuzluk haberleri, magazin sayfalarını süsleyen görgüsüzler ordusu bu kanıyı güçlendirmektedir. Ekonomi sayfaları holding patronlarının resimleriyle ve onlarla ilgili haberlerle doludur. Sıradan bir vatandaşın tamamen dışında kalan bir dünya dönmektedir ve onun o dünyada yeri yoktur. Siyaset esasen bir ekonomik çıkar savaşı olarak algılanmaktadır.

Normalde dürüst olmak esas değer iken, bizim toplumumuzda aranan bir değer haline gelmektedir. Dürüstlere bu toplumda yer yoktur anlayışı beslenmektedir. Toplumda kuralı ve bunun sağlayacağı güveni hakim kılmak arzulanan gelişme ve zenginleşmeyi sağlayacaktır. Modern anlamda zenginlik olan maddi ve fikri üretim gücü ancak böyle sağlanabilir.

Yorumlar

Başa Dön