mehmet ali adıyaman

O Yüz Benim İdi...

Evet, o yüz benim yüzüm idi Ve o benim yüzüm olduğu kadar artık onun da yüzü Ve o artık bu yüzle bakacak dünyaya.. Ve artık herkes onu bu yeni yüzle sevecek, nefret edecek Ve belki artık o yüze aşık olacaklar, öpecekler Umarım o, o yüzle güzel mi güzel

Ben Bir Gazeteyim

Çoğu zaman beni cebinizdeki bozukluklarla satın alan sizler… Ya otobüste yolculuk yaparken, ya da ofisinizdeki masaya bırakılmışken, ya da bir kahvehane köşesinde çayı simitle yudumlarken, ya da bir parktaki oturağa sebepsiz bırakılmışken sizlerle haşir neşir oluyorum. Çoğu zaman okunduktan sonra bir köşeye atılırken zamanla ellerinize tekrar geri gelebiliyorum.

Botan Çayı'nın Nazlı Kederi ve Pervari

Çatışmaların ortasında, uçurumların agahında…
Kervan geçmemiş bir kasabanın hikayesini, cinnetini…
Kim üstlenip anlatabilir ki… Senden başka!
Acıya ve yokluğa… Hangi ağıttan söz yetebilir ki… Anlatmaya!
Bu suskunluğu hangi kurşun delebilir ki… Duymaya!

Bir Zamanlar Anadolu'da Kadınlar, Sûretler ve Cesetler...

“”Ve dedi:” en kof ceviz bile kırılmak ister. Olgun yemişler tutunamaz ağaca. Öyleyse kabuğum kırılacak diye hayıflanmamalıdır insan. Toprağa düşmemek için çırpınmamalıdır meyve. Düşün bir şeyin geldiği yere dönmesi kadar sevindirici ne olabilir? Tohumun ağaca, ağacın tohuma dönüşümünden başka bir şey değildir hayat. Yani ölüm…”” (Tolstoy)

Başa Dön