Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Çok partili siyasi yaşama geçtiğimiz günlerdeki, acemi yöneticilerin küçük Amerika olma sevdasından uyandıklarında, kendilerine Atatürk döneminden kalan sanayi tesislerini sattıramayan Amerika, kendisine karşı dik duruş gösteren, isteklerini aynen yerine getirmeyen yönetimi gözden çıkarmış ve darbe ortamını hazırlatmıştır. Demokrat Parti kurucu ve yöneticilerinin , daha öncesinde CHP milletvekili olduğunu, Adnan Menderes’in CHP milletvekili olduğunu unutmayalım. Demokrat Parti’nin kurucusu, Celal Bayar, daha önce bakanlık ve başbakanlık yapmıştır. CHP den bir şekilde ayrılan kişiler beyin takımı olmuştur. Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fuad Köprülü ve Refik Koraltan, CHP Grubu'na Dörtlü Takrir adlı bir önerge verdiler. Önerge ülke ve parti yönetiminde özgürlükçü bir anlayış içeren düzenlemeler yapılmasını öngörüyordu. Ancak dörtlü Takrir reddedildi (12 Haziran 1945). Bunun üzerine, Menderes ve Köprülü o günkü Vatan Gazetesi'nde CHP iktidarına karşı o güne değin örneğine rastlanmayan sertlikte yazılar yazmaya başladılar. Sonuç olarak Menderes, Koraltan ve Köprülü partiden ihraç edildiler (Eylül 1945). Aynı gruptan olan Celâl Bayar ise önce milletvekilliğnden sonra da CHP'den istifa ettti. Celâl Bayar, 1 Aralık 1945'te parti kuracaklarını açıkladı. İnönü tarafından Çankaya Köşkü'ne çağrılan Celâl Bayar, cumhurbaşkanından gerekli desteği aldıktan sonra [5] 7 Ocak 1946 günü Demokrat Parti (DP) kuruldu. Söylendiği veya sanıldığı gibi, çok partili yaşam ile demokrasi ve daha fazla özgürlük gelmediği, açık pazar haline gelindiğini düşünelim. Seçimde çok oy almakla, 1950 lerin yanılgısına düşmenin demokrasi olmadığını bilmek durumundayız. Çok oy almanın seçim sistemi ile ilgisi de bilinmelidir. Bir ilde en çok oy alanın, o ildeki tüm milletvekillerini alması gibi yöntem uygulanmıştır. İçinde yaşadığımız dönemde uygulanan baraj sistemi de tartışılmalıdır. İl düzeyinde en çok oyu alan parti, barajı geçemediği için meclis dışında kalabilir. Herkes hukukla ilgilenebilir ancak, herkesin hukukçu olma lüksü yoktur. Anayasa tartışmalarını sokaktaki vatandaşa indirmek, kalp nakil ameliyatını mezbahada yaptırmaktan farklı olamaz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |