..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Haydar Köprülüoğlu




28 Haziran 2011
Hortumculuk  
Haydar Köprülüoğlu
Ankara'nın 1950'li yıllarını tasvir eden öykü.


:AHGA:
Hortumculuk

‘Hortumcular’ milletin ortak olduğu, Devlet’in, hepimizin gelirlerini hortumladılar diye üzülmeyin. Günümüzdekilerden farklı olsa da bizim zamanımızda da vardı. Eskiden bu yapılanı hiçbir kimse hissetmezdi, ancak yakınları bilirdi.

Ben iki tanesini yakından tanımıştım. Birinin adı Kenan, diğerinin adı Rahmi idi. Soyadları bende kalsın. Bu adamlar bir iki kere hortumlamakla yüklerini tutmazlardı. Azar azar devamlı hortumlamayı sürdürürlerdi.

Hadi Kenan yokluktan, maaşını ev ve çocukların okul masraflarına yetiştirememekten yapıyordu. Rahmi ise iyi kazanan biri olduğu halde oda hortumculuktan vazgeçmiyordu.

Bu adamları biraz daha yakından tanıtmak istiyorum. Kenan dört çocuklu bir babaydı. Daima evlilikten, çok çocuk babası olmaktan şikayetçiydi. Şöyle derdi:
“Erkek yaratmış Allah seni, bir cinsilatif’in peşine düşüyorsun, sonra da bunlar başına geliyor” diye, aldığı maaşın yetmediğini, yaşama duyduğu küskünlüğünü dile getirirdi. Bunun için hortumculuk yaptığını ima ederdi.

Kenan, kırk sekiz yaşına basmasına karşın, yaptığı işten daha çok sıkıntıdan kamburu çıkmıştı. Çenesi, büyük burnunun altında kaybolmuş gibiydi. Hayatının geleceği için, Padişah Vahdettin kadar kaygılı, kararan yaşamını düşünmekten avurdunun çöktüğünü gösterir :
“Bende eğlenmesini, gece hayatını yaşamasını bilirim ama, aldığımız maaşla, bulduğumuzla yetiniyoruz” diyordu.

Tanımış bulunduğum ikinci hortumcu Rahmi Bey, iyi kazanıyor, evine iyi para getiriyor. Evli ve iki kızı vardı. Tek sıkıntısı, eşinin çocuklarına gösterdiği ilgiyi, kendisine göstermemesi idi. Belki eşi de Rahmi’den ilgi bekliyordu kimbilir… bilinense ikisi de mutlu değildi.

Son zamanlarda aralarına bir canlı daha katılmıştı. Bu bir dişi Şempaze maymunuydu. Bu maymunu İstanbul’dan uçakla gelirken, Hava Meydanı’ndaki satıcıdan kafesiyle birlikte almıştı. Rahmi, evinin dışında eşinden ayrı eğlencelere katılmayı seviyordu. Maymun’u da eğlendiği gecelerde, eşinin yalnız kalmaması için almıştı herhalde…

Rahmi gece yaşamında, konsomatris bayanlarla eğleniyor, bol para harcıyordu. Eşi bunun farkında olduğu için evde tartışma yaşanıyordu. Çocukları salonun bir köşesindeki maymunla ilgileniyorlar, tartışmanın dışında kalıyorlardı. Rahmi’nin eşi maymunu da kendine alıştırmış, yakınlaşmak isteyince maymun Rahmiye yüz vermiyordu.

Rahmi alkolü seviyordu, çıkmadığı gecelerde evinde ölçüyü kaçırmadan içiyordu. Dışarıda eğlendiği yerlerde bol para harcayan Rahmi, evinde ise mütevazi bir sofrayla yetinirdi. Rahmi’nin rakısının mezesi, bir adet ekşi elma ile yüz gram sarı leblebiydi. Rakısını bunlarla yudumlardı.
Rakı kadehinin içine bir leblebi atarak içmeye başlardı. Leblebi tanesi dibe çöktüğü zaman, ölçü tamam der, daha fazla içmezdi. İsterseniz sizde deneyin, bir süre rakının üstünde duran leblebi, vakit dolunca dibe batıyor.

Kısaca leblebi deyip geçmeyin, Rahmi’nin hortumculuğu da o dönemde başlamıştı. Gece hayatına para yetiştirmek zordu. Gerektiği zamanlarda kimseye çaktırmadan hortumlama yapıyordu. Sonunda bu hortumlamalar yuvasını da kurtarmıştı. Eşi ile birlikte mutlu bir yaşama kavuşmuşlardı.

Rahmi İstanbul doğumluydu. Polislik görevinden ayrılmış, birkaç filmde de küçük rollere çıkmıştı. Gerçekten de Hollywood’un Robert Mitchum’una benziyordu yüzü… Samatya’da evleri varken, duvar dibinde güneşlenen Fatma Girik’in çocukluğunu biliyordu. O yıllar da Ankara’da yaptığı imalatlarla iyi para kazanıyordu.
Eşi de İstanbullu olduğu için (İstanbullu olmak ayrıcalıktı) Ankara’da birkaç yıl içinde geniş bir çevreleri olmuştu. Gece hayatını da bırakmış, Eşi ile birlikte davet edildikleri düğünlere, derneklere, aile içindeki eğlencelere katılıyorlardı
Çözülmesi gereken tek sorun akşamları aldığı alkol kalmıştı. Evet alkolik olmasa da, düğünlerde, aile içindeki eğlencelerde, havalı olmak için alkol alma ihtiyacı duyuyordu. Bunun için de pratik bir çözüm bulmuştu. Ceketin iç cebine girecek yassı bir ‘kanyak’ şişesi, birde 15-20 cm’lik ince akvaryum hortumu yetiyordu, sorun böyle çözülmüştü.

Rahmi artık düğün, dernek davetlerinde zorluk çekmiyor, eşini ve kız çocuklarını alarak, cebindeki düzeneği hazırlayıp leblebi, fıstık çerezini de cebine koyup gidiyordu. Gittikleri düğün, eğlence her neresi ise, istediği yerde rahatça rakısını hortumluyordu.

Kenan’a gelince, dört çocuk, eşiyle beraber altı kişinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan küçük bir memurdu. Hortumculuğu gerekli gördüğü zaman yapıyordu. Tatil günlerinde çerezini de cebine alarak, evinden uzaklaşıp caddelerde, parklarda çaktırmadan hortumlamaya başlıyordu. Davetli bulundukları düğünlerde, sazlar ve cazlar da bulunduğundan rakısını çekerek ekstradan eğlenceli geceler yaşıyordu. Nadir de olsa Ankara’da eski hortumculuk böyleydi.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kısa Öz Geçmişim
Görüş
Asayiş

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
La Teşbih ve La Temsil
Millete Taziye
Doğup Büyüdüğüm Semt
Doğduğumuz Dünya Bu Değil
Bekçi İmdat
Beni Aşan veya Dışa Taşan Duygular
Boşa Giden Erdemlerim
Sonbahar Güneşidir
Harf Devrimi ve Bir Anı
Kız İsteme

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aşık Veysel ve Necip'in Öyküsü [Şiir]
Ömer Hayyam [Şiir]
Nostalji [Şiir]
Hikaye-i Osmaniye [Şiir]
Bakın Ne Diyor Eyyam [Şiir]
Volga Mahkumu [Şiir]
Gönül Ağrısı [Şiir]
Mührü Hümayun [Şiir]
Yiğidi Öldür Hakkını Yeme [Şiir]
Millete Atılan Goooool! [Şiir]


Haydar Köprülüoğlu kimdir?

İlerleyen yaşımdan dolayı kısa yol tabiriyle, konularımı daha çok nazım olarak ifade etmeye çalışıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşadığı çağın çarpık düzenini sergileyen yazar veya kişiler.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Haydar Köprülüoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.