Tüm mutsuzluklar yokluktan deðil, çokluktan gelir. -Tolstoy |
|
||||||||||
|
Politik konular; araþtýrma, inceleme istediðinden, boyumu aþtýðýný düþünür yazmak istemem. Ne var ki sevgili ülkemde öyle þeyler oluyor ki benim gibi “Sokaktaki vatandaþ”a bile söz hakký düþüyor. Hani bu kadar da keriz, koyun ya da sürü yerine konunca, kanýna dokunuyor, dayanamýyor insan. Sevgili okur, bu ülkede, bir gazete var. Ýlk çýktýðýnda hiç bitip tükenmeyen özlemimle, özgür basýn arayýþýnda olan ben “Acaba yeni bir soluk mu?” deyip hemen almýþ, okumuþ, bir süre sonra da fena halde güdülmek istendiðimi anlayýp feryat figan býrakmýþtým. Býrakmýþtým da derdimi kimseye anlatamamýþtým. Sakalým yok ya...(Þimdi de yok ve ne yazýk ki hâlâ gereksinim var) Ýþte o gazetenin baþýnda; 12 Eylül’de insanlar iþkencelerde inler, sürüm sürüm sürünürken týrnaðýna bile dokunulmamýþ, bulanýk ve de erotik sularda “Sudaki Ýz”leri arayan bir zat oturmakta. Arada velinimeti ile kavga ediyormuþ gibi yapýyor hani...Hani oðlunun evinde ünlü bir kadýncaðýz ölü bulunduydu da Adli Týp’ýn verdiði rapora, kadýnýn ailesi itiraz ettiydi ve dava maalesef sonuçlanmadý henüz. Bir de 12 Eylül öncesinde solda yerini almýþ ama þimdi bir CÝA ajanýyla evli olduðu yazýlýp çizilen (Yalanlandýðýna rastlamadým) bir hatun var bu gazetenin baþýnda. Gazete gazete deðil, mübarek yýllardýr yalan haber üretme makinesi sanki. Ben aklýmda tutamadýðým için saðolsun her derde deva Google’a girip “.....f’ýn yalan haberleri” diye týklayýverince, hangi haberler ve nasýllarý, nedenleri sayfa sayfa dizildi de belleðim tazelendi. Sonracýðýma, bu gazetenin bir dinamo gibi boþaldýkça haber þarj edilen bir muhabiri var bir de. Bu muhabir, her zamanki gibi þarjýný boþaltýp haberini patlattý yine. “Millet kýçýyla güler” deyimini kullanmýþ olmayayým, “Kargalar bile güler” diyeyim bari. Çünkü aziz milletimiz, çoðunlukla böyle þeylere hiçbir yeriyle gülmüyor, duymuyor, bilmiyor, görmüyor ama iþine geldiði yerde ve zamanda, aðzý olan konuþuyor vaziyetinde. Eh bizim de “sokaktaki vatandaþ” olarak aðzýmýz var çok þükür. Konuþalým bari... Þimdi benim halkým, her kentte, Ramazan nedeniyle kurulan çadýrlarda karný doydukça duasýný da esirgemeyecek, yatýp kalkýp Allah’ýna, haline, devletine þükredecektir... Ve þükürlerin artýþýyla doðru orantýlý olarak, fuhuþ, çeþitli suçlar, yoksulluk, vergiler (Özellikle dolaysýz), fiyatlar, kadýnlara yönelik cinayetler, iþsizlik, hapisanelerdeki doluluk da artmaya devam edecektir. Sakýn ne ilgisi var, demeyin, izleyin, bir yýl sonra görüþelim. Konuþuyoruz ya, lafý uzattýk. Gelelim habere: Haber “General Yoldaþ” baþlýðýyla veriliyor sözünü ettiðimiz gazetede. Balyoz davasýndan tutuklu Korgeneral Rýza Güler, meðer vaktiyle TKP üyesiymiþ. Eh, ben de Greta Garbo’yum kardeþim. Marilyn Monroe, Grace Kelly’e de hiç itiraz etmem uygun görülürse. Yahu yanýbaþlarýnda, ayný gazetede, Komünizmle Mücade Derneklerinde, Iþýk Evlerinde, Milli Görüþlerde yetiþmiþlerden demokrasi getirecekler diye medet uman... Onlarla ayný saflarda Ýkinci Cumhuriyet ve Ýleri Demokrasi için canhýraþ savaþým veren, biatta kusur etmeyen TKP eski Genel Sekreteri(Haydar Kutlu), likidasyon ustasý Nabi Yaðcý var. Ýnsan bi yol ona danýþýr be kardeþim. Ama danýþmaya ne gerek var, çamur at, izi kalsýn. O zavallýcýk da, “Eh pes yani” deyip, birisi kalkýp da gerçeði açýklar, elde kalan az buçuk müritten de olurum korkusuyla, utangaç biçimde yalanladý haberi. Vah vah vah ki vah... Yahu, 12 Eylül’de, solun “s”ine deðmiþ nice subayýn baþýna gelmedik kalmadý. Onlardan biri yok yere Gölcük Donanma Komutanlýðý mahkemesinin kararýyla Ýzmit cezaevinde asýldý. (Cezayý veren yargýç da rüþvet alýrken suçüstü yakalandý da hüküm giydi sonra.) Yani orduda solcu teðmen mi býraktýlar ki general yapsýnlar? Þimdi gelin de, Ergenekon, Balyoz gibi davalardan yýllardýr tutuklu olan insanlarýn tümünün darbeci, yetmiþten fazla tutuklu gazetecinin de darbeci ya da terörist olduðuna inanýn bakalým. Ahmet Þýk’ýn doðmadan boðulan kitabýnda anlatýlan örneklerdeki þeytanýn aklýna gelmeyecek oyunlara ve Ergenekon’un (Eskiden Kontrgerilla denirdi) icraatlarýyla herkesçe tanýnan bazý elebaþlarýnýn ortalýkta dolaþtýðýna bakýlýnca, içeri alýnanlarýn çoðunun, darbeciden çok darbe karþýtlarý, belki anti-Amerikancý olduðunu bile düþünüyor insan. Ýçerde formalite icabý az sayýda darbeci varmýþ gibi sanki. O zaman, bu davalarýn bütün toplumu sindirmeye, muhalefeti iyice susturmaya, eski derini biata zorlamaya, biat etmeyenlerin boyun eðmesini saðlamaya, biat eden deneyimlilerle yenisini oluþturmaya yönelik olduðuna, demokrasi getirmek yerine üniformasýz bir diktatörlük kurmaya yaradýðýna inanmayýn bakalým. Bir de Hrant, Malatya, Trabzon’daki siyasal cinayetlerin aðbabalarýna bir türlü ulaþýlamadýðýný düþünürsek...Tövbe tövbe...Þeytan, sokaktaki vatandaþý da mý dürtüyor, nedir? Ne var ki, baþbakana dokunmanýn milletvekillerince bile ibadet sayýldýðý bir ülkede, þeytan da boþ durmaz herhalde. Sonuçta o da Tanrý’dan büyük deðil ki...Tanrý, kendinle fani bir baþbakanýn eþ tutulduðunu görür de kýzmaz mý? Salar þeytaný ortaya, ayýkla pirincin taþýný... Þeytan dürtmeye devam ediyor galiba: Yýllardýr, iþte böyle, dünya egemenlerinin politikalarý doðrultusunda, onlarýn mutfaðýnda piþirilip kotarýlan bu haberlere kanýp Ýleri Demokrasi savaþýmý verdik ey halkým. Þimdi de komutanlarýn istifalý (Ýstifadeli olabilir mi acaba? Limuzinli emeklilik görmüþtük de...) emekliliðiyle yeni bir çýðýr açýlýyor. Nur topu gibi bir Ýkinci Cumhuriyet’imiz doðdu doðacak. 12 Eylül’de, dönemin ABD baþkaný, darbeciler için “bizim çocuklar” demiþti. Dünyanýn egemeni olmak kolay deðil, daha nice çocuklar yetiþtirdiler, yetiþtirmekteler, yetiþtirecekler. Dünyanýn olanaklarý onlarýn ellerinde. Yetmeyeni, ilerde yetmeyecek olaný da halklarý birbirine kýrdýrýp elde ediyorlar nasýlsa... Son günlerde, yüzlerini görmekten artýk gýna gelen TV kuþlarý, kanal kanal dolaþýp iþte bu yeni cumhuriyeti ilan etmekte, muþtuyu vermekte. AB, Avrupa basýný, yandaþ, karýndaþ, üvey karýndaþ basýn da zil çalýp oynamakta. Avrupa Birliði Bakaný ve Baþmüzakereci Egemen Baðýþ, büyüðümüz ise"Türkiye normalleþiyor. Þimdi Türkiye'de kimileri tartýþýyor; 'Karpuz kesecektik, kesmeyecektik. Karpuz kabuðu suya düþtü mü, düþmedi mi?' Ama asýl üzerinde durulmasý gereken nedir biliyor musunuz? Artýk karpuzun göbeðini Türkiye'de sadece belli bir takým elit kesimler yemiyor, paylaþýlýyor" dedi. Milli irade görevinin baþýndadýr, muktedirdir. Türkiye'nin önü açýktýr." dedi. ( http://www.haberler.com/karpuzun-gobegi-paylasiliyor-2903227-haberi/ Yine dürttü þeytan. Aldý beni bir merak... Ýþsizlik çýð gibi artarken, iþçi, emekçi, emekli kan aðlarken, bir tas çorba, bir kap yemek için çadýrlar dolup taþarken, her protesto eyleminde biber gazlarý püskürtülüp coplar çalýþýrken karpuzun göbeðini kimler paylaþýyor acaba?... Sorularý ve yanýtlarý birlikte düþünüp sýralayalým mý ey halkým?... Durun yahu... Korkmayýn kaçmayýn... Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Ermeni, Rum, Sünni, Alevi, Süryani... Ey halkým kaçmayýn!... Daha karpuz keseceðdik yahu... 01.O8.2011 Vildan Sevil
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |