..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > İronik > Haydar Köprülüoğlu




26 Ekim 2011
Bizim Haller  
Haydar Köprülüoğlu
Çok kişi kartvizit, veya maddi çıkarlar için oynuyor. Çıkar sağlamak amacıyla hacca gidenler gibi. Milletvekilliğini de dahil edebiliriz. İsteklerin önü, ardı kesilmez. Ev versen, yazlık ister, köşk ister, köşk versen Boğaziçinde olsun der. Milletvekilliği aday adayları oy alabilmek için çabalarıyla birlikte, paralarını da harcıyorlar. Geçmişte böyleydi, günümüzde de bu serüven devam ediyor. Bütün bu çaba ve uğraşlara karşın, minder dışı karakucak devam ediyor. Saygılar.


:BABE:
Bizim haller

Parasız yaşam olmaz! Oy almadan iktidar olamazsın! İyi pas almazsan gol atamazsın! İlk bakışta bu olgular doğru da… Fakat.

Parasız yaşam olmaz ama, az parayla olur. Yeterli oy alamazsan iktidar olamazsın, tamam da muhalif olarak yurda hizmet verebilirsin. İyi pas almadan, yani asistin olmadan gol atamazsın. Futbolda doğrudur da, gerçek hayatta atarsın efendim atarsın, kendi gayretinle, sabırla gol de atarsın.

Dünkü yazımda oy kapma yarışını yansıtmaya çalışmıştım. Gene aynı konu üstünde duracak olursak, önümüzde koskocaman örnek olduğunu görürüz. Yüce Atatürk, hiçbir oyu yokken, kendine taraftar, devrimleriyle birlikte yeni bir ülke yarattı.

Demokrat Parti de dört kişiyle yola çıktı, arkasına tüm ülkeyi alarak, 10 yıl yönetti. İdeal aklın emrettiği ilerleme olsaydı çok yıllar iktidar da kalacak, ne zaman daha müreffeh yaşam vadeden fikirler gelirse, o partiye iktidarlığı, hükümet kurma yetkisini devredecekti.

Günümüzde de Demokrat Parti gibi, fakat değişik şartta Adalet ve Kalkınma Partisi hükümet olmuştur. Belli bir partinin hükümet kurup iktidar olması değil, önemli olan topluma iktidar olmasıdır. Toplumun iktidarı demek statüsü içinde protokol oluşturmak değil, üst yargıdan, yargının en alt birimine; meclisten, devletin tüm bürokrasine; teknolojisinden, teknokratına; eşrafından, esnafına dek iktidar olmaktır. Yoksa ‘memurum işini bilir’, ‘dün dündür, bugün bugündür’ yutturma sözleriyle, sen orada yürüt, ben burada yürüteyim ahlaksızlığıyla değil. Oy yerine, soy aradığımız günler de gelecek elbet. Sağlık, teknoloji ve tesis bakımından, cumhuriyetin ilanından bu yana gerçekten altın bir çağ yaşamasına rağmen, girin en dip yerlere özel, tüzel tam gün karmaşası yüzünden bazı operatörler ürolojide hastalara sorunlar yaşatıyor. Sağlık Bakanımız bunlara müdrik. Afrikalı, ‘Türkiye’den doktor geldi’ diye sevinen bir ortamda, Türkiye’de yaşayanlar da, ‘Avrupa’dan operatör doktor geldi’ sloganıyla sevinecek. Önemli olan oy aramak değil, hakkıyla soy aramak.

Birden fazla parti olarak 1946 yılında yapılan ilk milletvekili seçimini hatırlıyorum. Çalıştığım matbaanın sahibi çalışan işçilere 50’şer lira dağıtarak, komşularımıza da kendinin propagandasını yapmamızı isteyerek, kendine ailecek oy verilmesini istemişti.

İnsanın pratik zekası, bunun normal olduğunu, özgür demokratik tanımın ilk yıllarında normal karşılayabilir, ailelere yardımın ne zararı vardır diyebiliriz. Ne yazık ki, delege, yandaş, oy almak için işe yerleştirme vaadi bugünlere dek gelmiş, Devlet çarkı dönmez olmuştur.

Bu yüzden bazı okullar arka bahçe, kamuya ait kuruluşlar çiftlik, bunca gizli yerler saltanat sürme, söğüt gölgesi olmuştur.

Zarar boyu aşıp, taşınamaz hale gelince de satan satana özelleşme kamuflajıyla elden çıkarılmış, kambur attık diyerek işsizlik kamburunu topluma
yüklemişlerdir.

Bugünü de 1 perdelik oyunla yansıtayım.

Kültür Bakanlığında bir daire. İçeri yaşlıca bir zat girerek, bilgisayar başındaki genç bayana, yazmış olduğu kitabı için bandrol alacağını söyler.

Genç bayan yaşlı zata bir form vererek doldurmasını ister.

Adamcağız gözlüklerini takarak formu doldurmaya başlar.

Genç bayan : Biraz çabuk doldur amca!

Adam içinden lahavle çekerek, yakının da oturan erkek arkadaşından bir soruyu anlamak isteyerek elindeki formu uzatır.

Erkek memur ilgilenmez.

Genç bayan kendisine sorulmasını ve çabuk doldurulmasını hatırlatınca.

Formu dolduran zat :

“Buraya bandrol için gelenlere hep böyle mi davranıyorsunuz?”
diyerek saatine bakar….

Genç bayan :
“Siz sanıyorsunuz ki beş buçukta çıkıyoruz, servis araçları parkta olduğu için beşte çıkıyoruz”

“Eskiden böyle yapılmıyordu”

“Daha önce yazılmış kitabınız mı var”
“Evet”
“Söylesene amca”
“Sormadın ki söyleyeyim”
“Form doldurmaya gerek yok” diyerek formu geri alır.

Bilgisayardan eski kaydı aramaya başlar genç bayan...

Adamcağızın kafası ilgilenmeyen erkek memura takılır, sorar :

“Siz ne iş yapıyorsunuz burada”

“Hiçbir iş yapmıyorum, aydan aya gelip maaşımı alıyorum, bugün de bunun için geldim”

“Çalışmadan maaş almak var mı?”

“Seçimden sonra yerime başka memur alındı, yapacak işim olmadığı için, aydan aya gel maaşını al git” dediler.

Genç bayan bilgisayarda işini bitirip, bir kağıt uzatarak :

“ Anafartalar Caddesindeki eski adliye binasından bandrol alabilirsin”

Adamcağızın kafası adam akıllı karışmıştı. Asansöre yürüdü yukarıdan inen lebalep dolu asansöre binince, karşısında burun buruna olduğu adama, dairede yaşadığını, genç bayanın söylediklerini anlattı.
Dinleyen adam :
“Daha iyiye amca, yarım saat önce çıktığımız, günlük işlerimizi devletin telefonu, bilgisayarı ile yapıyoruz, hiç olmazsa devlet bizden yarım saat önce kurtulmuş olur.” deyince, adamcağız içinden söylenir :

“Tüy dikecek yeri kalmamış” Yıl 2004 Kültür Bakanlığı Ankara.












Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İronik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beni Aşan veya Dışa Taşan Duygular

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
La Teşbih ve La Temsil
Millete Taziye
Doğup Büyüdüğüm Semt
Doğduğumuz Dünya Bu Değil
Kısa Öz Geçmişim
Bekçi İmdat
Boşa Giden Erdemlerim
Sonbahar Güneşidir
Harf Devrimi ve Bir Anı
Kız İsteme

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aşık Veysel ve Necip'in Öyküsü [Şiir]
Ömer Hayyam [Şiir]
Nostalji [Şiir]
Hikaye-i Osmaniye [Şiir]
Bakın Ne Diyor Eyyam [Şiir]
Volga Mahkumu [Şiir]
Gönül Ağrısı [Şiir]
Mührü Hümayun [Şiir]
Yiğidi Öldür Hakkını Yeme [Şiir]
Millete Atılan Goooool! [Şiir]


Haydar Köprülüoğlu kimdir?

İlerleyen yaşımdan dolayı kısa yol tabiriyle, konularımı daha çok nazım olarak ifade etmeye çalışıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşadığı çağın çarpık düzenini sergileyen yazar veya kişiler.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Haydar Köprülüoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.