Hiçbir kýþ sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uðramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
Bilimi referans aldýðýný iddia eden bizdeki kimi aydýnlarýn en büyük hatasý, “þüpheyi” bilim alanýnda kullanmak yerine, inanç gibi kabule ve tasdike dayalý alanlarda kullanmalarý. Susamýþ bir insanýn aðzý yerine kulaðýyla su içmeye çalýþmasý sýrasýnda oluþabilecek sorunlarý düþünün. Ýþte bizim sözde kimi aydýnlarýmýz da ayný sorunsalý yaþýyor ve yaþatýyorlar. Halbuki “þüphecilik” sosyal bilimlerin alanýna giren “siyaset” bilimi için daha elveriþli ve elzemken, kendi politik ideolojilerinden ise asla þüphe duymuyorlar. Birkaç deneyin olumlu sonuçlarýna raðmen bilim adamlarý da yüksüz parçacýklar olan “nötrino”larýn ýþýktan daha hýzlý olmasýna yine “þüpheyle” yaklaþtýlar. Bu þüphecilikse bilime yakýþýyor. Üstelik bu deneyler, oldukça geliþmiþ elektronik aletlerin ve çok hassas deney araçlarýnýn bulunduðu fizik laboratuarlarýnda gerçekleþtiriliyor. Buna raðmen bilim adamlarý eski bilimsel kabulleri sorgulamak adýna yeni deneyler yapýlmasýnda ýsrarcý oluyorlar. Sanýrým aklýnýzý þu sorular kurcalýyor. Nötrino nedir? Bilim adamlarýnda Nötrinonun ýþýktan daha hýzlý olabileceði þüphesi nasýl oluþtu? Bilim Teknik Dergisi Temmuz 2010 sayýsýnda Zeynep Ünalan, nötrinonun tarifini çok güzel yapmýþ. “Çok küçük kütleleri ve olmayan elektrik yükleri ile “kolaysa bizi yakalayýn” dercesine bilim insanlarýna meydan okuyan parçacýklar nötrinolar.” Tanýmdaki “küçük kütleli” ifadesini anlayabilmeniz için þunu düþünün. Diðer atom altý parçacýk olan 1 protona karþýlýk evrende 700 milyon “nötrino” bulunuyor. Bilimsel terminolojide “nötrino”lar için “Bukalemun” tabiri kullanýlýyor. Çünkü bu atom altý parçacýk, karþýlaþtýðý yeni þartlara göre yeni yeni yapýlara bürünebiliyor. Nötrinolarýn büyük çoðunluðu güneþteki füzyon reaksiyonlarý, yani Hidrojen ve Helyum elementlerinin dönüþümleri sýrasýnda açýða çýkýyor. Yüzde 40’ý dünyaya ulaþan bu nötrinolarýn saniyede trilyonlarcasý sel gibi akarak vücudumuza girer ve çýkar. Ama bunlarýn bize hiçbir zararý olmaz. Güneþ ve dünya arasýndaki milyonlarca km mesafede sel gibi akan nötrinolarý da kapsayan bu eþsiz denge, tüm kainatý baþlangýcýndan bugüne kuþatan bir düzenleyicinin varlýðýný da muþtular. Diyebiliriz ki özelliklerini daha yeni yeni keþfetmeye baþladýðýmýz o nötrino olmasaydý ya da yüksüz deðil de yüklü olsaydý, evrenin düzen dominolarý tek tek çökerdi. Bilimsel düþünceyi yeniden hareketlendiren bu Nötrino sürprizi, bilimsel düþünce ürettikleri iddiasýnda olan evrimcilere maalesef “nötrino” kadar tesir etmiyor. Onlar kuramlarýndan yine de zerre kadar þüphe duymuyorlar. Hatta evrimden “þüphe duymayý” bilim dýþýlýkla eþ deðer bile tutabiliyorlar. Teknolojisi ve ekonomisi güçlü bir kýsým devletlerin korumasý altýnda, bir bilimsel inancý yaþar gibi fosil dolu mabetlerinde, Mesihlerini, yani Hz. Kayýp Halka’yý beklemeye devam ediyorlar. Hz. Adem’in yerini “maymun” benzeri bir ilkel ata almýþ. Tanrý ise bu inancýn yeni elçilerinden Richard Dawkins’in açýkladýðý gibi “doða” olarak belirginleþmiþ durumda. Meleklerse tesadüfler ve sebepler… Halbuki bilim, zorlamayla, propagandayla, felsefi oyunlarla, anlamsýz tekrarlarla deðil, “þüpheyle”, “sorgulamayla” vardýr ve kendisinden þüphe duyulmayan her teori artýk tabulaþmýþ demektir. Mesela, evrim fikrini savunanlar, neden hep evrim mutlak doðruymuþ gibi söze baþlarlar? Söyledikleri bütün sözleri, getirdikleri bütün delilleri bu temel kabul üzerine neden bina ederler? Neden sözlerinden þüphe duyulmasýný istemezler? Kutsal Kitaplarýn inananlarý vahiy eseri olduðuna inandýklarý kitaplarýndan þüphe duymazlar ve duyulmasýný hoþ karþýlamazlar. Ama bu “þüphe karþýtlýðý” bilimselliðe yakýþýyor mu? Ýsmet Berkan Hürriyet’te yazdýðý “Bilimsel düþünce sadece bilim insanlarýna mý lazýmdýr?” adlý yazýsýnda güzel bir örnek veriyor. Su kaçaðýnýn kaynaðýný bulmaya çalýþan bir tesisatçýdan bahsediyor. Hipotez oluþturma ve gözlem yapma süreçlerini bu örnek üzerinden anlatýyor. Tesisatçýnýn yaptýðý gözlem ya da deney hipotezi doðrulamazsa, ustanýn hipotezini deðiþtirmesi gerektiðinden dem vuruyor sonuçta. Burada bilim insanlarýna bir gönderme yapýyor. Twitter üzerinden kendisine de yazdýðýmý yine itiraf edeyim: Bu örnek elbette güzel bir örnek. Ama yazar bu örneði “Evrim karþýtlarý” için verdiðini söyleyerek kendi örneðiyle çeliþiyor. Çünkü bizatihi evrimi savunanlarýn kendisi örnekteki tesisatçýdýr ve görüþlerini bilimsel olarak ispat edemedikleri halde, suyun kaynaðýný bulduklarý konusunda emin gözükmeye çalýþýrlar. Halbuki su kaçaðý giderilmedikten, yani bilimsel gerçeklik ispat edilmeden “evrimi” kitlelere propaganda, medya, yasa gibi yöntemlerle kabul ettirmeye çalýþmanýn ne anlamý var? Olayýn farkýnda olan kitleler ise, haklý olarak haykýrýyorlar, “Tesisatçý efendi! Su gelmeye devam ediyor. Ýstersen þu hipotezini bir gözden geçir!” Evrimciler ise bulduklarý bir diþ, týrnak, el ya da kafatasý örneðinden yola çýkarak adeta felsefi destanlar yazýyorlar. Yazmakla kalmayýp hayal güçlerinin bütün sýnýrlarýný da zorlayarak, -nedense ille de maymun benzeri olmasý gereken- garip garip yaratýklarýn resimlerini çizip duruyorlar. Madem kemiklerden yola çýkarak o kemik sahibinin resmini çizebilme, yaþadýðý ortamý resmedebilme hatta konuþup konuþamadýðýný, insan gibi akýllý olup olmadýðýný anlama bilimselliðine ulaþtýlar, o halde onlarý bilimsel bir deneye davet ediyorum. Çýkýn canlý yayýna! Herhangi bir mezardan getirilecek 10 yýllýk bir insan kemiðine bakarak hiçbir zaman tanýþmadýðýnýz sahibinin tüm fiziksel özelliklerini resmedin, düþünce dünyasýný, çevresini, yaþadýðý evi detaylý olarak anlatýn bize. DNA araþtýrmasýndan bahsetmiyorum. Evrimcilerin DNA testi diye bir þey gündemde yokken, bir diþten, bir kemikten yola çýkarak oluþturduklarý, gazete, dergi manþetlerini süsleyen illüstrasyonlardan bahsediyorum. Evrimin bilim olduðunu iddia edenler, inandýrýcý olmak için öncelikle kendileri bilimin kurallarýna inanmalýdýrlar. Bu teoriyi bir türlü ispat edemedikleri halde, on yýllardan beri hiçbir þüphe duymadan yine ayný teoriyi farklý farklý yöntemlerle ispat etmeye çalýþmadaki ýsrarlarýnýn bilimselliðini kanýtlasýnlar önce. Tekrarlanmaya devam eden Nötrino deneyleri gösterdi ki, bilim “þüphe” duymadan asla gerçekleþmiyor. Ve ispatlanmayan bir teoriye kimsenin inanmasý da gerekmiyor. Üstelik insanlarýmýzýn kanýtlanmýþ bilimsel tezlere karþý olmak gibi bir sorunu olamaz. Nötrinonun ýþýk hýzýndan daha hýzlý olduðu ispatlanýrsa, bu gerçeði neden kabul etmeyelim ki? Ya da dünyanýn yuvarlaklýðýný, kendi ekseni ve güneþin etrafýndaki dönüþünü inkar eden bir Müslüman var mýdýr? Sorun, Türkiye vatandaþlarýnýn bilime karþý olup olmama sorunu deðildir. Sorun evrimi savunanlarýn bir türlü kanýtlanamayan bu teoriden þüphe duyup duymamalarý sorunudur. Gerçekleþtirilen nötrino deneyleri ise inançlarýndan ve kabullerinden þüphe duymalarý için onlara bilimsel bir yol gösteriyor. Yeter ki fosil hýzýndan kurtulup, Nötrino hýzýna yetiþsinler. http://www.rotahaber.com/Avrupa-Birligi-cokuyor-mu_229544.html
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |