Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
.Geçtiðimiz yaz Temmuzun haþin ve boðucu sýcaðýnda akþam iþten eve dönüp Televizyon ekranlarýnýn eðlence programlarýnda konuk olarak arz-ý endam eden, giyim, makyaj ve takýlarýndan, çok iyi yaþam þartlarýna haiz olduklarý hemencecik anlaþýlan aslýnda son derece serin ve ferah stüdyolarda o serinliðe raðmen habire yelpazelenen ve zaman zaman sahneye fýrlayýp dansözlere taþ çýkarýrcasýna göbek kývýran birtakým kadýnlarý görünce hemen köylerimizde çok aðýr hayat þartlarýnda ayakta kalma mücadelesi veren o asil, munis, mütevekkil, sabýr abidesi kutlu kadýnlar aklýma geldi... O köylü kadýnlar ki, çoðu tek odalý evlerde isli tavanlarýn sývasýz yýkýk duvarlarýn, yýlanlarýn, akreplerin, kenelerin arasýnda yaþam savaþý veren, kýzgýn güneþin alnýnda temmuz, aðustos sýcaklarýnda çapa vuran, ot, nohut, arpa, buðday, yulaf biçen, anýz toplayan, koyun otlayan, keçi ve inek saðan, peynir kaynatan, dað bayýr kilometrelerce yürüdükten sonra bir de yokuþ týrmanan, sýrtlarýndaki aðýr ot yýðýnlarýnýn, buðday þeleklerinin, Karadenizde ise küfelerin, sepetlerin altýnda belleri iki büklüm olan, soluk benizli, gözleri göz çukurlarýna batmýþ, aðýzlarýna diþ kalmamýþ, elleri ayaklarý nasýrlardan yara berelerden paramparça olmuþ o çilekeþ kadýnlar ne hikmetse, en sulu magazinlerle bile yakinen ilgilenen debdebe içinde yüzen köþe yazarlarýný, bürokratlarý, vekilleri ve toplum mühendislerini hiç mi hiç alakadar etmez. Ben yýllardýr onca maðduriyetlerine ve inanýlmaz çilelerine raðmen o garip ve çilekeþ kadýnlarý adam gibi gündeme taþýyan onlarýn dertleriyle hemhal olan onlarý layýkýyla himaye edip kollayan Merhum Turgut Özal hariç hiçbir yazara, çizere siyasiye devletliye rastlamadým… O kadýnlar o güngörmemiþ analar þehirlere okumaya gönderdikleri mütevazý, çoðunlukla da eskide olduðu gibi kimi zaman hala öyle farelerle ve böceklerle dolu evlerde ve yurtlarda kalan çocuklarýnýn yanlarýna onlarýn tahsil hayatý süresince bir kez olsun gidemediler “ben okuyup doktor, mühendis, avukat olacaðým aney”diyen o çocuklara bir gün kapý zillerini çalýp apansýz, bir hoþ sürpriz yapamadýlar, yoksulluða ve yoksunluða mahkûm o kadýnlar… Ve o kadýnlar askere saldýklarý vatana kurban diye adadýklarý kuzucuklarýnýn yanlarýna da bir gün olsun gidemediler… Bir çay bahçesinde oturup hasret giderme duygusunu da yaþayamadýlar, ayný köylü kadýnlar… Onlar, asker çocuklarýna birer yeþil kazak, kahverengi hýrka, gýcýr gýcýr bir kundura ve üniverste okuyan kýzlarýna baþarýlarýna ödül olsun diye bir çift küpe en incesinden olsun bir bilezik alamadýklarý için gizli gizli hep aðladýlar ve gözyaþlarýný özenle hep sakladýlar… Onlar bir gün olsun Ankara"larda, Ýstanbullarda, tramvaylara, vapurlara sandallara binip þöyle gönüllerince gezemediler ailecek oturup lokanta yemekleri yiyemediler ve gönüllerince alýþveriþ yapamadýlar… Sinema tiyatro sirk gösterilerinin hele yakýnýndan bile geçemediler… Onlar evden tarlaya tarladan eve mütemadiyen gece gündüz- yaz kýþ demeden hep çalýþtýlar çalýþtýlar… Ýzinleri, tatilleri, bayramlarý seyranlarý sosyal güvenceleri ve emeklilikleri hiç olmadý onlarýn… Gün oldu ahýrda, samanlýkta, tarlada derede tepede yalnýz baþlarýna doðum yaptýlar… Çocuklarýný çer çaput olmadýðý için topraklara belediler… O çocuklarý evden çýkarmanýn bir hayli sakýncalý olduðu çok küçük yaþlarda sýrtlarýna sarýp cehennem sýcaklarýnda kimi zaman bir aðaç gölgesinin dahi bulunmadýðý tarlalara taþýdýlar ve onlarý öylece býrakýp iþlerine devam ettiler… Onlarý tarladan dönüþlerinde yýðýlmýþ ev iþleri bekliyordu. Ev iþlerini de bitirinceye dek gecenin 02"si üçü oluyordu. O saatlerde yatýp gene sabah namazý vakti kalkmak zorundydý Köylü Kadýnlar... Büyüyüp okul çaðýna gelen o talihsiz çocuklarýna bu kez giysi, çanta, önlük, kýrtasiye alamadýklarý için aðladýlar köylü kadýnlar… Gün oldu aðýr hayat þartlarýnda vitaminsizlikten, kalorisizlikten, gencecik yaþlarda hastalandýlar ve yokluktan ancak tehlike çanlarý çaldýðýnda doktora gidebildiler borç-harç ancak denkleþtirdikleri paralarla ama artýk doktorlarýn tabiriyle yapýlabilecek bir þey kalmadýðýndan öldüler, zamansýz… Hazin ve sade törenlerle gömüldüler çocuklarýnýn garip ve þaþkýn bakýþlarý altýnda… Birer mezar taþlarý bile olmadý kimilerinin gene yokluktan ve parasýzlýktan… Daha yazýlacak neler neler daðarcýkta kaldý ama içime akýttýðým gözyaþlarýmla boðulmaya yüz tutan yüreðim ancak bu kadarýný kaldýrýp taþýyabildi... Ýnþallah günün birinde devamýný getirmek kavl-u kararýyla Þimdilik bu kadarýný bilin kafi. Köylü kadýnlarý yazdým iþte, çocukken ahdetmiþtim. Bir gün büyürsem ve ellerim kalem tutarsa onlarý yazacaðým anlatacaðým diye… Kadýnlar dediniz de…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cafer ÞAHÝN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |