Bir kazanım ben. Dünyanın acılarıyla yanarken tabanlarım, içimde kaynar durur et parçalarım. Ne yakan benim ne de içimde pişenler benim. Ey dünya bir kazanım. İçime doldurdukların tarifi imkansız acılardır. Herkes tuzum biberim eksik der, yine de herkes kepçeyle alırken benden kaşıkla vermez. Ey dünya içimi herkes bilir ve benimle herkes midesiyle konuşur. Ey dünya kimseye anlatamam derdimi ben. Dünyadan alamam bir tat yıllardır açım ben. Ve dünya ile insanlar benim açlığımı bilmelerine rağmen bu konuyu kapatalım der. Üzerime kapaklanır herkes. Herkes içimi yer bitirir de kimse doymak bilmez. Bu kazan dipten yanar, insanlarsa benim başımın etini yer. Buna rağmen kimse benim ne çok acılar çektiğimi düşünemez. Giydiğim kazak birileri için. İçtiğim su birileri için. Sabah saat birilerine uyanmam için çalmakta. Saçlarımı taramam ve iyi görünmem hep başkaları için. Hep birileri için yaşamaktayım. Peki ölüp gidersem birileri ne yapacaktır? En çok üç gün ağlayacaktır. Birileri benim ölmemle ölmezken, ben birileri için hep ecel terleri dökmekteyim. Birilerini yaşatmak adına, kendime nefes aldırmamaktayım. Ben bir kazanım. İçim kaynarken, dışım kararmakta. Herkes yemeğe içmeye dost. İçimi yiyip bitirirlerken, ben yapayalnızım. Herkes şapur şupurken, bana Allah’a şükür. Bir kazan kaldırırsam, daha kimseye zırnık koklatmam. Bakalım o gün ne zamandır. İnşallah yaşarkendir. Ölmeden kazan kaldırmamın zamanıdır.