..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir insan bir kaplaný öldürmek istediðinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediðinde buna vahþet diyor. -Bernard Shaw
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Necmettin Yalcinkaya




4 Þubat 2012
Töre ve Zulüm/ Bölüm 7  
töre,feodalite,kin,mahpus

Necmettin Yalcinkaya


Ölüydü onlar! Bu halleriyle, ama gene de gülümsüyorlardý, ölüme. Onlar donmuþ cesetleriyle „Törelere „ karþý açýlan bir isyan bayraðýydýlar artýk... Ve bir mutluluk tablosu okunuyordu yüzlerinde...


:AICC:
Ahmet annesinin bu sözü üzerine çýlgýna döndü birden. Duyduðu gerçek olamazdý! Ýnanmak istemiyordu. Aceleyle giyindi Feride’ye koþtu hemen. Feride’yi aðlar halde, üzgün buldu,
”Duyduklarým doðru mu Feride bacý?'' diyordu '' Sultan Meme emminin kýzý mý?” içinden O olsun istemiyordu.
Feride konuþmak istemedi, acý acý yüzüne baktý yalnýzca. Baþýný “evet O” gibilerden öne doðru salladý, çýlgýna dönmüþtü Ahmet.
“O benim canýmdý,” diyordu. “Et týrnaktan ayrýlýr mýydý hiç? Can tenden ayrýlýnca, tenin ne hükmü kalýr" diye düþünüyordu. Sultan yoksa yaþamak onun için haramdý bu dünyada!

Kendini bilmez bir halde daðlara yöneldi, delirmis gibiydi, sürekli kendi kendine yineliyordu. Belki imkânsýzdý ama ne pahasýna olursa olsun Sultan’ý bulmalýydý. Hem baþka çaresi de kalmamýþ gibiydi. Öleceklerse bile birlikte ölmeliydiler! Ne kadar yürüdüðünü, ne zamandýr Sultan’ý aradýðýný kendisi bile bilmiyordu. Susamak, acýkmak, yorulmak nedir aklýnýn ucundan bile geçmiyordu. Daðda rast geldiði gördüðü her deliðe, kovuða yeni bir umutla, bir heyecanla bakar olmuþtu. Tek tek taþlarý kaldýrýp altýnda Sultan’ý arýyordu adeta. Neredeydi Sultan? Yaþýyor muydu? Bilemiyordu. Bilmek istiyordu. Ama yer ikiye yarýlmýþ, Sultan içine düþmüþ ve görünmez olmuþtu.

Gün battý, yerini karanlýða býraktý, ama Ahmet pes etmiyor aramasýný sürdürüyordu hala. “Yoksa ölmüþ müydü Sultan? Canýna kýymýþ mýydý? Keske geç kalmýþ olaydý. Sultan ölümden korksaydý da, kýyamasaydý canýna. Ama olur muydu bu törelere karþý gelip yaþamýný sürdürebilir miydi bu genç kýz? Töreler izin verir miydi yaþamasýna, nefes almasýna? Bu genç kýzýn suçu neydi ki? Tecavüze, haksýzlýða uðrayan, yaralanan ta kendisi deðil miydi ki? Bu nasýl töreydi böyle... Böyle töre yerin dibine batsýndý!

Yorgunluktan bitap düþmüþ morali bozulmuþtu. Sýrtýný bir kaya parçasýna yasladý, dalýp uzaklara gitti. Aklýnda, düþüncesinde hep Sultan vardý. Birden bir iniltiyi andýran bir ses duydu. Kulak kabarttý hemen. Dinledi. Evet, yanýlmamýþtý; Bir iniltiydi duyduðu ses. Çok yakýnýndaydý üstelik. Sesin geldiði yöne doðru, usulca sürünmeye baþladý. Yaklaþtýkça ses belirginleþiyordu. Küçük bir kovuðun önünde durdu; en fazla iki kiþinin sýðabileceði bir geniþlikte olan bir kovuktu bu. Ýniltiyi duyuyordu, ama inilti kime aitti bilemiyordu. Kovuðun içi zifiri karanlýktý. Cebinden aceleyle çýkardýðý muhtar çakmaðýný çaktý. Kovuk aydýnlanýverdi birden; gördüðü manzara kanýný dondurttu adeta. Sultan, yere iki büklüm bir halde uzanmýþ, tüm çýplaklýðýyla karþýsýnda duruyordu. Bu bir gerçekti! Üst baþý yýrtýk, kan revan içindeydi. Ceketini çýkarýp, üzerine örttü. Ayaklarýnda birikerek donan kan, ýþýkta parýldýyordu adeta. Sultan’ýn susuzluktan çatlayan dudaklarý titriyordu. ‘Öncelikle su bulmalýyým’’diye düþündü. Ama nerden bulabilirdi, bunu bilemiyordu. Kovuktan çýkýp aramak istedi. Sonra vazgeçti. Sultan’ý bu haldeyken býrakmak olmazdý. Kurda kuþa yem olmak vardý, iþin içinde. Zorla ayaða kaldýrdý onu. Omzunun altýna baþýný sokarak, kendini destek yaptý ona. Birlikte kovuðu terk ettiler.

Daðlarý korku, soðuk ve yalnýzlýk sarmýþtý. Ýkisi de aç ve susuzdu. Kendine kýzýyordu Ahmet, hatta küfretti. Yanýna neden azýk torbasýný almadýðýna hayýflanýyordu. Büyük bir dikkat ve arayýþ içinde gözlerini çevresinde gezdirdi. Sevindi birden, yakýnlarda yanan bir ateþ gördü. Bir çoban ateþi olmalýydý bu. Sultan’ý yanýnda götüremeyeceðini anladýðýnda, onu güvenli bir yere býraktý, ardýndan çoban ateþinin yandýðý yere doðru hýzlandý hatta koþmaya baþladý. Bir kaç kez karanlýkta ayaðý taþlara takýldýysa da düþmedi, yine de devam etti koþmasýna. Ateþe yaklaþýnca, kepeneðine sýkýca sarýlmýþ, elindeki çubukla ateþi kurcalayan çobanla karþýlaþtý. Selam verdi, aldý.

Çoban buyur etti onu ateþin baþýna. Oturdu, ellerini bir güzel ýsýttý önce. ‘’Hayýrdýr?’’ dedi çoban. ‘’Gecenin bu vaktinde ve daðda bir baþýniza?’’
Anlatmak istemedi, sakladý ondan gerçeði. ‘’Karnýmýz aç’’ diyebildi yalnýzca.
Çoban bir þey demeden kalktý ateþin baþýndan, azýk çantasýndan yufka ekmeði ,yeþil soðan, lor çýkardý, yanýna da bir þiþe süt kattý. Verdi davetsiz misafirine. Teþekkür etti Ahmet. O da. ‘’Saðlýcakla var git, yoluna’’ dedi.

Karanlýða karýþtý Ahmet, Sultan’a doðru yürümeye baþladý. Süt þiþesini kazaðýna sardý bir güzel, düþüp kýrýlsýn istemiyordu çünkü...


Acýlar içinde kývranýyor, soðuktan titriyordu Sultan. Ahmet’in kendisini bulmasýna içten içe sevinç duyuyordu yine de. Kendini „kirli“ hissediyordu. Ahmet onu bu haliyle kabullenmez sayýyordu. Baþýna neler geldiðini biliyordu, sonrasýný da… Sonu ölümdü! Kafasýnýn içinde yüzlerce yanýt arayan soru vardý... Yaslandýðý kayanýn soðukluðu içine iþler gibiydi. Hareketsizdi, kaný donuyordu sanki. Bir ses, bir hýþýrtý duydu, kendisine doðru yaklaþan bir karaltý gördü.

Gelen Ahmet’ten baþkasý olamazdý. Soðuktan titremekte olan Sultan’ý bir çocuk gibi dizine yatýrdý. Elindeki süt þiþesini aðzýna dayadý; süt zorlukla, boðazýndan midesine doðru yavaþça akmaya baþladý. Süt onu sarstý, kendine getirdi bir an için. Ýniltisi devam ediyordu hala, kendini zorluyor bir þeyler söylemek istiyordu, ama vazgeçiyordu söylemekten...

Sýrtýný ovmaya baþladý Sultan’ýn, ýsýnsýn istiyordu. Ama önce sýcak kuytu bir yer gerekliydi ikisi için. Sultan’ý usulca yere býraktýktan sonra, sýðýnak ya da kovuk aramaya çýktý. Çok geçmeden buldu da...
Bulduðu kovuða taþýdý Sultaný, ay ýþýðýnýn altýnda el yordamýyla toplayabildiði çalýyý çýrpýyý kovuða taþýdý. Ölmemeliydi Sultan! Yaþamalýydý! Hiç deðilse Ahmet için yaþamalýydý.

Çalý çýrpýyý kovuðun ortasýna yýðdý, muhtar çakmaðýný çaktý, tutuþtu hemen çalý çýrpý... Elindeki çakmaða minnetle bakýyordu, öptü onu cebine koyarken. Biran için sigara kullandýðýna sevindi. Cýzýrtýlar içinde tutuþan çalý çýrpý, kovuðu aydýnlatýyordu ve kýsa sürede ýsýnýverdi kovuðun içi. Kovuk ýsýndýkça kendine geliyordu Sultan. “Anne ve babam beni bu halde görseler, ne yaparlardý acaba?“ diye düþünüyordu. Haline acýyýp oracýkta affederler miydi? Yoksa „adýmýzý kirlettin!“ deyip oracýkta yaþamýna son mu verirlerdi hemencecik... Bilemiyordu Sultan, ama bilmek istiyordu...

Hiçbir þey umurunda deðildi Ahmet’in. Sultan her zamanki Sultan’dý onun gözünde. O sevdiði kýzdý, saf ve lekesizdi hem de...

Sýcakla birlikte, tatlý bir uyku sardý tüm bedenini. Ýnliyor,“Yapmayýn, etmeyin, yazýktýr, acýyýn bana!“ diyordu belli belirsiz.
Ahmet onun baþýný þefkatle okþuyor;“Korkma Sultan’ým.“ diyordu. “Yanýndayým.“ „Essahtan sen misin Ahmet’im?“ diyerek aðlýyordu, acýlar ve çaresizlik içinde kývranýyordu. “Ben ölmedim mi, daha yaþýyom mu bu kirli halimle? Onlar kýyamadýlarsa, sen ne güne duruyorsun, öldür beni, kurtar beni bu utancýmdan... Arýndýr beni bu acýlarýmdan...“
„Sana kýymak mý? O nasýl söz öyle! Sen benim yaþam kaynaðýmsýn! Ben senden önce yoðdum... Seninle var oldum Sultan’ým. Sen yoðsan ben de yoðum...Bunu da böyle bilesin!
„Töre böyle der, elden bir þey gelmez ki Ahmet’im... Asýrlardýr süre gelen Törenin karþýsýnda kim durabilir? Kim deðiþtirebilir bunu? Kimin gücü yeter buna?“
Sustu, içli içli aðlamaya devam etti. Ahmet teselli edercesine sarýldý ona. Ýkisi de gözyaþlarýna boðuldu birden. Hýçkýrýktan omuzlarý sarsýlmaya baþlamýþtý. Birlikte yan yana olmalarý onlara güç ve yaþam umudu veriyordu yine de…
‘’Býrak Töreleri Sultan’ým“ diyordu Ahmet. “Ne gelmiþse baþýmýza Töreden gelmiþtir hep... Ne çekmiþsek yine töre yüzündendir... Yeter gayrý diyelim, kýralým zincirini Törenin! Her þeye inat, töreye inat, kem gözlere inat, yaþayalým ikimiz! Hayata sarýlalým sýmsýkýca...

Sultan’ýn kafasý karmakarýþýktý. Bir insan tek baþýna, bunca yýllýk töreye karþý durabilir miydi ki? Kendini töreye karþý yenik sayýyordu... Hadi karþý geldi diyelim, ondan sonrasý ne olacaktý? Bilemiyordu... Kimse de bilmiyordu zaten. Hayatta kalsalar, kim konuþacaktý kendileriyle, kim yüzlerine bakardý köy yerinde... Kardeþi öldürecekti onu eninde sonunda. Öldürmese kardeþi onun yerine bir baþkasý yapacaktý nasýlsa... Kurtuluþu
þakasý yoktu bu iþin... Günün birinde öldürülecekti mutlaka. Ama gene de Ahmet’in sözleri cesaret veriyordu Sultan’a. Zordu... Olanaksýzdý hatta ama güzeldi.
“Boþ ver Ahmet’im“ diyordu .“Ben ölmüþüm zati... Bundan gayri benden ne köy olur ne de kasaba. Var sen git yoluna... Ýkimizin adýna sen yaþa.“

Ahmet Sultan’a sarýlý halde, umudunu yitirmemiþe benziyordu.
“Buradan birlikte gideriz Sultan’ým.“ diyordu. “Çok uzaklara gidelim… Bizi kimsenin göremeyeceði, tanýyamayacaðý yaban bir ele gider, orada yaþarýz... Düþmanlýðýn, Törenin olmadýðý diyarlara gideriz...’’ Birbirlerine iyice sokuldular. Saçýnýn kokusunu içine çekiyordu Ahmet. Sultan büyük bir sessizlik içinde kulaðýna fýsýldanan güzel sözlerle mest olmuþtu. Acýlarýný unutmuþ gibiydi. Üzerlerine hafiften bir yorgunluk, tatlý bir uyuþukluk çöküyordu. Ateþin sönüp küllendiðini fark edemediler bile.

Ve derin bir sonsuzluðun kapýsýndan geçiyorlardý þimdi. Dünya daha yaþanýr ve her þey pespembeydi. Huzura kavuþuyorlardý. Huzur o sevinçle karþýladý her ikisini de…

Bir hafta sonrasýydý, acý bir haber, bir karabulut gibi tüm köylerin üzerini kapladý. Köylülerin yüreðine acý düþtü. Ýki düþman sülalenin, iki genç üyesi, daðda gizlendikleri bir kovuðun içinde, birbirlerine sarýlý, donmuþ bir halde, çobanlar tarafýndan bulunmuþ ve kara haber ailelerine çoktan ulaþmýþtý bile.

Ölüydü onlar! Bu halleriyle, ama gene de gülümsüyorlardý, ölüme. Onlar donmuþ cesetleriyle „Törelere „ karþý açýlan bir isyan bayraðýydýlar artýk...

Ve bir mutluluk tablosu okunuyordu yüzlerinde...

Bitti…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yeni Bir Gün, Yeni Bir Umuttu Onun Ýçin…
Mendil Sen Kokuyordu
Orada
Töre ve Zulüm/ Bölüm 4
Töre ve Zulüm/ Bölüm 3
Töre ve Zulüm/ Bölüm 5
Töre ve Zulüm/ Bölüm 2
Töre ve Zulüm/ Bölüm 6
Töre ve Zulüm/ Bölüm 1
Bilinmeze Doðru

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Zehra
Kýsa Bot
Toprak Kokusu
Sahile Vuran Kelebek
Kömür Gözler
Balik ve Melisa
Anamdan Ýnciler/ Anamýn Entarisi
Bir Gün Mutlaka!
Böcek
Anamdan Ýnciler/ Topal Fayansçý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bir Yaným Eksik Kalýr [Þiir]
Alýp Getirmeli Seni Bana [Þiir]
Göðü Kucaklamak [Þiir]
Ýnadým Ýnad Ýþte... [Þiir]
Susturamam [Þiir]
Sana Koþarken [Þiir]
Yapayalnýz Bir Baþýma [Þiir]
Resmine Baktýkça [Þiir]
Bu Gece... [Þiir]
Sýrasý Mýydý? [Þiir]


Necmettin Yalcinkaya kimdir?

1960Sarýkamýþ doðumlu. 1977-78 Ýzmir Namýk Kemal Lisesi Edebiyat mezunu. Ozan Yayýncýlýktan 12 Eylül’de Çok Güldük Netekim! Mendil Sen Kokuyordu ve Stres Bileziði ve On Çocuktuk Aný/Öykü. Çeþitli dergi ve sitelerde öykü, þiir yazarlýðý. Ayrýca Edebiyatbahcesi. net sitesinin kurucu emekçisiyim. Yürüyüþ, sinema, tiyatro ve olta balýkçýlýðý hobilerim var. Yazmayý ve okumayý seviyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Tolstoy,Ahmed Arif, Nazim hikmet, Cengiz aymatov,


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.