Anlat dedi, anlattým... O ne derse, tam tersine inandýðýmý söyledim... Sýkýldým da zaten, her þeyi çok fazla tekrar ediyor... Hem hep onunla ayný fikirde olmak zorunda mýyým? Ýnsanoðlu ne kadar da alýþmýþ onaylanmaya! "Tabii efendim, aynen efendim, evet efendim, katýlýyorum efendim, bence de..." Hayýr efendim, bence de deðil! Hiç bölmedi ama þaþýrdýðý belliydi. Özellikle de dinmek bilmeyen gözyaþlarýma... Ýçimde engel olamadýðým bir öfke, bir tek ben mi aðlýyordum þu dünyada... Niye bana o kadar tuhaf bakýyorsun? Yüzümden anlamýþ mýdýr acaba kýzgýnlýðýmý? Hem gözyaþý sana o kadar mý yabancý? Bana deðil... Madem burcumun anaçlýðýna kadar hakimsin detaylara, nasýl bilmezsin ne kadar sulu gözlü olduðu mu? Ýçim yine buz oldu... Bu tür durumlarda ilk ellerim kendisini ele verir, gözyaþlarýmdan rol çalarak... Titriyorum... Ýçimdeki buz, odayý da soðutmuþ mudur acaba? Donuyorum! O ise konuþmaya devam ediyor umarsýzca, aralarda soruyor "Sizce niye?" diye... Niyeyse niye?! Zaten þu an beynim ellerimle meþgul, kalbim de ellerimde atýyor... Off Allahým, sürekli ayný þeyleri soruyor... Onu neyin yerine koyuyorum... Bilinçaltýma inmeliymiþiz... Israrla soruyor... Pes ettiðim bir anda, tekrar taaruza geçiyor... O an sebebimi öðrenmek için adeta çýldýrdýðýný fark ediyorum... Benim korkularým onun en büyük meraký haline geliyor bir anda.... Zevkten ölüyorum... "Merak et" diyorum kendi kendime... Söylemeyeceðim... Asla.... Kendin bul... Hem gerçek þu ki... Hayýr sus... Her þey bende gizli kalmalý diye düþünürken...Ansýzýn tanýdýk bir ses bölüyor tüm derin düþüncelerimi: "Benim bile henüz bilmediðim bir cevabý nasýl beklersin benden?"