Günümüzde evlerin çürük ve dayanaksýz, temelindeki malzemelerinin olmasý gerekenden az olduðu açýk. Gerçek evliliðin temelinde ise Allah sevgisi ve Allah rýzasý bulunur. Temel saðlam olunca yuvada ufak tefek çatlamalar olsa bile çökmez, yýkýlmaz. Bu gerçeðin bilincindeki müminlerin eþ adayýnda aradýðý en önemli özellik derin Allah sevgisi ve Allah korkusudur; takvadýr. Mümin erkeðin amacý Allah’ýn verdiði o emaneti koruyup kollamak ve eþini dünya þartlarýnda en iyi þekilde yaþatmaya çalýþmaktýr. Müminler, Allah’ýn verdiði o güzel derinlik hissini yaþamak, Allah’a birlikte kulluk ederek O'nun rýzasýný kazanmak için evlenirler.

Allah, "Onda 'sükun bulup durulmanýz' için, size kendi nefislerinizden eþler yaratmasý ve aranýzda bir sevgi ve merhamet kýlmasý da, O'nun ayetlerindendir. Þüphesiz bunda, düþünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardýr. (Rum Suresi, 21) buyurarak eþler arasýndaki sevgi ve þefkate dikkat çeker.

Mümin eþine çok deðer verir, çok ciddiye alýr, onun için çok özeldir, gözünde kutsaldýr, tertemizdir, iffetinden emindir, ona aittir.

Eþte aranan akýl, samimiyet, dürüstlük ve güvendir. Güven duymak en büyük rahatlýktýr. Ýnsan eþinin Allah’tan gücü yettiðince korktuðuna inanýyorsa, Allah’a gönülden baðlý olduðuna ve Allah’a tam teslim olduðuna inanýyorsa o zaman güvenin konforunu yaþar.

Günümüzde ise insanlarýn iliþkileri genellikle karþýlýklý çýkar iliþkilerine dayanýyor. Sevgi, kaynaðýný Allah sevgisinden almadýðý içindir ki evlilik zamanla hem kadýn hem de erkek için azap haline geliyor, evler adeta cehenneme benziyor.

Ýnsanlarýn hayatýný kâbusa çeviren bu durum, din ahlakýnýn yaþanmamasý ve toplum kurallarýnýn Kur'an'a tamamen ters olmasýndan kaynaklanýyor. Boþanmalarýn çokluðu, aile içi þiddetin fazlalýðý ve geçimsizliklerin temelinde insanlarý mutsuzluða, acýlara ve kayba sürükleyen toplumdaki çarpýk sistem bulunuyor.

Evlilik, "mantýk evliliði" kýlýfý altýnda adeta bir ticarî anlaþma gibi görülüyor. Ortaklarýnýn birbirine sevgi ve saygý hissetmediði, sýk sýk þirket hisseleri nedeniyle tartýþmalarýn yaþandýðý, kimin en çok söz sahibi ya da aile reisi olduðu konusunda anlaþmazlýklarýn çýktýðý bir þirket. Büyük bir kesimin evliliði bu yönüyle birbirine benziyor. Bu yüzdendir ki beklenti, heves ve çýkarlar üzerine kurulduðunda, sevgi ve saygý yitirilse de evlilik, yine toplumun kýstas ve kurallarý doðrultusunda sorunlar yumaðý halinde devam ediyor.

Söz konusu insanlarýn evleri týpký örümceklerin evleri gibi en dayanýksýz evlerdir. Kur'an, "Allah'ýn dýþýnda baþka veliler edinenlerin örneði, kendine ev edinen örümcek örneðine benzer. Gerçek þu ki, evlerin en dayanýksýz olaný örümcek evidir; bir bilselerdi." (Ankebut Suresi, 41) ayeti ile hikmetli bir örnek veriyor. Canlýlar yuvalarýný korunmak için inþa ederken örümcek evini "yuva" amacýyla deðil, avlanmak ve düþmanlýk amacýyla kurar. Onun evinin temelinde de sevgi ve dostluk yoktur. Bunun gibi, yuvalarýný Allah sevgisi ve rýzasý üzerine kurmayanlarýn evleri de parçalanmaya mahkûmdur.

Birbirine sevgi duymayan, oyun oynayan, yalan söyleyen, sürekli taktik geliþtiren kiþilerin mutlu bir yuvaya sahip olmalarý imkânsýzdýr. Allah korkusunun ve sevgisinin yaþanmadýðý bir evde insan nasýl mutlu olabilir? Böyle bir ev, sürekli aldatmalarýn yaþandýðý bir tiyatro sahnesi gibidir…

Çocuklar

Çocuk hayatýn en önemli amacý olarak görülüyor. Her þeyi yaratanýn Allah olduðu unutuluyor ve anne baba ona hayat veren adeta kendileriymiþcesine çocuðu sahipleniyorlar. Çocuklarýndaki güzel özellikler, onlar için övünme vesilesi oluyor.

Allah'a kulluk amacýyla yaþanacak iken, hayatlar çocuklara adanýyor, onlar için yaþanýyor. Oysa hayat, annesinin Hz. Meryem'e hamileyken, "Rabbim, karnýmda olaný, 'her türlü baðýmlýlýktan özgürlüðe kavuþturulmuþ olarak' Sana adadým, benden kabul et" diyerek ettiði duadaki gibi, Allah'a adanmalý.

Aile, alacaðý eðitime dair kararlarý çocuða býrakmazken, dini eðitimi görmezden gelmemeli, neye inanacaðýný çocuktan kendi kararýyla almasýný beklememeli. Çocuklara küçük yaþta Allah tanýtýlmalý, Allah sevgisi anlatýlmalý. Çocuk, sevdiði her þeyi O'nun yarattýðýný bilmeli. Fýtrat olarak Allah'ý bilip tanýmaya meyillidir çocuk ve inançlý yetiþtirilirse güzel ahlaka ve güçlü bir kiþiliðe sahip olur.

Gençler

Günümüzde genç kýzlar, delikanlýlar mutlu deðiller. Evde, okulda, iþ hayatýnda sürekli sorunlar yaþýyorlar.

Çoðu genç sürekli sýkýntýlý, hiçbir ortama uyum saðlayamayan, karamsar ve her þeyden þikâyet eden bir ruh haline sahip oluyor. Hiçbir þeyi beðenmiyor ve baþta ailesi olmak üzere herkeste bir kusur buluyor. Ýçine kapalý ve düþüncelerini açýða vurmayan genç, daha çok odasýnda 'takýlýyor'.

Arkadaþ ortamlarýnda boþ boþ konuþuluyor. Genç alkolle, sigara dumanýyla sersemleþiyor. Unutkan, bitkin, býkkýn, asabi, alýngan oluyor, dikkat bozukluðu ve korkular yaþýyor.

Bilinçsiz genç medyanýn dayattýðý ünlüleri kendine örnek alýp, giyimlerini, yaþam felsefelerini, konuþma tarzlarýný taklit ediyor. Böylece ailesine ve çevresine ters düþüyor.

Annesiyle, babasýyla, kardeþiyle, arkadaþlarýyla tartýþýyor. Odasýna çekildiðinde, “ben neden böyle huzursuzum?” diye düþünmüyor. Huzursuzluðunun kaynaðý ise çok açýk; Allah'tan uzak yaþamak. Oysa fýtratýna uygun olarak inancýn gerçeklerine göre yaþasa hayatý -Allah'ýn dilemesiyle-cennete benzer.

Aileye düþen; gençleri okuyan, araþtýran, derin düþünen, akýl sahibi, vicdanlý ve dürüst insanlara özendirmek. Boþ konular yerine hem kendilerine ve çevrelerine, hem de topluma yarar saðlayacak konularla meþgul olmalarýna yardýmcý olmak. Böylece gençler doðrularý araþtýrabilir ve bulabilirler.

Evliliðin Amacý; Gerçek evlilik saf sevgi üzerine olur. Bu evlilikte eþler, Allah aþkýndan kaynaklanan tutkuyu birlikte yaþarlar. Tutku, Allah aþkýnýn insan ruhunda meydana getirdiði þiddetli hazdýr. Müminin seçtiði eþ onun cennet arkadaþý, sonsuz cennetteki eþidir.

Allah rýzasý için yapýlan evliliklerde, derin bir þefkat, merhamet ve gerçek aþk olur. Týpký Cennetteki eþler gibi; “gözlerini yalnýzca eþlerine çevirmiþ ve tutkuyla baðlý"...

Peygamberimiz(sav), mümin kadýnlarýn eþleriyle cennette yaþadýklarý mutluluðu þöyle tarif ettiklerini haber veriyor:

"Biz burada ebedi kalacaðýz. Biz sevimli ve mutluyuz. Asla üzülüp sýkýlmayýz. Baþka aleme göçmeden hep burada kalacaðýz. Biz bu halimizden memnunuz ve her þeye razýyýz. Hiç kimseye kýzmaz ve öfkelenmeyiz. Ne mutlu kendilerine eþ olduðumuz ve bize eþ olan kimselere." [Gençlik ve Ölüm, s. 422, 423]


Fuat Türker