"Gülün dikene katlanması onu güzel kokulu yaptı." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Tavuklar ne yaptı? İnat edip yemediler. Yediremedim arkadaş… ‘Taneleri çok iri olduğu için yutmaktan zorlanıyorlar’ diyerek bu kez kaynatarak/haşlatarak verdim. Haşlandıktan sonra nefis bir koku salan ve iri taneleri daha da irileşerek altın gibi açılan o güzelim mısır habbelerine tembel tembel yaklaşıp bir-iki gagaladıktan sonra yine iştahla yemediler. Oysa ondan önce verdiğim buğday kırıntılarını daha çok iştahla yiyorlardı… Oradan anladım atasözü olduğu için sonsuz itibar ettiğimiz bazı (ata)sözlerine itibar edilmenin doğru olmadığını… Tıpkı “Babaya dayanma, karıya güvenme” atasözünde de olduğu gibi… Ne yani; ‘karıya güvenme’yeyim de sana mı güveneyim zekâsı karışık adam. Kişi, hayatının en mahremine kadar kendisiyle paylaştığı karısına güvenmeyip de kimlere güvensin? Şayet bu söz gerçekten bir atasözü ise bu ataya ne kadar itibar edinilebilinir ki? Kur’an da öyle buyur mu yor mu? “Hayır, onlar sadece: «Biz babalarımızı bu din üzerinde bulduk, biz de onların izinde gidiyoruz.» dediler. (Zuhruf :22) "Atalarınızın, babalarınızın izi üzerindeyseniz, ya onlar yanlış izdeler ise!" Yanlış izde ve yanlış kafada olanlara nasıl itibar edilsin? Lakin bazı atasözleri vardır, söylendiği zaman “cuk” oturur ki, bu atasözlerini genellikle bizim cemaat adamları/ihtiyar köy heyeti kullanır… Şahsen ben onların meclislerinde çokça oturduğum için epey istifade ettim. Demem o ki itibar edilmesi gereken atasözlerimiz vardır. Kaldı ki atasözlerimiz; kültürümüze yön veren sihirli sözlerdir… Örneğin; “Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları yer. Kimse bu günkü üstünlüğüne gücüne güvenmemeli... Çünkü kimin, kimi yiyeceğine, suyun akışı karar verir...” Şimdi bu atasözüne itibar edilmez mi, elbette ki edilir… Bir de bir başka atasözü bilirim.. “Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini; yoksa öleceğini bilir. Afrika’da her sabah bir aslan uyanır, en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.” De mi yani… “Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.” Bütün bunları; tavuklarımı yemlerken düşündüm… Gerçi her düşündüğümü paylaşmak da iyi bir huy değil ama…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |