..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Zaman dostluðu güçlendirir, aþký zayýflatýr. -La Bruyere
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Din > Kazim Bayar




3 Eylül 2012
Hz. Davud ve 99 Diþi Koyun - 1 -  
Antik Çobanlarýn Prekapitalistlere Darbesi

Kazim Bayar


Hz. Davud (as) ve döneminin anlaþýlmasý için þu ön bilgiler vazgeçilmez bir zorunluluktur. Ýnsanlýðýn en eski Ön Asya uygarlýklarýndan olan; Mezopotamya, Mýsýr, Yunan ve Anadolu’da yaþayan topluluklarý ve kurduklarý krallýklarý inceleyen Ýlkçað tarihinin (MÖ. 11. ve 9. yy. arasýnýn) iyi bilinmesiyle birlikte, o dönemin siyasi ve ekonomik yapýsýnýn da analizi gerekmektedir...


:BAHA:


Hz. DAVUD ve 99 DÝÞÝ KOYUN -1-

Peygamberimiz Hz. Muhammed (as) elçi olarak geldiðinde Mekke, hem bir iktisat sisteminden hem de siyasal bir tecrübeden tamamen yoksundu. Þehrin, oligarþik bir çetenin elinde oyuncak haline gelmiþ ticari durumu ve buna baðlý çürümüþ bir sosyal hayatý vardý. Yüce Allah (cc), Kur’an’ýn birçok kýssasýnda olduðu gibi; Peygamber Hz. Davud ve oðlu Hz. Süleyman kýssalarý üzerinden insanlýðýn tarihteki siyasi ve iktisadi adalet tecrübesini peygamberimizin dilinden, bu siyaset (devlet) geleneðinden yoksun Mekke’ye aktarmaktaydý…
Kur’an’ý Kerim’de Hz. Davud (as) kýssasý önemli bir yer tutmaktadýr. Mekke ve Medine’de yaþayan Ehli Kitap, dinsel birikimlerini Peygamberimiz aleyhinde alaycý þekilde kullanarak Ýslam tebliðini hafife almaya uðraþýyordu. Bu inkârcýlar; tarihsel birikimleri olan Tevrat ve Ýncil üzerinden risaletin önünü kesmeye çalýþýlýrken, tahrif edilmiþ bilgileriyle de peygamberlerin þahsiyetleri hakkýnda uydurmuþ olduklarý iftiralarla risalet tarihine gölge düþürmekteydi. Bu sebeple Kur’an’ýn bütününde büyük yer tutan kýssalarýnýn iki önemli amacý vardý;
1- Geçmiþten taþýnan tarihi olaylarýn yalan ve yanlýþlarýný düzeltip, doðrulamak.
2- Ýnsanlýðý yeni baþtan inþa edecek olan; sosyal, ekonomik ve kültürel yapýyý biçimlendirecek siyaset felsefesinin temellerini oluþturmaktý.
Bunlarý saðlayacak kýssalardan biri de Hz. Davud’un hayatýný konu edinen dosdoðru bilgilerdir. Kur’an’da Hz Davud ve dönemiyle ilgili önemli bilgiler içeren kesitler vardýr. Bu kesitlerden birisi de “99 diþi koyun” olayýdýr. Bu olayýn anlatýlmasýyla Kur’an; hem Peygamberimize adil bir iktisadi (ticari) piyasa yapýlandýrmasýný hem de Mekke’deki tefeci-bezirganlarýn kurduklarý sömürü düzeninin anlaþýlmasýný saðlamaktaydý. Bütün bunlarla birlikte Yüce Kitabýmýz, bugün dahi Ýsrailiyat kaynaklarýndan Ýslam’ýn Kur’an dýþý (tefsir, siyer ve fýkýh) dini eserlerine; menkýbeler ve uydurma hadis yoluyla devþirilen çirkin iftiralarla dolu rivayetleri kesin bir dille reddetmiþti...
Hz. Davud (as) ve döneminin anlaþýlmasý için þu ön bilgiler vazgeçilmez bir zorunluluktur. Ýnsanlýðýn en eski Ön Asya uygarlýklarýndan olan; Mezopotamya, Mýsýr, Yunan ve Anadolu’da yaþayan topluluklarý ve kurduklarý krallýklarý inceleyen Ýlkçað tarihinin (MÖ. 11. ve 9. yy. arasýnýn) iyi bilinmesiyle birlikte, o dönemin siyasi ve ekonomik yapýsýnýn da analizi gerekmektedir. Bu konu ileride, “Hz. Davud, Daðlar ve Kuþlar” baþlýðý altýnda ayrý olarak incelenecektir…

Ýlkçað ve Ekonomisi

Neolitik/sosyo-ekonomik devrimle birlikte Mezopotamya vadisinin sulanabilir nehir vadilerinde ilk þehir devletleri kurulmaya baþlamýþtý. Tarým için açýlan su kanallarý ve düzenekleri sayesinde bu bereketli topraklardan kat kat ürün alýnýyordu. Bu tarýmsal üretime baðlý olarak nüfusta da hýzlý bir artýþ olmuþtu. Göçebe ve düzensiz topluluklarýn þehirlere yaptýklarý yaðmacý saldýrýlarý hep sürse de geçen binlerce yýlda ilkçað uygarlýklarýndan Sümer, Akad, Babil ve Asur devletleri bölgede birer birer tarih sahnesinde yerlerini aldýlar (MÖ. 4000-1000). Yine antik çaðda, insanlýk için çok önemli olan (yazýnýn bulunmasý, takvim, bakýrýn eritilmesi, tekerleðin atlý arabada kullanýmý, yelkenli gemi, çömlekçi çarký, saban vb.) icatlar sayesinde þehirler hýzla geliþti. Bu geliþmelere baðlý olarak sosyal sýnýflar, yönetim yasalarý ve özel mülkiyet konularý da gün yüzüne çýktý. Þehirler bölgesel devletlere dönüþüp, aralarýnda egemenlik savaþlarý baþladý. Bunun yaný sýra bölgeler arasý ticaret de hýz kazandý. Uzak bölgelerle yapýlan ticareti düzenleyen hukuk kurallarý, ticari yollarýnýn korunmasý, borç-alacak iliþkilerini düzenleyen anlaþmalar daha ilkçaðda insanlýðýn baþlýca iþleri arasýna girmiþti. Mezopotamya’nýn Anadolu, Kýbrýs, Suriye gibi bölgelerle yaptýðý bu ticari faaliyetlerde bakýr, gümüþ, altýn ve demir madeni uzun yýllar boyunca ticari mallarýn deðiþim aracý olarak kullanýldý.
Mýsýr ise antik çaðda deniz ve çöllerle çevrili, aþýlmasý güç bir coðrafya da yer aldýðýndan uzun süre dýþ istila ve ticari iliþkilere kapalý kaldý. Mülkiyetin yalnýzca firavunlarda olduðu bu ülkede, köle haline getirilmiþ halkýn; toprak mülkiyeti olmadýðý gibi ticaret yapmasý da yasaklanmýþtý. Yaþamlarý, firavun ve valilerine ait olan tarým -inþaat iþlerindeki çalýþmalarýna baðlýydý.
Orta Anadolu’da MÖ. 1700’lerden itibaren görülmeye baþlanan Hattiler (Hititler); MÖ. 1300’lere geldiklerinde Ön Asya’yý siyasi ve ticari olarak biçimlendiren büyük bir devlet haline gelmiþti. Hititler; Suriye, Filistin ve Mýsýr’a kadar olan bölgedeki küçük krallýklarý kendilerine vassal (baðýmlý) yapmýþlardý. Özellikle IV. Tudhaliya’nýn krallýðý (MÖ. 1260-1220) döneminde; Filistin bölgesindeki Ammurilere üstün olacak þekilde/tek taraflý anlaþmalar yapýlmýþ, Asurlularýn Akdeniz ticareti bloke edilmiþti. Bölgedeki Hitit politikasý; ticari, siyasi ve askeri etkisi MÖ. 9. yüz yýla (Hz. Süleyman dönemine) kadar sürmüþtü…
Yunan yarýmadasýnda yeterli ve ekilebilir topraklarýn olmamasý, ekonomiyi elinde tutan Atina’yý zeytin ve þaraplýk üzüm üretimine yönlendirmiþti. Ayrýca deniz ürünleri ve bu yolla da Akdeniz adalarýndaki ticari dolanýma dahil olmuþlardý. Ýlkçað Yunan topluluklarý için gerekli olan tahýl ise Anadolu’dan þarap, zeytin ve yaðýnýn takasý yoluyla temin ediliyordu. Atina’daki ticarette ise deðiþim aracý olarak daha çok demir parçasý ve çivi kullanýyordu. Bu durum, Batý Anadolu’da Lidyalýlarýn MÖ. 500’lerde altýn ve gümüþ karýþýmý ilk parayý darp edinceye kadar sürdü. Ön Asya uygarlýklarý binlerce yýl boyunca, ticarette para yerine; kereste, hayvan ürünleri, tahýl ve madenleri deðiþim aracý olarak kullandýlar…
MÖ. 1020’li yýllarda Filistin topraklarýnda kurulan Ýsrail ve Yehuda Krallýklarýnda yaþayan (Ýsrailoðullarý) halkýnýn çoðunun tarým ve hayvancýlýkla geçindiði konusu ise tartýþýlmazdý. Lakin MÖ. 980’li yýllardan sonra, yani Hz. Süleyman (as) döneminde gemi yapýmýnda (ve denizcilikte ileri düzeyde olan) Fenikelilerin Hz. Süleyman’la yaptýðý anlaþmasý sonucunda; Akdeniz kýyýlarý ve havzasýnda gerçekleþen deniz yolu ticaretindeki yoðunluk; Fenikelilerin öncülüðü ve kraliyetin denetiminde düzene konulmuþ bir görünüm kazanacaktý. Hatta bu dönemde bugünkü Tunus sahillerinde kurulup geliþmeye baþlayan ve ticari bir liman þehri olan Kartaca'yý sonraki dönemlerinde Akdeniz’i; Sicilya ve Ýspanya sahil kentlerini askeri ve ticari olarak denetimi altýnda tutan Semitik bir üsse dönüþtürecekti…

Diþi Koyun:

Ýlkçað ekonomisinin neredeyse tamamýnýn tarým ve hayvancýlýða baðlý olduðunu belirtmiþtik. Bu faaliyetlerden elde edilen ürünlerin takasý/el ve yer deðiþtirmesi olan ticari hayat ise o dönemin þehir ekonomilerinde çok önemli bir yer tutmaktaydý…
Ýlkçaðda ticaret; kraliyet askerlerinin savunduðu, nüfusun zengin ve seçkin çoðunluðunu barýndýran antik þehirlerin baþlýca ekonomik faaliyetiydi. Tarým ve hayvancýlýk ise bu ticari hayatý besleyen ürünlerin önemli bir bölümünü saðlýyordu. Ýsrail ülkesinde tarým ve hayvancýlýk/çobanlýk ise güvenli þehirler civarýnda yerleþmiþ halkýn çoðunun önemli bir uðraþýsý ve geçimlik alaný olmuþtu (Bkz. Enbiya S. 78). Halk arasýnda yapýlan alýþveriþlerin ana mübadele/takas aracý, büyük olasýlýkla koyun (küçükbaþ hayvan) ve mamulleri olmalýydý. Bu da halk içinde zenginliðin deðer ölçüsünü, yani servet/varsýllýk gücünü belirlemekteydi.
Koyun, bir taraftan besin ve giyim mamulleri kaynaðý olurken diðer taraftan da ticari bir deðiþim aracý (takasta deðer ölçüsü) olmuþ olmalýydý. Hayvancýlýkla uðraþan toplumlar; baþka bölgelerden getirilen diðer ihtiyaç maddelerinin (zirai, madeni, küçük sanayi, baharat vs. ürünlerin) karþýlýðý olarak “koyun veya mamullerini” bu ticari eylem mübadelesinde temel ölçü ve araç haline getirmiþlerdi.
Yine hayvancýlýk yapan toplumlarda diþi hayvanýn önemi büyüktü. Üretmenin, geçimliðin ve malý çoðaltmanýn (ticari sermayenin) bir gerekliliðiydi. Zorunlu deðilse kesimlik/kurbanlýk da yapýlmazdý. Bu sebeple “diþi hayvan” hayvancýlýkla uðraþan her toplumda bir “sermaye artýþý ve ürün döngüsü” (besin ve hayvansal mamuller kaynaðý) olarak korunmaktaydý.
Bu kýssada söz konusu “koyun” benzetmesi hem gerçekçi hem de simgesel anlamda; “ticari varlýk ve deðer ölçüsü” yani aracý/para durumundadýr. “Diþi” sýfatý ise sermayeyi ve bu sermayenin ticari dolaþým içindeki artma gücünü simgeler. Yine buradaki diþilik, yani doðurganlýk/anaç özelliði de ticari bir iþlevselliðe dönük olarak “kazanç/kâr” anlamýný da çaðrýþtýrýr.
Kýsaca, “diþi koyun” o günkü Ýsrailoðullarý ülkesinin ticari alandaki varlýðýnýn deðer ölçüsü ve takasta geçerli olan deðiþim aracý, yani bugünkü “sermaye ve piyasa” hükmündedir.
Konunun her yönüyle anlaþýlmasý için, ilgili kavramlarýn ekonomi literatüründeki anlamlarýna da kýsaca göz atmak faydalý olacaktýr.

Para, Sermaye, Piyasa ve Ticari Rekabet

Para; basit tanýmýyla bir toplumun kendi arasýnda yaptýðý alýþveriþte mal veya hizmetlerin karþýlýðý için kullanmayý kabul ettiði deðiþim aracý ve birikimlerin kýymet/deðer ölçüsüdür. Paranýn iþlevleri; a- Deðiþim aracý, b- Kýymet ölçüsü, c- Kýymet biriktirme (servet) aracý olarak üç ana baþlýkta toplanabilir.
Ýlkel toplumlarda kullanýlan paranýn niteliði, modern toplumlara gelinceye kadar epey deðiþmiþtir. Bu süreç sýralanýrsa bir deðiþim ölçüsü olarak para çeþitleri þöyledir:
- Mal para; maden, kereste, tahýl, tuz, tütün, deri, hayvan, hayvansal ürün vs.
- Madeni para; bakýr, altýn, gümüþ, bronz çubuklar veya külçesi vb.
- Sertifikalý kâðýt para; altýn ve gümüþün tam karþýlýðý olarak banka sertifikasýyla taþýnan deðerli kâðýt.
- Banknot; altýn veya gümüþ olarak karþýlýðý tam olmasa da dar kapsamlý kullanýlan resmi ve özel kuruluþlarýn piyasaya sürdüðü banka teminatlý senet benzeri kaðýttýr.
- Kâðýt para; Modern ekonomilerde, günlük kullandýðýmýz paralardýr.
- Bozuk para; bozukluk veya ufaklýk para da yine günlük kullanýlan madeni paralardýr.
- Banka parasý; kaydi paradýr. Bankalarda mevduat hesaplarýnda görünen deðerlerdir. Hemen nakde dönüþen/likidite paradýr, hesaptan hesaba da dolaþabilir.
Sermaye; kazanç/kar, gelir elde etmek amacýyla iþletilebilecek her türlü mal ve paradýr. Baþka deyiþle üretimde kullanýlan her türlü araç ve gereçlerin tamamýdýr.
Piyasa; mal veya hizmetlerin (ihtiyaçlarýn) satýcýlarýnýn arzý ile bunlarý satýn alma ihtiyacý içinde olanlarýn isteklerinin karþýlanmasý ve fiyatlarýn oluþumudur. Ýktisatçýlardan bazýlarý piyasayý da “doðal kaynaklardan” saymýþlardýr.
Serbest piyasa; alýþveriþin tam rekabet þartlarý içinde serbestçe yapýldýðý ticari ortamdýr. Marksist ideolojiye göre piyasa, evrimsel olarak feodaliteden kapitalizme geçiþ sürecinde ortaya çýkmýþken; bir kýsým ekonomistler piyasanýn spontane oluþtuðunu ve serbest piyasa unsurlarýna bazý antik toplumlarda da rastlanabildiðini ileri sürmüþlerdir.
Serbest ticaret; devletin müdahalesi olmaksýzýn yapýlan ticarettir…
Sad suresinde tüccarlar arsýnda geçen tartýþmanýn içeriði; büyük olasýlýkla antik çaðda ortaya çýkan ve Marks’ýn “tefeci-bezirgan sermaye” adýyla tanýmladýðý, bugünkü tekelci sermaye (finans kapitalin) benzerinin varlýðý söz konusudur. Bu büyük tüccarlarýn amacý; küçük çiftçi ve çobanlarýn az sermayesini kendi büyük sermayesine katarak ticari piyasada tekel (monopol) oluþturup, arz-talep ve fiyat faktörünü kontrolleri altýna almaktýr.
Tekelci/monopolcü rekabet piyasasýnýn günümüzdeki görünümü; fiyatlarý tek baþýna etkileyemeyecek kadar çok sayýda alýcý, bunlarýn karþýsýnda da tek bir satýcýnýn olmasýdýr. Böylece ortaya çýkacak olan monopolcü rekabet, tam rekabet koþullarýnýn olmadýðý bir durumu doðurur ve piyasadaki fiyat-talep dengesini yine tekelci sermaye/satýcýnýn kendisi belirler…

Ticarette Yüzde Hesabý (%) ve 99 Sayýsý

Matematikte çokça kullanýlan hesaplardan biri de yüzde ve binde hesaplarýdýr.
Yüzde ve binde kavramlarý, iþ ve ticaret hayatýnda bazý sayýsal deðerlerin karþýlaþtýrýlmasýnda kullanýlýr. Bu deðerler karþýlaþtýrýlýrken yüz sayýsý ya da bin sayýsý temel olarak alýnýr ve gerekli iþlemler yapýlýr. Yüzde “ % ” þeklinde, binde ise “ %o ” þeklinde gösterilir.
Eðer 100 sayýsý bir bütünün tamamý olarak ele alýnýrsa; o bütün için “yüzde yüz” (% 100) ifadesi geçerli olur. Ya da bir bütün, yüz eþit parçaya ayrýlýr; içinden yalnýzca bir parçasý ele alýnýrsa bu parça için “yüzde bir” (% 1) ifadesi geçerlidir.
Ticari hayatta bazý sayýsal deðerlerde çoðunlukla bütün için 100 sayýsý esas alýnarak karþýlaþtýrma yapýlýr. Örneðin; % 50 kâr, % 25 indirim gibi. Bu karþýlaþtýrma sonucunda istenen deðerler hesaplanýr.
Ýncelediðimiz ayette geçen “diþi koyun” kavramýyla kastedilen; bütün ülkenin ticari piyasasýnda iþlem gören ticari sermayenin tamamý; % 100 oraný/rakamýyla ifade edilir. “Diþi koyundaki” 99 sayýsý ise “sermaye ve ticari piyasanýn” (yüz de doksan dokuzu) % 99’u anlamýna gelir. Geride kalan sermaye ve ticari piyasa hacmi ise (yüzde bir) % 1 oranda kalýr.
Ayette geçen bu yüzdelik oranlamadan þu sonuca varýlmalýdýr: Ýsrail ülkesinin bazý tüccarlarý piyasadaki ticaret hacminin ve sermayenin % 99’una sahiptirler. Geride kalan %1’lik dilimi de kendi sermaye ve piyasalarýna içine kattýklarýnda; bugün “tekelci sermaye/finans kapital” dediðimiz ve o günkü (monopolcü) haksýz rekabeti üreten “tefeci-bezirgânlar” ortaya çýkmýþ olur...

Antik Çaðýn Yahudi Kapitalizmi

Kur’an’da Hz. Davud’un krallýðý ve diþi koyunlarla ilgili konu; Sad suresinin 17. ayetinde baþlar. 19. ayete kadar Hz. Davud (as)’a baðlý olan/itaatkar; siyasi birlik ve anlaþma içinde olduðu topluluklardan ve onun takvasýndan söz edilir. 20. ayette ise Hz Davud’un iktidar gücü, doðruluðu ve adaletli kiþiliði betimlenir. Kendisine yetkin bir siyasi bilgelik ve halk arasýnda yaþanan sorunlarý, iyice dinleyip hakkýyla çözüme kavuþturan (fasle el hýtâbi/faslý hitap) bir erdemlilik verildiði bilgisi de yine bu ayette tekrarlanýr. Ancak bu 20. ayette, onun krallýðýnýn durumu hakkýnda önümüze iki ihtimal çýkmaktadýr.
Birincisi, (Ýsrail Krallýðýnýn) Kral Talut’un sayýca kalabalýk ve güçlü olan Daðlýlarla (Filistinlilerle) yaptýðý savaþta; (muhtemel) Filistin Kralý olan Calut’un (Bakara S. 251) ölümünde ve savaþýn kazanýlmasýnda büyük pay sahibi Hz. Davud’tur. Bu durum ve kendisinde bulunan diðer özelliklerden dolayý en uygun kiþi olarak krallýða getirilmiþ olmasýdýr. Yani bu ayet, Hz. Davud’un kral olduðu sýradaki durumunu anlatýr.
Ýkinci ihtimal ise Hz. Davud, krallýða uygun en iyi aday olduðu halde henüz kral deðildir. Devam eden ayetlerde anlatýlan “diþi koyun davasýndan” sonra kral olmuþ/yapýlmýþtýr. Nitekim yine Sad suresi 25 ve 26. ayetler bu duruma güçlü anlamsal destek vermektedir.
Bu ihtimallerin iyi anlaþýlmasý için; konuyu biraz daha açmak, dönemin siyasi ve ekonomik yapýsýna kýsaca bir göz atmak gerekir.
Güçlü bir kral olan Talut’un ölümünden sonra yerine geçen oðlunun yönetsel becerisi yetersizdir. Bu kralýn siyasi birlik saðlayamadýðý ve iktisadi düzeni de ihmal ettiði durumu, 21 ve 22 ayetlerden de açýkça anlaþýlmaktadýr. Büyük sermaye gücünü elinde tutan dönemin (Yahudi) tüccarlarý; küçük sermayeyi (küçük giriþimci ve esnafý) yok etmeye baþlamýþtýr. Dönemin kapitalist serbestliði içindeki piyasa; ezilen toplumu, derin bir sosyo-ekonomik adaletsizliðe götürmektedir. Krallýðýn Talut döneminde baþlayan siyasi ve ekonomik yükseliþi, bu beceriksiz kral yüzünden çökmeye baþlamýþtýr. Ticari hayata; zamanýnda ve dönemine uygun olan adil yasalar, müdahaleler yapýlmamýþtýr. Bu ortamda geliþen tekelci serbest piyasa tüccarlarý/tefeci-bezirgân sermayesi daha da azmanlaþýp, küçük çiftçi ve çobanlarý yutmaya baþlamýþtýr...
Bu koþullarda, yoksul yýðýnlarýn sözcüsü durumuna düþen küçük tüccarlar/çobanlar; Ýsrailoðullarýnýn bu beceriksiz kralýna isyan etmiþ ve ona destek veren “pre-kapitalist Yahudilerle” de hak ve adalet adýna büyük bir çatýþma içine girmiþtir. Devrik kralýn yerine düþünülen kiþi ise krallýða daha yetkin/uygun görülen Hz. Davud’dur. Bu tespit ve kanaat halk tarafýndan çok önceden kararlaþtýrýlmýþ olmalýdýr. Buna baðlý olarak, ona krallýk teklifinde bulunmak isteyen halk (yoksul olan ve ezilen her kesimden insanlar) bir ihtilal/isyan sonunda, kitlesel bir eylemle Hz. Davud’a koþmalarýnýn sahnesi Kur’an’da Sad suresi 21. ayete konu edilmiþtir.
Ýsrail Krallýðýnýn baþkentinde ticari piyasayý ele geçirmiþ olan büyük sürü/sermaye sahiplerinin hasýmlarý; muhtemelen, hayvan üreticisi halk ve onlarýn þehirdeki zayýf uzantýlarý olan çok sayýdaki küçük satýcý çobanlardý. Bu halk, ülkenin tamamýnda yaþanan diðer siyasi kargaþalarýn da getirdiði bir isyan dalgasý/devrim rüzgarýyla tahttaki sermaye iþbirlikçisi kralý cesur bir hamleyle devirmiþ olmalýlar…
Beceriksiz kralý tahttan indiren ve yaðmacý “Yahudi pre-kapitalistlerin” tekelci sermaye oluþumlarýna son vermek isteyen halkýn; bu ihtilalin son aþamasý olarak Hz. Davud’un yanýna gelmeleridir. Ýhtilalin ruhu, ayette “duvardan atlama veya týrmanma” olarak betimlenir. Buradan, sonraki yaþanan diyaloglarýn sahnelendiði ayetlerin çevirisine geçelim:

Ayet mealleri

Sad Suresi, kontekst/baðlam iliþkili Türkçe çevirisi;

21: Birbirine karþýt iki grubun; isyancý bir kargaþayla, onun özel makamýna (mihrabýna duvardan atlayýp) girenlerin haberinin önemini bilir misin?

22: (Onlarýn bu izinsiz ve beklenmedik baskýnýyla) Davud hayli irkildi. Korkma! Biz; birbirine karþýt, (birbiriyle rekabet eden) iki ayrý grubuz. Bazýlarýmýz (güçlü olanlarýmýz), içimizden bazýlarýnýn (zayýf olanlarýn ticari) haklarýna tecavüz edip (ezip-sömürüp) dururken; sizden, aramýzda kabul edilebilir, (zulüm ve haksýzlýðý giderecek) bizi kurtarýcý adil hükümler (verecek krallýk müdahalesini) istemeye geldik dediler.

23: Gerçek þu ki bizler kardeþiz (ayný milletin ve ayný ülkenin tüccarlarýyýz). Onun doksan dokuz diþi koyunu (onlar, büyük sermayeleriyle ticari piyasanýn %99’unu elinde tutuyor) var. Benim ise sadece bir diþi koyunum var (ticari piyasam; sermaye gücüm, onunkinin % 1’i kadar). Böyleyken onu da (yüzde biri de kendi sermayesine) koyunlarýna katmamý (ticaretten çekilmemi isteyip); sermayene kefilim (onu koruyacaðým) bana býrak diyor. (Bu tekelci ve baþýboþ ticari piyasada) onun sözü güçlü (geçerli) olduðundan (yaptýðý haksýz rekabetle ticari hayatýmýzý yok etmeyi, sermayemizi kendi sermayeleri içinde eritmeyi amaçladý ve) beni sindirmeyi baþardý.

Bu çevirilerden þu anlaþýlmaktadýr; ihtilal (devrim) yapan halk, Hz. Davud’u kral yapmak istemiþ ve ülkeyi adaletle yönetmeye çaðýrmýþtýr…

Yazýnýn ikinci bölümünde; aþaðýda verilen baþlýklar altýnda diðer ayetlerin çevirisi yapýlacaktýr.

Hz. Davud ve Koyun Devrimi
Bir Peygamberin Antik-kapitalizme Müdahalesi…


Kazým Bayar/30.08.2012

Kaynakça:
1- Kur’an’ý Kerim
2- Ýktisat Tarihi (Prof. Dr. Tevfik GÜRAN, Ýstanbul; 1999)
3- Siyasal Düþünceler Tarihi (Alâeddin ÞENEL, Bilim ve Sanat Yay. Ankara; 2008)
4- Ekonomi Sözlüðü (Erhan ARDA, Alfa Bas. Yay. Ýstanbul; 2002)
5- Hitit Kralý IV. TUDHALÝYA (Ýlknur TAÞ, Arkeoloji ve Sanat Yay. Ýstanbul; 2008)
6- http://tr.wikipedia.org



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn din kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hz. Davud ve 99 Diþi Koyun - 2 -

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Türkiyeli Ermeniler, Bayraðýmýz ve Ýstiklal Marþý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yusuf; Kuyu ve Zindan [Þiir]
Savaþ ve Çocuk [Þiir]
Ötzi'yi Kim Öldürdü? [Öykü]
Kur’an Ayetiyle Kadýnlarý "Döven" Din Âlimleri - 1 [Eleþtiri]
Allah; Tek Eþlilik Ýstiyor! [Eleþtiri]
Hac ve Kurban [Ýnceleme]
Ötzi'yi Habil Öldürdü [Ýnceleme]
Bu Yazýyý Okuyan Müslüman Oluyor [Bilimsel]


Kazim Bayar kimdir?

Kazým Bayar Biyografi 1964 yýlýnda Malatya’nýn Arapkir ilçesinde doðdu. Ýlk-Ortaokul ve Liseyi Arapkir’de bitirdi. Ýnönü Ünv. MYO Muhasebe ve Anadolu Ünv. Eðitim Fak. Fr. Öðretmenliði Bölümlerini okudu… Ýnsan Yayýnlarý, Haftaya Bakýþ Dergisi, Sýnav Dergisi ve Biliþim Yayýnlarýnda çalýþtý. Aktif Sýnavlara Hazýrlýk, Artýnet Yayýncýlýk ve Kalsiyum Yayýnlarýný kurdu… Ýslam ve tarih konularýnda araþtýrma ve yazarlýk yapmaktadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
M. Akif Ersoy


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kazim Bayar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.