Eğer bir kelebeği sevebiliyorsak, tırtıllara da değer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Bağırmadan konuşmanın mümkün olduğu ama, “bağırmadan inandırıcı olmanın” zor olduğu zamanların esamesi var üstümde gülüm… bilirsin ki sözümün yedeği yoktur… birilerinin alnımıza “aşık olmak ruhu yüceltir” ibaresini yazarak ifşa etmesi gerekecek… gülüm sanırsam o hacalet hırkası benim… sözün füsunuyla boy ölçüşecek kadar sana dik duruşlarım var… ama her bir iklim beni baharan yağmurlarında sağnak sağnak toprakla haşrediyor… uzatma kollarını bana… sana “oh dear!” diye seslenecek kadar züppeyim yani… utanmalarım ve istekli arzularım birbirine karıştı… lacivert ve dilsiz gecelerden sade ve duru bir lisanla durdum ve dinlendim… haylaz gönlümün yamaçlarından sesleniyorum şu dakika itibariyle… gülün kış ayazını yemiş gibi soğuk oluşu yüzümü ona karşı yenilemek isteyişimdendi… farkındalık yaratma kaygısının beni maskesiz yaşamaklara zerk etmesini istemiştim… yanılmışım ki soğuk kış gecelerinden geri kafalı gramerlere akmışım… anlamsız kalmışım… sıkılmış mermiden arta kalan boş bir kovan gibi hükümsüzmüşüm… oysa gülüm bilmeni isterim ki ben asla kaypak ilgilerin ve zarif ihanetlerin adamı olmadım… her bir uzvum senden cesaret alıp pahalı zevklerin ve ucuz paralara bozdurulmuş insanların karşısında durdu… benim bu dik duruşum ve hiçbir depremin yıkamayacağı karakterimin vücudu sen oldun… ben sende doğdum ve sende büyüdüm… sen yağmurumu sevdin şemsiyemi değil… bunu fark eden bir yürek var karşında… gülüm fırtınaların koparken içimde.. dilimin sütliman olması içimdeki tebessümlerin solmamasını isteyişimdendir… bu masum istek sana benzeyenleri hep sen sanmamdan kaynaklıdır… bahar esintileri… dal sallanışı… güneş çarpması… yol ve toprak hep sen olmandandır… kömür karasından yazılan bütün güzel yazılardan kalan ve gönül yarasında ışıl ışıl parlayan gül kokulu yarim… hangi istek sensiz anlam bulur ki… gülüm sen saadet çağımın gökteki parlayan yıldızı… hazzın ve huzurun içimi ısıtan hurşiti oldun… sahipsiz bir saltanat… muktedir olmayan bir iktidar sahibi değilim… sen beni tahtıma bağlayan güç… sen seher vakti kapımı çalıp saçlarımı yalazlayan kanun hükmünde kararnamesin… sen aysın aradığım vakit… sen gülsün güldüğüm vakit… her dizemin sahibi… aşkların yeganesisin… sen büyülü bir düş… her düşüşümün büyüsüsün… seni seviyorum demek sende sönük kalır diye söyleyemedim… seni seviyorum demek sende soğuk kalır diye korkup söyleyemedim… sıcak ta olsan… soğuk ta kalsan… söyleyeceğim işte gülüm seni sevdim … seni seviyorum… ve seni hep seveceğim diye… Mehmet Gelebek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet KELEBEK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |