Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton |
|
||||||||||
|
Padişah her Cuma günü namaza gider, camiden çıkarken korumaları “Destuuur! Çekilin çekilin padişah efendimiz geliyor” diye seslendiklerinde padişahın gittiği caminin önündeki bir dilenci padişaha “Padişahım çok yaşa, eden bulur eden bulur sen doğru ol eğri belasını bulur” diye seslenirmiş. Padişah da kör dilenciye yaklaşıp her Cuma günü bir kese altın verirmiş. Kör dilenci kimsesiz biriymiş ve bu aldığı bir kese altını yanlarında kaldığı üst baş ve yeme içmesiyle ilgilenen adama verirmiş. Her Cuma namazı sonrası kör dilenci bir kese altını alır ve “Padişahım çok yaşa” dedikten sonra aldığı altını kendisine bakan aileye bağışlarmış. Gel zaman git zaman dilenciye bakan kişi kıskanıyor fesatlık yapıyor ve kendince diyor ki nasıl yapsam da bu dilenciden kurtulsam! Aklına bir fikir geliyor, Cuma namazı öncesi dilenciye ev sahibi önce bol sarımsaklı paça yediriyor, sonrada namaz öncesi vezire gidip ,“Bu dilenci çok nankör, kötü bir insan ben çok iyi bilirim bunu ve padişah hakkında da olur olmadık kötü konuşuyor. Ağzı da konuşurken çok kötü kokuyor fakat padişah için de diyor ki padişahın ağzı çok kötü kokuyor bana bir kese altın verirken ağzımı burnumu kapatıyorum diye padişah hakkında ileri geri konuşuyor” diye vezire iftira ile şikayet eder kör dilenciyi. Vezirde bu duyduklarını padişaha anlatır. Padişahta dilenci için “Vay nankör” deyip vezirine “Bir ferman yazın” der. “Deyin ki fırıncı başına elindeki fermanı getiren kişiyi sorgusuz sualsiz derhal fırına atıp yaksın ve dilenciye fermanı açmadan direk fırıncı başına götürsün” diye tembihler. Cuma namazı yine kör dilenci padişahın geldiğini padişahın korumaları “Destur! çekilin çekilin padişah geliyor” diye seslenince, dilenci yine “Padişahım çok yaşa, eden bulur eden bulur sen doğru ol eğri belasını bulur” diye her zaman ki gibi padişaha seslenir. Padişah ve vezir halkın arasından dilenciye yaklaşırlar ki dilenci çok kötü kokmaktadır ve padişahla vezir bir kese altını uzatırken dilenci ağzını burnunu kapatır! “Demek ki kör dilenci hakkında bize söylenenler doğruymuş” deyip bir kese altınla birlikte fermanı da kör dilenciye verip, bu fermanı hiç açmadan fırıncı başına götürmesini tembih ederler. Kör dilenci aldığı bir kese altını ve fermanı alır sevinir, yardım sever köylülerin yardımıyla kaldığı yere gelir. Yanlarında kaldığı ev sahibi dilenciye büyük bir heyecanla sorar “Bugün nasıldı? Neler oldu anlat bakalım” diye. Kör dilencide derki “Padişah efendimiz benimle çok ilgilendi, bir kese altın yetmezmiş gibi birde elime bir ferman verdiler, bu fermanı hiç açmamalıymışım, fırıncı başına gitmemi tembih ettiler beni ödüllendirdiler yapmış olduğum hayır dualarımdan ötürü” der. Kendisine iftira eden kişi aç gözlülükle sözde kör dilencinin hiç zahmet etmemesini, kendisinin verilen ödülü alabileceğini kör dilenciye söyler temiz kalpli dilencide kabul eder. Hemen fermanı alan, kör dilencinin ev sahibi ödüllere biran evvel kavuşmak maksadıyla hiç vakit kaybetmeden fırıncı başına koşarak gider. Fırıncı basına derki “Padişah efendimiz sana bu fermanı gönderdi, hediyelerimi hemen ver”. Fırıncı başı mühürlü fermanı acar ve okur ki gelen adamı hemen ateşe fırına at yak buyruğu vardır. Fırıncı başı da derhal fermanı getiren bu adamı yakaladığı gibi fırına atıp yakıp padişahın buyruğunu yerine getirir. Cuma namazı sonrası padişah namazdan çıkarken “Destuuur! Çekilin çekilin ey ahali padişah efendimiz geliyor” sesinin ardından “Eden bulur, eden bulur. Sen doğru ol eğri belasını bulur” diye biri seslenmektedir. Padişahta merakla sesin olduğu yöne gider bir bakar ki her zaman bir kese altın verdiği kör dilenci ordadır. Şaşırır vezirine işin aslının araştırılmasını söyler, yine de kör dilenciye bir kese altını hiç istemeden verir. İşin aslını araştırdıklarında kör dilenciye bakan ev sahibinin; kör dilenciye iftira ettiğini, aç gözlü olduğunu ve kendi oyununa kendinin düştüğünü öğrenirler. Padişahta gerçekleri öğrenince fırıncı başının yaktığı kişi için “Eden bulur, eden bulur. Sen doğru ol eğri belasını bulur” der. Şefika ÜNAL (29 Kasım 2012) Görüşlerinizi sefika.sunal@gmail.com'a bekliyorum...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şefika Ünal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |