..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kurguyla gerçek arasýndaki ayrým, kurgunun mantýklý olmak zorunda olmasý. -Tom Clancy
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Türkiye > Akakiy Akakiyeviç




6 Ocak 2013
Türkiye’nin Demokratik Anayasa Arayýþýnýn Önündeki Engeller Üzerine  
Akakiy Akakiyeviç
Bu baðlamda AKP iktidarý, 12 Eylül rejimiyle hesaplaþmak bir yana, bizatihi bu rejimin siyasi sonucu ve varacaðý son nokta olduðu için vazgeçilmesi kendileri için son derece zor bir siyasi zeminin üzerinde duruyorlar.12 Eylül rejiminin sivil yüzü ve uzantýsý olan Özalizm’in siyasal, kültürel ve ekonomik mirasýnýn konjonktürün ve sosyolojinin de elveriþli olmasýyla en Ortodoks bir biçimde yaþanmasýna þahit olmaktayýz. Hal böyle iken AKP’’nin kendi ontolojisini yok etmesi elbette beklenemez.


:BJHG:
Türkiye’nin Demokratik Anayasa Arayýþýnýn Önündeki Engeller Üzerine
Yeni ve demokratik bir anayasa yapma yolunda 19 Ekim 2011 tarihinde çalýþmaya baþlayan TBMM Anayasa Uzlaþma Komisyonu’nun nasýl çalýþtýðý ve çalýþmalarýn hangi aþamada olduðu, kamuoyu tarafýndan pek merak edilmeyen merak edilse bile üzerinde durulmayan bir husustur. Kamuoyunun ilgisizliðinin pesimist bir tutumdan kaynaklandýðý da gerçektir. Zira 1990’lý yýllardan beri sürekli olarak dile getirilen yeni anayasa ihtiyacý ve bir türlü somut nitelik kazanamayan anayasa çalýþmalarý artýk ciddiye alýnmadýðý gibi gerçekleþmesi neredeyse imkânsýz bir hayal gibi düþünülmektedir. Meseleye bu þekilde yaklaþýlmasýnýn sebebi, insanlarýn büyük bir bölümünün yaþlarý ve eðitimleri itibariyle demokratik teamülleri ve kurumlarý tanýma fýrsatý bulamamalarý olduðu gibi, aldýklarý eðitimin mutlak bir antidemokratik nitelik taþýmasýdýr. Hal böyle olunca demokratik bir anayasa ideali toplumun çok küçük bir kesimi tarafýndan ilgi gösterilen ve tartýþýlan marjinal bir mesele haline gelmiþtir.

Ýktidarda kalma süresi itibariyle on yýlý deviren ve Demokrat Parti’nin rekorunu kýran Adalet ve Kalkýnma Partisi, iktidarý boyunca kaçamak da olsa demokratik bir anayasa idealini zaman zaman dillendirmekten geri durmamýþtýr. Fakat buna raðmen somut adýmlar atmakta her zaman çekimser kalmayý yeðlemiþtir. Bu durumun sebebi olarak, seçmen tabanýnýn böyle bir talep ve beklenti içinde olmamasý yanýnda, 1982 anayasasýnýn antidemokratik niteliðinin AKP tarafýndan kullanýlmasý deyim yerindeyse siyaseten iþlerliði olduðunu iddia edebiliriz. 12 Eylül zihniyetinin somut tezahürü olan, çok sesliliði kýsýtlayýcý etnik köken merkezli ulus anlayýþý; milli birlik ve beraberlik amacýyla demokratik taleplerin bastýrýlmasýnýn meþru gösterilmesi; insan hak ve özgürlüklerinin kýsýtlanmasýný temel alan egemenlik anlayýþýnýn antidemokratik niteliði gibi daha sayýlamayacak kadar çok unsur AKP’nin hükümet etme iþini kolaylaþtýrmýþtýr. 12 Eylül askeri rejiminin getirdiði antidemokratik Siyasi Partiler Kanunu, YÖK, Milli Güvenlik Kurulu ve demokratik temsilin en önemli engeli olan yüzde onluk seçim barajý da AKP’nin istediði biçimde güçlü ve fakat demokratik denetimden muaf bir sistemin temel unsurlarýdýr.

AKP kadrolarýnýn demokratik anayasa yapma konusunda çekimserliðinin bir diðer nedeni de, 12 Eylül zihniyetinin 1980’den sonra uygulamaya koyduðu Türk-Ýslam sentezi ideolojisini benimsemeleridir. Özellikle toplumun sol düþünceye karþý savunulmasý ve onun yerine ikame edilecek olan dini duygularý geliþkin gençlik yetiþtirme kaygýsýný taþýyan Askeri rejimin, zorunlu din dersleri ve etnik kökene vurgu yapan anayasal kimlik tanýmý siyasal iktidarýn ideolojisiyle fevkalade paralellik göstermektedir. Aslýnda bütün sað partiler için oldukça uygun olan bu siyasi atmosfer, 12 Eylül rejiminden en az etkilenen Ýslamcýlar için daha da elveriþli olmuþtur. Bu baðlamda AKP iktidarý, 12 Eylül rejimiyle hesaplaþmak bir yana, bizatihi bu rejimin siyasi sonucu ve varacaðý son nokta olduðu için vazgeçilmesi kendileri için son derece zor bir siyasi zeminin üzerinde duruyorlar.12 Eylül rejiminin sivil yüzü ve uzantýsý olan Özalizm’in siyasal, kültürel ve ekonomik mirasýnýn konjonktürün ve sosyolojinin de elveriþli olmasýyla en Ortodoks bir biçimde yaþanmasýna þahit olmaktayýz. Hal böyle iken AKP’’nin kendi ontolojisini yok etmesi elbette beklenemez.

AKP kadrolarýnýn demokratik bir anayasa konusunda ayak sürümelerinin diðer bir nedenini de, anayasadan beklentilerinin veyahut anayasaya bakýþlarýnýn salt “milli irade” kavramý çerçevesinde oldukça yüzeysel, yurttaþý ve baský gruplarýný dýþlayýcý yanýdýr. Demokrat Parti/Adalet Partisi/Anavatan Partisi (DP/AP/ANAP) çizgisinden gelen AKP’nin genel anlamýyla siyasete bakýþý þöyledir:

Demokrat Parti/Adalet Partisi (DP/AP) çizgisi siyasal faaliyet alanýnýn sýnýrlý tutulmasýndan yana olmuþ, kendi denetimi dýþýndaki örgütlü toplum kesimlerinin, baský gruplarýnýn ve kamuoyunun siyasal iktidarý etkileyici faaliyetlerini iyi karþýlamamýþtýr. Toplumun sürekli olarak ve bizzat siyaset üretmesi, siyasete katýlmasý ve iktidarý etkilemesi istenmemiþtir. Bu anlayýþ açýsýndan “halk” ya da “millet” ,seçmenler topluluðudur; halkýn esas rolü ve iþlevi kendisini yönetecek olaný seçmektir. Dolayýsýyla demokrasinin özü de ,”genel ve devri seçimlerdir. Belli aralýklarla bu seçim iþi yapýldýktan ve “milli irade” bu þekilde belirdikten sonra gerisi artýk meclislerin ve oradan çýkacak olan hükümetlerin iþidir; politika da politikacýlar alanýdýr. Halkýn, daha doðrusu seçmen kitlesinin belli dönemlerde oy kullanmanýn ötesinde göstereceði siyasal faaliyet iktidarýn icraatýný engeller, onun ülkeyi yönetmesini güçleþtirir. Þu halde sistemin iyi iþleyebilmesi, yönetilenlerin siyasal rol ve etkisinin en düþük düzeyde tutulmasýna baðlýdýr. Bu yönüyle bu çizgi,”katýlýmcý olmayan bir demokrasi” ya da bu anlamda bir “halksýz demokrasi” anlayýþýdýr.(Bülent TANÖR,Osmanlý –Türk Anayasal Geliþmeleri (1789-1980),Afa Yay.,Ýstanbul 1996,s.321.)

Yukarýda belirtildiði gibi, mevcut siyasal iktidarýn, DP/AP/ANAP çizgisinden tevarüs ettiði “milli irade” yi esas alan demokrasi anlayýþý, siyasal alaný daraltan, halký sadece seçmen olmasý itibariyle sistemin bir enstrümaný olarak gören ve genel olarak siyasal katýlýmý da lüzumsuz ve iþlevsiz olarak gören bir anlayýþtýr. Siyasal iktidar demokratik zemini daraltarak ideolojik ve siyasal çoðulculuðu da zararlý saymýþtýr. Dolayýsýyla çoðulculuðu, çoksesliliði zararlý addeden, farklý düþüncelere tahammül göstermeyen bir ideolojinin demokratik bir anayasaya yapma konusunda öncü olmasý beklenmemelidir.

Bu çizgi, anayasal kurumlar ve kuvvetler ayrýlýðýyla saðlanabilecek “dengeli demokrasi “ ve “bölünmüþ egemenlik” anlayýþýna da karþýdýr. Egemenlik, kaynaðý bakýmýndan (Millet) nasýl tek ve bölünmezse, kullanýlýþý bakýmýndan da tek ve bölünmez olmalýdýr. Bu açýdan DP/AP/DYP/(ANAP) çizgisinin ideal anayasa tipi 1924 Anayasasýdýr.(Bülent TANÖR,a.g.e.,s,321,322.)

Denetim mekanizmalarý, demokratik bir siyasal sistemin vazgeçilemez unsurlarýndandýr. Bir rejimin, çoðunluðun diktatörlüðüne dönüþmemesi için denetimi esastýr. Siyasal iktidar, tevarüs ettiði gelenek icabý denetime karþý olduðu gibi, anayasal kurumlara ve kuvvetler ayrýlýðýna da karþýdýr. Yargýnýn, iktidarýn tasarruflarýna sürekli olarak engel çýkaran bir unsur olarak görülmesi ve gösterilmesi manidardýr. Cumhuriyetin kuruluþ sürecinde, zorunluluk icabý, kuvvetlerin birliði þeklinde uygulanan Meclis Hükümeti iktidarýn idealize ettiði bir sistemdir. Dolayýsýyla mevcut iktidar kuvvetler ayrýlýðýný ayak baðý olarak görmektedir. Bu itibarla demokratik bir siyasi zemin için egemenliðin bölünmesine ve dengeli demokrasiye karþý olan bir siyasi iktidardan demokratik bir anayasa beklemek safdillik olur.

Türkiye’nin ve özellikle iktidarda olmasý hasebiyle AKP’nin, demokratik bir anayasa yapma konusunda önemli engellerinden birisi de, Osmanlý-Türk devlet geleneðinin devlet-birey iliþkisine bakýþýnýn sorunlu olmasý daha doðrusu anti-demokratik bir nitelik taþýmasýdýr. Özellikle Osmanlý’nýn çöküþ döneminde aydýnlarýn ve devletin yetiþtirdiði asker-sivil bürokrasinin temel amacý “devleti kurtarmak”tý. Zaten Batýdaki anlamýyla birey oluþturamamýþ ve kulluktan öte hiçbir bilinci ve hakký olmayan sadece tebaa olan Osmanlý insaný Cumhuriyet’e de aynen tevarüs etmiþtir. Devletin ön plana çýkarýlarak kutsanmasý ve her þeyin üzerinde bir deðer atfedilmesi, her koþulda devletin yurttaþtan korunmasý sonucunu doðurmuþtur. Güçlü devlet- zayýf birey iliþkisinden ise hak ve özgürlüklerinin bilincinde olan ve bu uðurda mücadele eden bir yurttaþ tipolojisi deðil güçsüz ve demokrasi bilinci geliþmemiþ bir toplum doðmuþtur. Günümüzde de halen devam eden bu gelenek, Türkiye’de çoðunluðu oluþturan sað partilerin temel düsturu olduðu için, bireyi devlet karþýsýnda güçlendirme idealinin gerçekleþmesi oldukça zordur. Demokratik bir anayasa da kuþkusuz bu ideale baðlýdýr.

Demokratik anayasa yapabilmenin önemli bir koþulu da sivil toplum kuruluþlarýnýn, üniversitelerin, sendikalarýn, meslek örgütlerinin, basýnýn vb. de sürece dâhil edilebilmesidir. Anayasa bütün toplum kesimlerini ilgilendirdiði için katýlýmýn, görüþ bildirmenin ve tartýþarak ortak iyiyi bulmanýn esas olmasý gerekmektedir. Oysa siyasal iktidar, anayasa çalýþmalarýný kamuoyundan ve toplumdan gizleyerek katýlýma engel olmaktadýr. Böylece kendi ideolojileri doðrultusunda yapacaklarý metni topluma dayatacaklardýr. Zaten samimi olarak gerçekten demokratik bir anayasa yapmak gibi bir niyetleri olmadýðý için süreci de böylece noktalayacaklardýr.

Siyasal iktidarýn, istediði ve yetiþtirmeye gayret sarf ettiði insan tipolojisinin, Türkiye gibi çok kültürlü bir toplumda sadece Ýslam dinine uygun “dindar nesil” ve hali hazýrdaki “dindar insan” ideali, ayrýmcý olmayan ve temel insan haklarýna vurgu yapan bir anayasa ihtimalini kendiliðinden zorlaþtýrmaktadýr. Zira “makbul vatandaþ” tanýmý belirli bir dine, mezhebe veya milliyete mensup insanlarý kastettiði için diðerlerini ötekileþtirmektedir. Ötekileþtirme ise zaten temel insan hakký ihlalidir. Alevi toplumunun ibadethane olarak benimsediði Cemevinin, Ýslam’da yeri yok diye kabul edilmemesi ve bu toplumun inanç hürriyetinin salt Sünni-Ýslam’a göre tanýmlanmasý ayrýmcýlýðý körüklemektedir. Cumhuriyet’in toplumu biçimlendirme ve nesneleþtirme arzusunun mevcut siyasal iktidar tarafýndan de devam ettirildiði düþünüldüðünde, siyasetin öznesi deðil nesnesi olarak görülen pasif toplum algýsý demokratik dönüþümün ve anayasanýn önündeki engellerden biridir. Ne yazýk ki, rüþtünü ispat etmemiþ ve dolayýsýyla doðruyu bulacaðýna inanýlmayan, özellikle de doðrunun kendi doðrularý olduðuna mutlak inanan ve bunlarý topluma dayatan bir iktidarla karþý karþýyayýz.

Yasalar ve özellikle de anayasa, insanlarýn kendi elleriyle yaptýklarý ve bütün toplumu baðlayan hukuksal bir metindir. Bu metin, insanlarýn bir arada sorunsuzca yaþamalarý için belirlenen kurallarýn üst çerçevesini oluþturan temel metindir. Dolayýsýyla anayasanýn, hayatýn bütün ayrýntýlarýný düzenleyen bir yasa olmasý beklenmemelidir. Ve fakat özellikle demokratik devletlerin anayasalarýnda yer alan(örneðin Alman Anayasasý) ; (a) Ýnsan onur ve haysiyetinin korunmasý,(b)Yaþam hakký, kiþiliðin korunmasý, kiþi özgürlüðü,(c) Yasa önünde eþitlik, ayrým yasaðý ,(d) Din, vicdan ve inanç özgürlüðü; askerlik hizmetinin reddi, (e) Düþünce ve basýn özgürlüðü; sanat ve bilim özgürlüðü ,(f) Toplantý özgürlüðü gibi temel insan haklarýný düzenleyen maddelere yer verilmesi Türkiye için elzemdir. Ýnsanlar arasýnda etnik köken, din, mezhep, cinsiyet ayrýmcýlýðý yapmayan, bir arada sorunsuzca yaþamanýn imkânýný yaratmaya çalýþan bir anayasa Türkiye’nin acilen ihtiyaç duyduðu bir uzlaþý metnidir.

Türkiye’nin Kürt sorunu, Alevi sorunu, azýnlýklar sorunu ortada dururken ve bu sorunlarýn çözümü konusunda, etnik, dinsel ve mezhepsel bakýþ dýþýnda herhangi bir alternatif üretilmezken, üstelik geçmiþten devralýnan antidemokratik zihniyetten vazgeçmek istenmezken, kendi doðrularý toplumun tüm kesimine dayatýlýrken, katýlýmcýlýk ve þeffaflýk dýþlanýrken, demokratik denetim mekanizmalarý kabul edilmezken, mevcut anayasanýn antidemokratik yönü siyaseten kullanýlýrken buna ilaveten rövanþist bir tutumla geçmiþle hesaplaþma kaygusu güdülürken demokratik bir anayasa yapma konusu idealden öte bir anlam taþýmayacaktýr.
Aralýk 2012-Ocak 2013



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn türkiye kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhafazakar Tahayyülde Osmanlý Ýmgesi
Türkiye'nin Yeni Vesayeti: Muhafazakar Hegemonya
Dersim Meselesi,chp'nin Tutumu ve Cumhuriyet Politikalarý Üzerine
Muhaliflikten Muktedirliðe,maðduriyetten Mütegallibeliðe
Açýlýmýn Mantýðý ve Ýslamcý Muhafazakârlarýn Toplum Tahayyülü Üzerine
Þeriat Deðil Muhafazakar Tahakküm Tehlikesi Var

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
12 Eylül,anayasa Tartýþmalarý ve 1960 - 1980 Dönemine Dair Bazý Deðerlendirmeler
Otoriter Demokrasimizin Hal-i Pür Meali
Kýlýçdaroðlu'nun Mevkii Belli Oldu: Sað (A) Açýk Oynuyor!
Ramazan Bizim Neyimiz Oluyor?
Alevilik ve Kemalizm
"Yeni" Chp ve Sol Arayýþlar
Nuri Bilge Ceylan’ýn "Taþra Epiði" : Bir Zamanlar Anadolu’da…
Cumhuriyete Nasýl Bakmalý?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bir Memurun Sabah Mesaisi Öncesi Gördükleri,düþündükleri [Öykü]
Alevilik Ýslam'ýn Dýþýndadýr..! [Deneme]
Askeri Vesayetten Sivil Otoriter Vesayete: Kýsýrdöngü,imkanlar ve Sýnýrlar [Deneme]
Futbol ve Ben [Deneme]
Türban ve Ýslami Kesim Üzerine Bazý Mülahazalar [Deneme]
Rus Edebiyatý'nda Gerçekçilik Akýmýnýn Öncüsü: Gogol'un Palto'su [Ýnceleme]
Son Otuz Yýlýn Ýdeolojisi Yeni Muhafazakarlýk [Ýnceleme]
Seçmen Davranýþlarýnýn Önemi ve Dp (Akp) 'Nin Nasýl Uzun Süre Ýktidarda Kaldýðý Üzerine Bazý Deðiniler [Ýnceleme]
Çoðunluk: Türk Kimliðinin Sýradan Halleri [Ýnceleme]
Son Ekonomik Krizin Düþündürdükleri [Ýnceleme]


Akakiy Akakiyeviç kimdir?

Özellikle eleþtirel yazmaya özen gösteren,Türkiye tarihi,politika,sinema ve hatta edebiyat üzerine kafa yoran ve yazmaya çalýþan ve yazmayý önemseyen bir amatör yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Gogol,Puþkin,Çehov,Ahmet Ýnsel,Murat Belge,Ömer Laçiner v.b.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Akakiy Akakiyeviç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.