Elbette ki insan seviyesini bilmeli
Kalpten söz ederken tefekkür ve tahayyül ile biçimlenmeli
Akıl ve izan adına seviye kat etmeli, ruhun zümrüt tepelerinden vazgeçmemeli
Her halin ve varkıl adına tevdi edilen kuvveti hakikatin, O’ na ait olduğu şüphe götürmemeli
Kalbin solukları, harfsiz, kelimesizdir
Ve fakat en tesirli ve en büyüleyici müsikiyi de ondan dinleriz
Henüz dillere düşmemiş, gelip kulaklara ulaşmamış, nefis bir şivasi vardır, bekleriz
Eğer fesahat ve belagatta kendilerini ifade etmeye çalışanlar bilseydi sinelerine yönelirlerdi
Fakat, çağ gürültü çağıydı
Adeta insanlarda onun diliyle kendilerini ifade etmeye çalışıyorlardı
Medeniyet harikaları dediğimiz ne varsa atmosferi kirletip, huzur ve sükunu bozuyorlardı
Biliriz ki bügün itibarıyla dilimiz, kalplarimizin önünde, seslerimiz ise makinaları aratmayacak şekildeydi
Bir zamanlar sukut ve sessizlik
Bizim en tabii halimiz ve her zamanki iklimimizdi
Belki çokları farkında değildi, bu sessizlik musikisinin, şimdilerde sezemedikleri gibi
O vakitler bu sukunet ikliminde sedece seslerin en tabiiri duyulur, bir şiir, musiki gibi dinlenirdi
O zamanlar insanlar henüz
Medeniyet harikalarıyla tanışmamışlardı
Bu geveze varlıkların marifetlerinden haberdar değillerdi, her taraf sessizdi
Ömürleri her türlü münasebetsizliğe kapalı bir ledünnilik içinde geçireler ayrı bir hava ve sükütilik sergilerlerdi
Konuşmaları icap ettiği yerde
Söz ve beyanları daha ziyade hallerinden süzülen manaları
Açmaya matuf, müphem hisleri şerh etme istikametinde, hakikatleri avamileştirme yönünde olurdu
Ağzlarını sık sık açmazlardı, açtıklarında da süküti durumlarında ,örgüledikleri hikmet cevherlerini sunarlardı
Mustafa CİLASUN