İnsandaki gerçek güzelliği ancak yaşlandıkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee |
|
||||||||||
|
Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasına 1516 yılında Yavuz Sultan Selim Han’ ın Ridaniye zaferi ile katılan Mısır,aralıksız 300 seneden fazla Osmanlı hakimiyeti altında kaldıktan sonra. 19. yüzyıl başlarında Kavalalı hânedanı mensubu “ Hidiv ” lerin yönetimine geçerek bir anlamda federe bir devlete dönüştü. 1880’ lere gelindiğinde ekonomik ve askeri anlamda iyiden iyiye zayıflamış olan Mısır İngiltere’ nin ilgi odağı oldu. İngilizler meşhur casusları Lawrence marifetiyle halklar arasında bölücü fitne hareketleri ile Ürdün, Irak ve Suudi Arabistan ile birlikte Mısır’ ı da karıştırdılar. Lawrence Mısır' da bu faaliyetlerini sürdürürken, en büyük desteği de Kahire Mason Locası' ndan aldı. Locanın başkanı İslâmcı reformist Cemalettin-i Efgani (1838-1897) idi ve loca üyeleri arasında yine islamcı reformistlerden Muhammed Abduh (1849-1905) bulunuyordu. Osmanlı İmparatorluğu' nda o yıllarda yönetimde olan İttihat ve Terakki Hükümeti' nin basiretiz politikaları Mısır' ın da elden çıkmasına sebep oldu. İngiliz kontrolünde bir hânedan eline geçen Mısır' da Fuad Paşa, Osmanlı bünyesinden resmen çıktı ve kendisine " Melik " ünvanını verdi. Onun 1936 senesinde ölümü ile oğlu Fâruk melik oldu. 1945 yılında bağımsızlığına kavuşan Mısır aynı yıl Birleşmiş Milletler' e üye oldu. Mısır' da iç isyanlar, Süveyş Kanalı meselesi,dış borçlar ve özellikle 1948 Arap-İsrail Savaşı’nda Mısır ordusunun İsrail karşısında hezimet derecesindeki yenilgisi gibi olumsuzluklar ve de Kral Faruk’un eğlence ve kumara olan düşkünlüğü, Mısır halkı ve ordu içerisinde Kraliyet hanedanına karşı büyük bir nefretin in doğmasına sebep olur. İşte tam bu safhada , Ordu ve İhvan-ı Müslim (Müslüman Kardeşler) arasında Kralı devirmek konusunda bir niyet ve işbirliği sonucunda, ordu içindeki " Hür Subaylar" grubu 23 Temmuz 1952' de Albay CemalAbdülnâsır önderliğinde bir askeri darbe ile yönetimi ele geçirir ve halkın güven ve itimadını sağlamak amacıyla “ Hür Subaylar “ üyesi olmayan General Necib’i İhtilâl KonseyiBaşkanlığı’ na getirir. Askeri ihtilâlin gerçekleşmesinde Mısır toplumu nezdinde önemli bir misyon yüklenen İhvan-ı Müslimin Hareketi 1928 yılının Mart ayında Hasan el-Benna ( d.1906- ö.1949 ) liderliğinde, Süveyş Kanalı’ nda çalışan 7 kişilik bir ekip tarafından İsmailiye’ de kurulmuştur. Kendisi kanalda çalışan işçilerin haklarının sömürgeci ülkelerin sömürücü şirketlerine karşı büyük bir cesaretle savunmakla şöhret kazanmıştı. İhvan kurucularının amaçları, bozulmuş olan İslâm inanç ve düşüncesini yeniden aslî haline getirmeye çalışmak ve bu uğurda her safhada gerekirse cihad dahil her türlü eylemi göze almaktı. 1932 yılında cemiyet merkezini Kahire’ ye taşıyan Cemiyet, toplumun artan ilgi ve desteğinden güç alarak Kral ve çevresi dahil ülkenin egemen kurum ve kişilerine İslâmî inanç,kültür ve geleneklere yeniden dönüş için ültimatom nitelikli mektuplar yazmaya başlamıştı. 1936 yılında üye sayıları 800 iken, 1938 yılında 200,000’ e olacak, 1948 yılında 500,000 kişi ve şube sayısı 2000’ e ulaşacaktır. İhvan 1938'den sonra ülkede siyasi bir nitelik kazanmaya başladı. 1940'ların sonunda ise Mısır monarşisi ve bu monarşinin iktidardaki partisi Vafd için de tehdit unsuru olmaya başlıyordu. 1941yılına gelindiğinde İngiltere Büyükelçiliği ve Süveyş Kanalı Yönetimine ağır eleştiriler getiren İhvan, Mısır yönetiminin ağır baskı ve takibine uğrayacaktı. Cemiyet dergileri kapatılırken Genel Mürşid ünvanlı Hasan El Benna tutuklanacak ve zindana atılacaktı. İhvan İkinci Dünya Savaşı boyunca ülke içinde oldukça aktif çalışmalarla adeta devlet içinde devlet konuma geçmişti. Dolayısıyla her yerleşim merkezinde kendi okul ve ibadethânelerini, basın ve yayın organlarını ve hatta ticarethânelerini meydana getirmişti. Ayrıca hareket sadece Mısır hudutları içinde de kalmayıp. Fas, Sudan,Ürdün,Lübnan,Filistin ve Suriye’ de de kadrolaşıp, adeta Ordadoğu İslam coğrafyasının tamamına yayılmıştı. 1944 yılında yapılan parlamento seçimlerinde Ahmed Muhtar hükümeti İngiltere’ nin de desteğini alarak İhvan’ ın önderliğinde sürdürülen İslâmî harekete karşı tavır aldı. Bu husumet 1946 da içerdeki İngiliz emperyalistleri ile yapılan mücadeleye, dışardan da Filistin Siyonistleri ile yapılacak kanlı çarpışmalar 1946’ ya kadar devam edecekti. 1947’ de İhvan’ ın Filistinli siyonistlere karşı kazandığı zafer gerek Mısır hükümeti, gerekse İngiliz işgal kuvvetlerini oldukça rahatsız etmişti. Mısır Hükumeti Kasım 1948 ‘ de ülkede yaşanan bir çok bombalama olayı ile suikast girişimlerinden İhvan’ ı sorumlu tutacak ve Müslüman Kardeşlerin 32 yöneticisini göz altına alacak, bununla da yetinmeyerek İhvan’ ın faaliyetlerini yasaklayacaktı. Dah sonra İngiliz İşgal kuvvetleri Mısır hükümetinden bütün ihvan kadrosunun tutuklanmasını istedi. Öyle ki 12 Şubat 1949’ a gelindiğinde İhvan lideri Hasan el-Benna özel polis timlerinin açtığı ateş sonucu şehadeti tadacaktı. Hükümetin İhvan üzerindeki tahakkümü 1951 yılına kadar bütün şiddetiyle devam edecektir. 1951 yılında İhvan mücahitlerinin yavaş yavaş zındandan tahliye edilmeleriyle cemiyet artık yeniden eski hareketli günlerine geri döner ve özellikle hedef olarak karşısına İngiliz işgal kuvvetlerini alacaktır. 1952 yılında yaşanan “Büyük Kahire Yangını” nın sorumluluğu da Müslüman Kardeşler’ e yüklenecektir. 1953 yılında Kral Faruk’ un devrilmesinde orduya öncülük eden İhvan’ ın darbenin sıcak günlerinde darbeci subayların lideri Albay Cemal Abdülnâsır ile iyi ilişkileri, Nâsır, siyasi ve sosyal projelerini hayata geçirmeye başladığında, özellikle cemiyetin Kral Faruk’ dan istediklerini, Nâsır’ dan da aynen istemesiyle gerginleşir. Mesela bizzat Nâsır : “ İhvan başkanı ile görüştüm. Benden bazı taleplerde bulundu.;ilki, kadınların peçe takması, sonra tiyatro ve sinemaların kapatılması…Bence bunlar hayatı zindan hale getirmektir. Takdir edersiniz ki kendilerine bu konuda söz vermedim.” diye yakınacaktır. Nâsır Müslüman Kardeşler' in isteklerini ve etkinliğini engellemek için, 1954’ de kendisine suikast girişiminde bulunulduğunu bahane ederek, İhvan’ ı etkisizleştirmek için eylemlerde bulunur. İhvan 1954’ ün ilk ayında ülkedeki bütün partiler ile beraber kapatılır. Bunun sonucunda Cemiyet’ in önemli isimlerinden Abdulkadir Udeh (1907-1954) ve beş arkadaşı şehid olacaktır. Yine 1954 yılı içinde Seyyid Kutub da tevkif edilir ve onbeş yıl ağır hapis cezasına çarptırılır. Darbenin sonrasında takriben iki yıl boyunca göstermelik bir lider olarak görünen General Muhammed Necip de emekliye sevk edilir, Nâsır hayata veda edeceği 1970’ e kadar Mısır’ ın demir yumruklu diktatörü olarak hüküm sürer. 31 Mart 1956 gününe gelindiğinde 70 yıldan fazla bir zamandan bu yana Mısır’ da bulunan işgal kuvvetleri Mısır’ ı terkederler. Nâsır 26 Temmuz 1956’ da Süveyş Kanalı’ nı millileştirdiğini ilân eder. Bu karara karşı İngiltere ve Fransa kendileri için stratejik bir öneme sahip kanaldaki tasarruflarını kaybetmemek için yanlarına İsrail’ i de alarak askeri müdahalede bulunurlar. Kısa sürede kanalın denetimini her ne kadar kendi ellerine geçirirlerse de, gerek ABD ve gerekse Sovyetler Birliği ( Rusya ) nin bu devletlere karşı nükleer silah kullanma tehdidi sonucunda pes ederler ve bölgeden çekilmek zorunda kalırlar. Bu sonuç Nâsır’ ı hem Mısır’ ın, hem de bütün Arap dünyasının ütopik ulusal kahramanı haline getirecektir. O tarihten itibaren takriben bir on senelik zaman diliminde Müslüman Kardeşler Cemiyeti bir suskunluk dönemine girmek zorunda bırakılır. 1960' lı yılların ortalarında Salih Seriye ve Zeynep Gazali' nin gayretli çalışmalarıyla İhvan yeniden kıpırdanmaya başlar. 1965 yılında, İhvan tekrar eski gücüne ulaşmıştır.Ancak hükümet Seyyid Kutub'un yazdığı 'Yoldaki İşaretler' adlı kitabı toplatmaya başlar. Zira kitabın suçu mevcut düzeni devirmektir. Bununla da yetinilmeyecek ve sonrasında takriben 40 bin müslüman başlatılan cadı avı sonucunda kendini zındanlarda buldu. 1966'da İhvan hareketin öncülerinden üstad Seyid Kutup (1906-1966) ile arkadaşları savunmasız bir şekilde idam edildiler. O yılları Hekimoğlu İsmail Müstear adlı yazarımız Ömer Okçu “ Minyeli Abdullah “ isimli romanında bütün dramatik yapısıyla anlatır. 1970'lerden itibaren Mısırlı Müslüman Kardeşler Mısır siyasetinden iyiden iyiye dışlanmaya ve siyasete olan müdahaleleri engellenmeye başlar. Cemiyetin önemli isimlerinden Salih Sedyeler 1974'de, Mustafa Şükrüler 1977'de Abdusselam Ferecler 1981'de Enver Sedat döneminde, Halid İslambuliler de Hüsnü Mübarek döneminde şehid edileceklerdi. 1980'lerden itibaren tekrar ayağa kalkan Cemiyetin şiddet yanlısı fraksiyonları dönemim diktatörü Hüsnü Mübarek tarafından alınan sert önlemlerle etkisiz hale getirilecek, buna karşı Cemiyet'in ana gövdesi daha etkin bir duruma dönüşecektir. Müslüman Kardeşler katıldığı 2005 yılı parlamento seçimlerinde kullanılan oyların yüzde 20' sini alarak, parlamentoda 88 sandalye kazandı. Aynı yıl kendilerine katılan " siber aktivistler" ile önemli anlamda güç kazandı. Müslüman Kardeşler parlamentoda güç kazandıktan sonra 1979 yılında imzalanan Mısır-İsrail barış anlaşmasını sonlandırmak için çalışma başlattılar. Ortadoğu'da Mısır' dan başka ülkelerde de değişik isimlerle faaliyet gösteren Müslüman Kardeşler'in Suriye' nin Hama şehrinde Şubat 1982'de giriştiği ayaklanma, Suriye' nin bugünki Firavunu Beşer Esed' in babası Hafız Esed yönetimince bastırılırken binlerce insan katledildi. Müslüman Kardeşler 2010 yılında Tunus, 2011 yılında da Mısır ve Ürdün' de düzenlenen protesto gösterilerinde önemli rol oynayacaktı. Hepimizin çok yakından izlediği 2011 Mısır devrimi ve Hüsnü Mübarek'in devrilmesinden sonra, İhvan tekrar yasal statü kazandı. Müslüman Kardeşler, 2011 yılında Mısırlı liberallerin karşı çıktığı anayasal referanduma destek verdi. 30 Nisan 2011 tarihinde, Müslüman Kardeşler, Eylül 2011 seçimlerinden önce " Özgürlük ve Adalet Partisi" adıyla yeni bir parti kurdu. Bu parti seçimlerden önce "Kıpti" ya da "kadın" aday göstermedi. Parti seçimlerde; 30 milyondan fazla kişinin oyunu alarak, 127 sandalye, ve 108 bağımsız aday ile toplam olarak 508 sandalyelik mecliste 235 sandalye kazandı. Müslüman Kardeşlerin delegeleri 2012 yılında Cumhurbaşkanı olarak Muhammed Mursi' yi yüzde %51.73 oy ile seçecekti. Seçimde Mursi' nin rakibi eski Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Şefik' in oy oranı ise % 48.27' de kalmıştı. Devrimden sonra, yargılanan devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek hakkındaki mahkemenin kararı 2 Haziran 2012 tarihinde ömür boyu hapis olarak açıklandı. Kararın yayınlanması ile birlikte, Kahire' nin 2011 devrimi öncesi toplanan kalabalıklarla şöhret kazanan Tahrir Meydanı bu sefer Mursi karşıtı kitlelerin gösterilerine sahne oldu. 2012 Kasım ayı sonlarına doğru ülkedeki protesto harketleri zirveye ulaştı. Müslüman Kardeşlerin şubeleri ateşe verilmeye başlandı. Halk hareketi karşısında Mısır ordusu da General Sisi liderliğinde İsrail, ABD ve diğer uluslararası güç odaklarının da desteğiyle 3 Temmuz 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi' yi göz altına alarak tutukladı. Ordu Mursi' ye belli bir süre ile mühlet vererek devlet başkanlığından istifa etmesini istedi. Mursi bunu reddedince, Sisi liderliğindeki ordu gizli darbenin adını koyarak yönetime resmen de el koydu. O günden bu yana yine Müslüman Kardeşler' in liderliğindeki darbe karşıtı kitleler, hem darbe yanlıları, hem de ordu güçleriyle orantısız bir şekilde savaşıyorlar. Müslüman Kardeşler' in onbinlere varan mensupları şehâdet şerbetini içtiler; başta Mursi olmak üzere yöneticileri yönetimce zındanlara tıkıldı ve tıkılmaya da bütün hızı ile devam ediliyor. Bu zulüm ALLAH' ın yardımı ile bir noktada bitecek; dua ediyoruz... Salih Zeki ÇAVDAROĞLU 6 Eylül 2013 http://ferahnak.wordpress.com/2013/09/06/ihvan-i-muslimin-ekseninde-misir-da-70-yillik-dikta-ya-karsi-mucadele-seruveni/
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |