Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Eski mesajlarımı hala saklıyorum. Özellikle kişiliğimi analiz etmeye çalışan, gizemli insanların mesajlarını... Aslında kendi kendisiyle bahis tutuşanların iddialı iletileri gazetemdeki yazı köşeme hoş bir tema da oluyordu... Biri çok ilginçti: "Ben yaşamımda asla bir kadını bu kadar uzunca bir zaman takip etmemiştim. Duruşun, bakışın, kalemin beni sana yöneltiyor. Eninde sonunda seni elde edeceğim: Sende bunu sakın unutma!" Bu insana nasıl bir yanıtla haddini bildirebilirim? Diye düşünmeye başladım. "Seni eninde sonunda elde edeceğim" diye mesaj yazan insana şöyle yanıt verdim: "Bayım, nezaket sınırlarımı işgal ettiğinizin farkında mısınız?" O hala pişkin pişkin: "Asla senden vazgeçmeyeceğim, sende bunun farkında mısın?" Der demez konuyu fazla uzatmak istemedim. Ve... Onu tamamen sanal yaşamımdan çıkartmaya karar verdiğim anda mesajı geldi: Öyle bir cümle yazdı ki, donup kaldım. Hani, insan öyle bir an gelir de gitmek ve kalmak arasında bir an bocalar ya, işte bende hiç tanımadığım kişinin sözleri karşısında kalakalmıştım. "Sevgili Emine, biliyorum ki az sonra beni silip engelleyeceksin. Çünkü günlerce posta kutunu işgal ettim ve seni taciz ettim. Ama şuna inanıyorum ki, az sonra açıklamalarımla o senin yumuşak ve merhametli kalbin buna engel olacaktır." diye yazmıştı. O an, duraksamıştım..."acaba ne açıklayacak?" sorusu merakımı kışkırttığı halde o kişiye yanıt yazmak yerine beklemeyi seçmiştim. Ve beklediğim yanıt hemen geldi. Posta kutumdaki beyefendi benim ulusal duruşuma demek tanıktı ki, aşağıdaki hitabı ile gönlümün eşiğini aşmaya çalışmıştı. “Biliyor musun, Mustafa kemal'in kızı? Aslında ben, senin sabrını denedim! Çünkü bir yazını okumuştum: O yazında şu tümce dikkatimi çekmişti: '60 yaşında bile olsa, kadın kadınlığını korumalı,' diyordun. Gördüğüm kadarıyla sende orta yaş sınırındaydın. Üstelik her halinle de şık ve çekiciydin. 'Acaba bana yeşil ışık yakacak mı, yoksa ayakkabı topuğunu mu kafama yiyeceğim?' diye düşündüm... Ve o günden sonra sana kur yapmaya başladım. Amacım seni kurduğum tuzağa çekmekti. Nihayetinde o iletileri yazmaya başladım. Şimdi onurlu duruşun o yazmış olduğun yazını doğruluyor Cumhuriyet Kadını. Ve testi geçtin. Seni kutluyorum." Kafamın tası atar, deriz ya... İşte o an ben aynı ruh halindeydim. Sanal dünyada hiç tanımadığım bir adam veya bir kadın, beni incitebiliyor, kızdırabiliyordu. Bütün bu yaşadıklarım şaka gibiydi sanki... Devamı yarın Emine pişiren Dip not: Çok uykum geldi. Anlayışınıza sığınırım. Mesaj bundan sonra daha da ilginçleşti. Yarın mutlaka devamını yazacağım. İyi uykular.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |