Egoistlerin en güzel yaný baþkalarý hakkýnda konuþmuyor olmalarý. -Lucille S. Harper |
|
||||||||||
|
Bunda, özellikle 1908'den 20. yüzyýlýn sonlarýna kadar resmi tarihin onun hakkýnda, haksýz bir þekilde yakýþtýrdýðý "Kýzýl Sultan " etiketinin payýnýn çok fazla olduðundan þüphe yoktur. Çünkü onlara göre Hakan' ýn iþi gücü hafiyelerinden " jurnal " almak ve bu jurnallar doðrultusunda "istibdat" uygulayan bir devlet baþkanýnýn bütün iþi siyaset, iç güvenlik ve buna benzer bürokratik iþler dýþýnda herhangi bir uðraþý ve hobisi de olamazdý. Oysa sayýn Taha Akyol' un altýný çizerek belirttiði gibi : “... Abdülhamid döneminde siyasî düþünce yasaktýr. Ama bunun yanýnda edebî düþünce, sosyal düþünce, sanat hareketleri son derecede güçlenmiþtir...” 1 Çocukluðunda Paul Dussap (ö.1905) tan musýkî, Guatelli ( 1820 ?- 1899) den piyano dersleri alan Abdülhamid, þehzadeliðinde :”…Aleksan’dan piano, Guatelli Paþa ile Miralay Lombardi Bey’ den de Batý musýkisi öðrenmiþti... Biraz da keman çalardý. Þehzadeliðinde Batý tarzýnda bir kaç parça besteledi. Selefleri derecesinde olmamakla ve Batý Musýkisini tercih etmekle beraber,Türk musýkisini ciddi þekilde himaye eden sonuncu hükümdar oldu…” 2 Abdülhamid' in çocukluðundan beri saray müzisyeni olan Paul Dussap, O' nun müzikle olan ilgi ve iliþkisini þöyle anlatýyor : Abdülhamid piyanodan ve yaylý kuartetlerden hoþlanýrdý. Bu þekilde bestelenmiþ birkaç parça çaldýktan sonra, benden þarký söylememi ister, sonrasýnda da müzik sohbetleri yapardý. Türk musýkîsinin kendine özgü tuhaf ilkelliðini ve onun biraz daha medenî kardeþi Macar müziðini severdi...” 3 Zaten bizzat kendisi de : “ Musýkîyi hem severim, hem de anlarým. Güzel nota bilirim. Oldukça iyi piyano ve biraz keman çalarým. Alaturka musýkîden pek o kadar hoþlanmam, insana uyku getirir. Alafranga musýkîyi tercih ederim. Bilhassa opera ve operetler pek hoþuma gider.’’ þeklinde musýki zevkinin ne olduðunu açýklamaktadýr. Þehzadeliðinde,Padiþah Sultan Abdülaziz ile birlikte çýktýðý Avrupa gezisi onun Batý müziðine olan sevgisinin geliþmesinde önemli bir yer tutar. Paris’te izlediði ”Giselle” balesini o kadar beðenir ki, Padiþahlýðýnda bu balenin Saray’da sergilenmesini ister.Bale’nin dramatik finali onu üzdüðünden,oynanýrken finalinin onun isteði ile mutlu bir sona çevrildiði söylenir. Abdülhamid tahta çýktýktan sonra, Abdülaziz döneminde Mýzýka-i Hümâyûn Komutanlýðý’ndan azledilen Ahmed Necip Paþa’yý yeniden bu kurumun baþýna getirir.Paþa da bir þükran ifadesi olarak onun adýna “Hamidiye” marþýný besteler. Bu marþ Sultan’ýn 33 yýl sürecek olan saltanatýnda âdeta milli marþ olarak çalýnacaktýr. Yine II.Abdülhamid’in teþvikiyle Türkiye’ de opera ve özellikle operet oldukça yaygýnlaþýr. Daha önceki yýllarda Batýdan aynen veya Türkçe’ye çevrilerek oynanan operetlerin yerine,19.yüzyýlýn bitimi,20.yüzyýlýn baþlamasýyla beraber yerli operetlerin yazýmýna baþlanýr. Sultan’ýn tahta çýkýþýndan kýsa bir süre sonra Yýldýz Sarayý içinde özellikle opera ve operet temsilleri için bir tiyatro binasý yaptýrýr. 1880’li yýllarda Yeni Fransýz Tiyatrosu,Verdi Tiyatrosu ve Tepebaþý Tiyatrosu’nda “Kamelyalý Kadýn”,”Tosca”,”Fedora” gibi eserler oynanýr. “…Yýldýz Sarayý Tiyatrosu’ nda yalnýz piyesler oynanmaz, ayný zamanda seri konserler verilir, opera ve operetler sahneye konulur, zaman zaman da Ýstanbul’ a gelen yabancý tiyatro gruplarý ile Sarah Bernhardt, Adelaide Ristori, Suzanne Despres ve Madame Judic gibi yýldýz oyuncularý saraya davet edilerek, sahne almalarý temin edilirdi. Yani Yýldýz Sarayý, 350 kiþinin maaþ aldýðý dev bir konservatuvar gibiydi onun zamanýnda…” 4 Her ne kadar þehzadeliðinde çok az Klâsik Türk Musýkîsi dersleri almýþsa da, tercihi Klâsik Batý Müziði olmuþ, çocuklarýna da da bu müziðin eðitimini aldýrmýþ ve çoksesli müziðin elit çevre içinde yerleþmesinde önemli bir rol oynamýþtýr. II. Abdülhamid döneminde yaþayan yazar Semih Mümtaz o günlerin müzik hayatýný þöyle resmeder : “ UNÝON FRANÇAÝSE' de ve benzeri umumî salonlarda ve bazý sefârethânelerde (büyükelçilik) verilen konserler kulaklarýmýzý terbiye eder, Garp müziðini yavaþ yavaþ bize sevdirirdi. Bir çoklarýmýz keman ve piyano çalmak hevesine düþmüþtük...” 5 Sultan Abdülhamid bu etkinlikleri Yýldýz Sarayý' nda izlerken, yanýnda kýzlarý Ulviye, Zekiye, Ayþe ve Naile Sultanlar ile, saray protokolunun bütün isimleri de eksiksiz bulunuyorlardý. Sultan Abdülhamid þehzade ve sultan olarak toplam 17 çocuðunun tamamýna mükemmel müzik eðitimi aldýrmýþ olup, onlar da zaman zaman bir araya gelip babalarýna konserler de vermiþtir. Bunlardan Þadiye Sultan piyanist, Ayþe Sultan ise piyanist, arpist,viyolenselist ve kompozitör olup, her ikisinin de hocalarý o dönemde Saray' da görevli Macar piyanist Geza Hegyel (1863-1926) dir. Kendisinin bizzat kalem aldýðý hâtýratýnda,yabancý müzisyenlerin adýna ithafen besteledikleri toplam 2000 adet besteden bahseder. Hatta bu tarzda bir günde üç deðiþik bestecinin ayrý ayrý üç eserinin kendisine verildiðini yazar ve bundan çok þikâyetçi gözükür. Sonra da bu bestelerin kendisine ithaf edimesinde ana amacýn kendisinden ödül istemeleri olduðunu söyler. Buna karþýlýk kendisinin eser sahiplerine sadece teþekkür etmekle yetinmesi sonucunda da bunlarýn büyük bir öfkeye kapýldýðýný da ayrýca vurgular. Konuyu kendi ifadeleri ile þöyle bir sonuca baðlar: “…Eserini takdim eden sanatkâra, Alman Ýmparatoru’ nun veya bir baþka hükümdarýn hediye vererek iltifat etmesi, pek nâdir bir hâdisedir. Ýstanbul’ a gelip, sefirleri vasýtasýya huzuruma çýkabilmeyi temin eden sanatkârlarýn herbirine neden hediye vermeye mecbur olayým? Üstelik aðýrbaþlý musýkilerini de kat’iyen sevmiyorum. Çaldýklarý parçalarýn çok güç olduðuna þüphe yok; fakat ben zihnimi yoran musýkiyi deðil, dinlendirici musýkiyi tercih ediyorum. Klâsik Musýkiyi sevecek kadar musýkiþinas deðilim…” 6 diyorsa da, “ Araþtýrmacý Ziya Þakir Bey'e göre, Sultan II.Abdülhamid, ' çok yüksek bir musýki istidadýna malikti. Asýl dikkate þâyân olan cihet þurasýdýr ki, bu hükümdar, þark ve garp musýkîleri hakkýnda taassup göstermez, her ikisini de severdi...” 7 Bu sözlerinden de anlaþýldýðý gibi Hakan, Batýnýn klâsik müziðinden çok,operet gibi hafif formdaki parçalarýna meraklýdýr. Ancak buna raðmen Abdülhamid geleneksel musýkimize karþý da asla ilgisiz kalmamýþtýr. Mesela, devrin en önemli bestekârý olan Hacý Arif Bey, Abdülhamid tahta çýktýðýnda geçmiþinde yaþadýðý serüvenler sonucu artýk sarayda deðildir. O artýk evindedir ve Kürdilihicazkâr ve Hüzzam gibi nadide makamlardan harikalarýný üretmektedir.Eserlerinin þöhreti Ýmparatorluk sýnýrlarýný aþmýþ, besteleri diðer Ýslâm ülkelerinde de çalýnmaktadýr. Bu ülkelerden Ýran Hükümdarý Nasýreddin Þah, ülkesinin Ýstanbul sefiri kanalýyla ve Abdülhamid’ in aracýlýðýyla Arif Bey’ i ülkesine ve Sarayýna davet etmek ister. Ancak : “…Sultan Hamid, Ârif Bey çapýndaki bir dâhiyi Türkiye’den kaçýrmanýn tarihi mesuliyetini biliyordu. Büyükelçi’ ye þöyle dedi : -Ârif Bey’in Mýzýkay-ý Hümâyûn’dan ayrýldýðýný kat’iyen iþitmedim. Onun yerini dolduracak kimse yoktur. Þah Hazretleri’ nden özür dilerim!..” 8 diyecek kadar da o devirde öz musýkîmizin büyük bestekârýna sahip çýkýyor ve Hacý Arif Bey' in kronik kaprislerine raðmen onu tekrar Saray' a alýyordu. Öyle ki Hacý Arif Bey, Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz' e yaptýðý kaprisleri hiç çekinmeden Abdülhamid'e de yapmaktan çekinmiyordu. Bunu müzikolog- tarihçi Yýlmaz Öztuna þöyle anlatýr : “ Bir defasýnda Padiþah,bir kaç yeni þarkýsýný bizzat Hacý Arif Bey' den dinlemek istedi; huzuruna davet etti. Bestekârýn keyifsiz bir ânýydý; hasta olduðunu bildirdi.Ârif Bey' in hocasýnýn hocasý olan büyük Dede Efendi' nin torunu Miralay Rifat Bey, arkadaþýnýn kaprislerinden býkmýþtý; biraz da kýskanýyordu. Sultan Hamid'e “ temâruz ediyor !” diyerek þikâyet etti. Padiþah, bir mabeynci göndererek gelmesi için ýsrarda bulundu. Ârif Bey, mâbeynciye san'atta irade-i hümâyûn geçmiyeceðini, babasý Sultan Mecîd' den, Sultan Hamid'den daha fazla riâyet gördüðünü söyledi. Hatta dilini tutmak âdetinde olmadýðý için, Sultan Hamid' in küçük bir þehzâde iken bir gün kendisinin kucaðýný ýslatýðýný anlattý...Sultan Hamid' in sabrý taþtý. Büyük bestekârýn Mýzýkay-ý Hümâyûn' un bir odasýnda süresiz olarak hapsedilmesini irade etti...” Yine Öztuna' nýn anlatýmýna göre; Ârif Bey 50 gün kadar yaþadýðý hapis hayatýndan sonra hapiste güftesi Mehmet Sâdi Bey ' e ait olan 'meþhur nihavent þarkýsý ; Ahteri düþkün garîb ü âþýk-ý âvâreyim Gün gibi deryâ-yý aþkýnda gezer bîçâreyim Sana kul oldum kapýnda gayrý kande varayým Þîvekârým sen dururken ben kime yalvarayým' ý besteler. Bu þarkýsýnda; Talihsiz, baþýboþ bir garip, sevgilinin aþk denizinde yüzen çâresiz bir âþýk olduðunu,sevgiliye hitaben: ey sevgili kapýnda kul olan ben, nereye gideyim ve senden baþka kime yalvarayým ? Þeklindeki sözler ve bu sözlerle uyumlu içli bestesini, Padiþah' a okumasý için arkadaþý bestekâr Rifat Bey'e teslim eder ve o da Sultan' ýn huzurunda okur. Sultan Abdülhamid de buna kayýtsýz kalmaz ve Ârif Bey' in hapis cezasýna son verir. Sonuç olarak yukarýdan beri anlatýldýðý gibi Sultan Abdülhamid' in 33 yýllýk saltanatý içinde müzikte de restorasyon amaçlý hamleler gözükmektedir.Týpký eðitim, teknik, ulaþým v.d.konularda olduðu gibi Anadolu coðrafyasýnda, modern Türk müziðinin oluþmasýna alt yapý teþkil edecek adýmlarý attýðý farkedilmektedir. Bu adýmlarý atarken de asla geleneksel musýkîmizi yok etmek niyeti göstermemiþ, aksine onu korumayý ve desteði hiç esirgememiþtir. Sonrasý mâlum, Ýmparatorluðun tasfiyesi ve sonrasýnda kurulun Cumhuriyet rejiminin müzik politikasýnda yapýlan yanlýþlar ve bunun sonucunda oluþan kaotik durum hepimizin mâlumu... D Ý P N O T L A R : 1)Taha AKYOL, Gelenek ve Türk Aydýný “Objektif Yazýlar”, Kadim Yayýnlarý, Ankara, Ekim 2006, s.10 2)Yýlmaz ÖZTUNA,” Türk Musýkisi Ansiklopedisi ”, MEB Basýmevi,Ýstanbul, 1969, c.1, s.7 3) Evren Kutlay BAYDAR, “ Osmanlý' nýn Avrupalý Müzisyenleri “ Kapý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1. Baský, Nisan, 2010, s.182 4) Mustafa ARMAÐAN,”Abdülhamid’in Kurtlarla Dansý”,Ufuk Kitap, Ýstanbul 2006, ikinci baský, s.97 5) Evren Kutlay BAYDAR, a.g.e, s.33 6) Sultan ABDÜLHAMÝD,”Siyasi Hâtýratým” Dergâh Yayýnlarý,Ýstanbul 1999,s.157 7) Mustafa ARMAÐAN, a.g.e., s. 93 8) Yýlmaz ÖZTUNA,” Türk Bestecileri Ansiklopedisi ”, Hayat Neþriyat A.Þ, Ýstanbul,1969, s. 6 http://ferahnak.wordpress.com/2013/10/17/abdulhamid-ve-muzik/
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |