..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam kýsa, sanat uzun, fýrsat aceleci, deney aldatýcýdýr. -Hippokrates
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




24 Aralýk 2014
Demokratik Deliler Devleti (3d) +18) - 9  
Ömer Faruk Hüsmüllü
-Dahiler, deli midir? Evet! -Dahilere çocuk gözüyle bakarsanýz, onlarýn çok þey bilen deliler olduklarýný anlarsýnýz.


:AACA:


-Dahiler, deli midir? Evet!

-Dahilere çocuk gözüyle bakarsanýz, onlarýn çok þey bilen deliler olduklarýný anlarsýnýz.

**

Geceki çýðlýðý biraz sonra anlatsam bana kýzmazsýnýz deðil mi? Þu anda aklýma gelen bir aným var; önceliði buna vermek istiyorum. Bazýlarýnýn “O konudan bu konuya geçip duruyor. Masalý çorbaya çevirdi. Her þey karman çorman oldu. Bir delinin aklýna bakýp onun yazdýklarýný okumaya kalkanda kabahat!” Dediklerini duyar gibiyim. Okuma kardeþim, sen okuyunca benim masalýma kuþ mu konduruyorsun? Okumazsan masal biter, yok okursan söylenip durursun iþte böyle…

Münakaþayý kesip anýmý anlatýyorum:

Sizleri bir baþka zaman dilimine götüreceðim… Ne kadar zaman mý? Bilmem… Sizin zaman anlayýþýnýza göre bu olaydan beþ belki de on beþ sene sonrasý. Dahasýný bana sormayýn. Biliyorsunuz biz deliler zaman özürlüyüz.

Odama gelen bir güvenlik elemaný beni baþhekimin görmek istediðini söyledi. “Baþhekimin benimle ne iþi olabilir ki… Þimdi kalk giyin ve adamýn odasýna git, karþýsýnda kazýk gibi dikil ve onun nasihatlerini dinle!” diye söylenirken bir yandan da üzerimdeki pijamayý çýkartýyordum.

Güvenlikçi baþhekimin kapýsýný çaldý; o önden ben de arkasýndan içeri girdik. Baþhekim ayaktaydý. Bana:

-Hoþ geldin, yanýndaki koltuða otur! Dedi ama oturmadým. Baþhekim devam etti:

-Seni maalesef üzücü bir haber vermek için çaðýrdým. Metin olmalýsýn…

O sözünü tamamlamadan:

-Bana ne söyleyeceðinizi biliyorum. Anam ölmüþ deðil mi? Dedim.

-Evet, maalesef öyle; baþýn sað olsun!

-Ýyi olmuþ, sevindim. Kurtuldu…

Deyip, baþka söz söylemesini beklemeden kendimi odadan dýþarý attým.

Koridorda hem “Anam ölmüþ, anam ölmüþ!” diye baðýrýyor, hem kahkaha ile gülüyor, hem de koþuyordum.

Arkamdan birkaç deli:

-Bu adam delirmiþ! Demez mi?

Ne kadar garabet bir durum deðil mi?

Bir deli, baþka bir deliye “Bu adam delirmiþ!” Diyor. Bre adam, o zaten deli; delinin delisi olur mu?

Güler misin aðlar mýsýn?

Gülme faslý bahçeye çýkýnca bitti. Þimdi sýra aðlamaya gelmiþti. Aðlarken sesimin çýktýðý kadar baðýrýyordum. Gözyaþlarým yanaklarýmdan aþaðýya süzülüyor, gözlerim dünyayý sisli görüyordu. Elimin tersiyle sildim gözlerimi, bu etrafý biraz daha net görmemi saðladý. Uzaktan bana bakanlar vardý, baþlarýný “tüh, tüh” deyip sallayanlar vardý, beni görmemezlikten ve duymazlýktan gelenler vardý. Ama yanýma gelen hiç kimse yoktu. Gerçi gelen olsa da bir þey fark etmezdi ya…

Yoldan geçen iki kiþiden biri aðlamamýn þiddetinden etkilenmiþ olacak ki yanýndakine:

-Aðlaya aðlaya delirecek bu zavallý! Dedi.

Al sana bir garabet durum daha!

Anacýðým da gidince, bu koskocaman dünyada tek baþýma kalmýþtým… Gerçek anlamda yalnýzlýðýn ne olduðunu ilk defa o zaman anladým. Gerçi anacýðýmýn yanýnda deðildim, ama onun varlýðýný hissetmem beni yalnýzlýðýmdan kurtaran tek ilaçtý. Ya þimdi?

Gecedeki çýðlýk olayýna dönüyorum:

Erken yattým, hemen uyumuþum. Karýþýk rüyalar gördüm. Hatta bir ara uyanýr gibi olduðumda bir çýðlýk sesi duydum. Önce bunu gördüðüm rüyanýn bir parçasý zannettim. Tam olarak uyanmak için kendimi zorladýðýmda, sadece gözlerimi birazcýk açabildim.

Derken çýðlýðýn þiddeti arttý. Öyle bir çýðlýk ki adeta karanlýðý yýrtýyordu… Karanlýk yýrtýlýr mý? Ýnanýn gözlerimi tam olarak açtýðýmda karanlýðýn “çatýr çatýr” diye ses çýkardýðýný hem duydum hem de yýrtýldýðýný gördüm. Sanki bir güneþ ölüyor yani kara deliðe dönüþüyor gibi; ya da uzayda yeni bir güneþ doðuyor gibi… Anlatamýyorum…

Koridordan ayak sesleri ve baðrýþmalar geliyordu. Ben de koridora çýktým. Ýki kiþi yanýmýzdaki odaya girdi. Onlarý takip ettim. Odadaki üç hasta yataklarýnýn üzerine oturmuþlar etrafa þaþkýn þaþkýn bakýyorlardý. Dördüncü hasta ise cam kenarýnda ayaktaydý. Bu hastanýn hali periþan görünüyordu. Bütün vücudu zangýr zangýr titriyor, saða sola saldýrýyor ve baðýrýyordu. Pijamasýnýn üstü yýrtýlmýþ, yýrtýk olan bu parça aþaðýya doðru sarkýyordu. Yüzü sararmýþ, aðzýnýn kenarýnda köpük birikmiþti. Sað yanaðýndan süzülen kan boðazýna kadar inmiþti.

Benden önce girenler onu sakinleþtirmek için ellerini tutup, aðzýný kapatmaya çalýþtýlar; o ise bu davranýþlardan olumsuz yönde etkilenmiþ olacak ki daha çok baðýrmaya baþladý. Taa ki beni görünceye kadar baðýrdý baðýrdý! Hasta beni görünce baðýrmayý kesti. Yanýndakilere beni iþaret ederek:

-Ýþte Gul-i beyabaniyi o da biliyor. O da vardý. Herkes Gul-i beyabaniden korunmak için dua kâðýdý aldý ama param olmadýðý için ben alamadým. Dedi.

-O adam bir sahtekâr, yardýmsever gibi görünerek insanlarý dolandýrýyor. Sen onun anlattýklarýna inandýn mý? Diye sordum.

-Tabii inandým. Sahtekâr filan deðil o! Söyledikleri çýkýyor. Bu gece Gul-i beyabaninin beni yemek için gelmesinden de adamýn doðruyu söylediði belli.

- Gul-i beyabani mi geldi bu gece? Onu gerçekten gördün mü?

-Evet, geldi. Camý týklattý. Kalktým camdan dýþarý baktým. Kocaman bir canavar… Onu görünce baðýrmaya baþladým.

-Camý týklatan rüzgârdýr. Bak sesi geliyor ve aðacýn dalý cama vuruyor. Hem geldiyse biz neden görmedik? Þimdi nerede?

-Ben çýðlýk atýnca kaçmýþ olmalý. Ama beni yemek için daha sonra gene gelecektir.

Ýçerisi giderek kalabalýklaþýyordu. Nöbetçi doktor ve hemþireden baþka çok sayýda güvenlik elemaný da gelmiþti. Güvenlikçilerin bazýlar esniyor, bazýlarý da gözlerini ovuþturuyordu. Nöbeti uykuya tutturduklarý nasýl da belli oluyordu.

Nöbetçi doktora gündüz tanýk olduðum olayý anlattým. Yani Gul-i beyabani olayýný… Ciddiyetle beni dinledikten sonra hemþireye getirmesi gereken iðne ve ilaçlarýn adýný söyleyerek odadaki benden baþka herkesi dýþarý çýkardý. Hemþire istenilenleri çabucak getirdi. Adama bir hap içirdikten sonra yataða yatmasýný istedi ve yatýnca da bir iðne yaptý. Biraz sonra hasta sakinleþti ve çok geçmeden de uyumaya baþladý.

Doktor, bana yarýn kendisini görmemi söyleyip odadan ayrýldý. Ben kendi odama döndüðümde buradaki arkadaþlarýmýn sesleri duymadýðýný anladým. Çünkü hepsi uyuyorlardý. Ýçtikleri ilaçlardan olmalý. Verilen ilaçlar öylesine etkili ki ortalýk yýkýlsa haberleri olmayacak. Yataðýma uzandým. Sabaha karþý ancak uyuyabilmiþtim.

Kahvaltýdan sonra doktorun odasýna gittim. Olanlarý bir kere daha bana anlattýrdýktan sonra para karþýlýðý dua kâðýtlarýný satan sahtekârý getirmeleri için güvenlik elemanlarýna emir verdi. Sahtekâr sorguya çekilince her þeyi açýk açýk itiraf etti. Topladýðý paralara el konuldu. Tam 8300 lira. Bu da gösteriyor ki 83 kiþiyi kandýrmýþ.

O gün anons yapýlarak bu sahtekâra para verenlerin danýþmaya gelmeleri duyuruldu. Para teslimatý tutanakla yapýldý ve bunlarý ben de þahit olarak imzaladým. Defalarca anons yapýlmasýna raðmen para verenlerden gelmeyenler de oldu. Çünkü 1700 lira artmýþtý. Bu 17 kiþi çekindiklerinden ya da unuttuklarýndan paralarýný almaya gelmemiþ olabilirlerdi.

Gul-i beyabani korkusuyla gece yarýsý çýðlýk atan bu hasta o gün yan binadaki aðýr akýl hastalarýnýn tedavi edildiði yere alýndý. Burasý etrafý telle çevrili iki katlý bir bina. Bahçesine ve binaya görevlilerden baþkasýnýn girmesine izin verilmiyor. Burada tedavi edilenlerin daha sonra tekrar eski yerlerine gönderilecekleri söylense de bugüne kadar sadece bir-iki kiþinin döndüðüne tanýk olunmuþ. Nitekim bu hastanýn yatak çarþaflarý o gider gitmez deðiþtirildi ve akþamüstü de yerine yeni bir hasta yerleþtirildi.

Bu binada bir de tecrit odalarýnýn bulunduðu bodrum katý var ki, oraya düþenin vay haline! Ýleride tecrit odalarýný detaylý bir þekilde anlatacaðým, þimdilik kýsaca þu kadarýný söyleyeyim: Tecrite hasta cezalandýrýlmak için gönderildiði gibi, etrafa zarar verdiyse de gönderiliyor. Tecritte görevli üç tane hastabakýcý var. Bu hastabakýcýlarýn hikâyeleri hastanede durmadan anlatýlýyor. En kötüsü Bodur Onbaþý… Onbaþý sözcüðüne bakýp da sakýn bu bölümü askerler kontrol ediyor zannetmeyin. Hastalar buradaki hastabakýcýlarýna Onbaþý diyorlar. Diðerleri Uzun Onbaþý ve Topal Onbaþý. Bodur Onbaþý’dan herkes çekiniyormuþ. Bu adamýn hastalara yapmadýðý eziyet yokmuþ, tam bir zebani…

Bu olaydan çok sonra… Kar yaðdý, aðaçlar çiçek açtý, sýcaklar kavurdu, yapraklar döküldü, gene kar yaðdý, güneþ ýsýtmaya baþladý, meyveler oldu…

Dedikoducu Toprak Baba’yý yakalamýþ, belli ki aðzýndan laf almaya çalýþýyor. Onlara bakýyorum ama dedikoducu ile göz göze gelmekten de çekiniyorum. Beni bir yakalarsa kolay kolay býrakmaz, hastanede ne olup bittiðini saatlerce dinlemek zorunda kalýrým.

Dedikoducu’nun hastanede her olup bitenden haberi vardýr. Baþkalarýnýn bilip de onun bilmediði hiçbir olay yoktur. Öyle bir yeteneði var ki her konuþulaný, her þartta mutlaka duyar. Konuþulanlarý duyabilmesi için mesafenin de onun için pek önemi yoktur. Zaten bir-iki kelime duyduktan sonra zengin hayal gücü sayesinde gerisini o tamamlayabilir. Gerçi bu tamamlamalar nedeniyle birçok yanlýþ anlamaya hatta kavgaya bile neden olduysa da bunlar önemli sayýlmazdý. Sonradan, konuþanlarýn dudaklarýný okumayý öðrenince daha saðlýklý bilgiler elde etmiþ olsa da öðrendiklerine eklemeler yapma huyundan bir türlü vazgeçemediði için sebep olduðu tatsýz olaylar azalmamýþ aksine artmýþtý.

Toprak Baba ise onun tam tersi… Kimsenin etlisine, sütlüsüne karýþmaz. Dedikodu yapmaz. Boþ konuþmaz, sorarlarsa cevap verir; sormazlarsa susar ve dinler. Sakin mizaclý, kýlýðýna kýyafetine daima özen gösteren, yaþý bir hayli ilerlemiþ bilgili ve görgülü bir kiþi. Hiç kimseye söylememiþ olmasýna raðmen çok sayýda bilimsel eser yazmýþ, kamuda önemli makamlarda uzun yýllar çalýþmýþ hatta profesör ünvanýna bile sahipmiþ.

Toprak Baba, buraya gelmeden önce çalýþmalarýnýn verdiði yorgunluk, belki de yaþlýlýk nedeniyle bazý anormal davranýþlarda bulununca çocuklarý önce onu özel bir hastanede psikiyatriste götürmüþler. Doktor bu hastalýðýn yatarak daha iyi tedavi edilebileceðini söyleyince, biraz da iþlerine geldiðinden buraya getirip yatýrmýþlar. Önceleri ziyaretine gelirlerken sonradan bundan da vazgeçmiþler ve Toprak Baba’yý kaderine terk etmiþler. Tedaviye olumlu cevap veren bünyesi sayesinde, kýsa sürede iyileþmiþ olmasýna raðmen çocuklarýna yük olmamak için hastanede kalmaya devam etmiþ.

Toprak Baba en sonunda Dedikoducu’dan kendini kurtardý. Onun için iyi olmasýna karþýlýk benim için kötü oldu. Ýþte Dedikoducu gözünü benim üzerime dikmiþ, bana doðru geliyor…

Önce selam verdi. Hoþbeþten sonra asýl konuya girdi:

-Sana anlatacaklarým var. Aðzýn sýkýdýr deðil mi? Kimseye söylemeyeceðine söz verirsen bu önemli olaylarý ilk duyan sen olacaksýn.

-Tamam, tamam söz!

-Ýmparator yakýnda bir devlet kuracak…

-Ne devleti? Nerede ve ne ile? Ýmparator’un hazineleri ve ordularý mý var da devlet kuracak?

-Neyi var bilemem. Ben sadece devlet kuracaðýný biliyorum. Güvendiði bir þeyler olmasa böyle bir iþe kalkýþýr mý? Devleti kuracaðý yer de bizim hastane…

-Hadi oradan, kýç kadar yere devlet mi kurulurmuþ! Burada olsa olsa birkaç yüz dönüm yani diðer devletlere göre bir karýþ toprak ancak var.

-Bunlarý ona Toprak Baba da söyledi. Ýmparator da ona dünyada buradan daha az topraðý olan devletlerden bahsetti.

-Toprak Baba da mý bu iþin içinde?

-Doðrudan deðil; dolaylý olarak daha doðrusu mecburen girdi. Toprak Baba’yý odasýna çaðýrýp yönetim þekilleri ve demokrasi hakkýnda onu bilgilendirmesini istedi. Toprak Baba doðrudan demokrasi, temsili demokrasi, yarý doðrudan demokrasi, aristokrasi, cumhuriyet, federasyon, meþrutiyet ve hatýrlayamadýðým birçok þey hakkýnda saatlerce konuþtu durdu. Anlattýklarý benim bilmediðim konular olmasýna karþýlýk Ýmparator anlýyormuþ gibi sýk sýk “evet” deyip durdu.

-Bütün bunlarý sen nereden biliyorsun?

-Günlerce Ýmparator’un odasýnýn kapýsýna kulaðýmý dayayýp dinledim. Biliyorsun, hastanedeki odalarýn hepsinde dörder kiþi vardýr; Ýmparator’unki hariç. O, tek baþýna kalýr. Kimse onun yanýnda kalmak istemez; yanýlýp da kalan olursa bir gece bile orada yatamadan kendini koridorda bulur. Ýmparator’un odasýna sadece sýk sýk toplantý yaptýðý beþ arkadaþý girip çýkabilir. Onlar en az bir cinayeti olan seçilmiþ kiþilerdir. Adeta Ýmparator’a taparlar, her isteðini bir emir kabul edip yerine getirirler. Ýmparator bu adamlarýna bazý konularda araþtýrma ve hazýrlýk yapmalarý için emirler de verdi.

-Anlattýklarýn bana çok saçma geliyor. Altý adam devlet kuracak, nasýl olacak bu iþ? Saçma olduðu kadar ayný zamanda komik de…

-Ýnanmamakta serbestsin. Devleti kurduklarý zaman söylediklerimin doðruluðunu anlayacaksýn. Doðrusu bu devlet kurma iþi benim de hoþuma gitti. Buradaki baskýcý, zalim yönetimden kurtulup kendi devletimizde özgürce yaþamak ne kadar güzel! Düþündükçe heyecanlanýyorum.

-Beni de tam tersine hafakanlar basýyor! Kafam karma karýþýk oldu.

-Bunlar aramýzda kalýyor, tamam mý? Kimseye söyleme! Ýmparator bir duyarsa beni kesin öldürür.

-Benden yana emin ol, kimseye söylemem. Asýl sen kimseye söyleme. Aðzýný tutabileceðini sanmasam da seni gene de bir uyarayým dedim.

Sonunda gitti. Oh be, dünya varmýþ! Uzandým çimenlerin üzerine. Hiçbir þey düþünmek istemiyordum… Güneþin sýcaklýðý sardý tüm bedenimi, rahatladým. Seni çok seviyorum sevgili güneþ!

(Devam edecek...)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.