..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilge kiþi her þeye þaþan kiþidir. -Andre Gide
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




26 Aralýk 2014
Demokratik Deliler Devleti - 10  
Ömer Faruk Hüsmüllü
-Ülkeleri deliler idare etmeli!-Zaten öyle deðil mi?


:AAIH:


-Ülkeleri deliler idare etmeli!
-Zaten öyle deðil mi?
**
Gözlerim yan taraftaki aðacýn dallarýndaki cevizlere takýldý. Ne kadar çoktu. Kimsenin koparmayý akýl etmediði belli. Yattýðým yerden kalktým, cevizleri toplamaya baþladým. Yirmi tane kadar olunca oturup üzerlerindeki yeþil kabuðu soydum. Ellerim biraz boyandý, ama olsun. Ceviz boyasý öyle kolay kolay çýkmaz, günlerce kalýr elde…
Taþ aramaya baþladým. Ýki tane buldum. Birini alta, cevizi de onun üzerine koyup öteki taþla kýrdým. Sert kabuðun içinden çýkardýðým ceviz içini aðzýma attým, hafif buruk bir tadý vardý. Ýkinciyi yemeden önce ceviz içinin üzerindeki zar gibi ince kabuðu soymayý akýl ettim. Þimdi çok lezzetliydi ve hoþ bir kokusu vardý. Üçüncü, yediðim son ceviz oldu.
Ýleride iki tane küçük kuþ gördüm. Çok güzel sekiyorlar ve cývýldaþýyorlardý. Ýki tane þirin serçe… Bunlarý daha yakýndan görmek için cevizlerimi dönüþte almak üzere orada býrakýp ayaða kalktým. Beni görünce pýrrr diye bir ses çýkarýp küçücük kanatlarýný çýrparak havalandýlar. Onlarý rahatsýz ettiðimi anladým; caným sýkýldý. Her ne kadar kötü bir niyetim yoksa da hayvanlar bunu nereden bileceklerdi!
Çok geçmeden tekrar geldiler. Boþuna üzülmüþüm. Bu sefer eski yerlerine deðil de benden biraz daha uzaða kondular. Artýk onlara yaklaþmayý düþünmüyordum, üstelik buradan da hareketlerini takip edebilirdim. Birbirlerine temas ediyorlar, gagalarýyla hafifçe dokunuyorlardý. Ötekine göre daha küçük olaný yerde yiyecek buldu. Gagasýna alýp yutmaya çalýþtý; büyük gelmiþ olmalý ki yutamadý ve aðzýndan düþürdü. Diðeri düþen yiyeceði hemen kaptý, ötekinin yapamadýðýný o yaptý yani bir kerede yuttu. Yemini düþüren yiyene ne kýzdý ne de saldýrdý. Sanki hiçbir þey olmamýþ gibi saðý solu gagalayarak etrafta yem aramaya baþladý. Acaba ayný durum biz insanlarýn baþýna gelseydi ne yapardýk?
Oradan uçup gidinceye kadar bu çýtý pýtý yaratýklarý seyrettim. Sonra cevizlerimi almak için geri döndüm. Bir de ne göreyim! Bir karga benim cevizlerimi karýþtýrýp duruyor. Bazýlarýný gagasýyla almaya çalýþýyor, baþaramayýnca býrakýyor. Diðerini deniyor, gene olmuyor. Sonunda bir tanesini gagasýna sýðdýrdý ve uçarak uzaklaþtý.
Karganýn bu haline güldüm. Cevizi aldý kaçtý da o ceviz onun ne iþine yarayacak? Bu davranýþý bana ayný zamanda kargalarýn hýrsýz olduklarý söylentisini de hatýrlattý. Ama bu “hýrsýz” yakýþtýrmasýný derhal reddettim. Neden hýrsýz olsunlar ki? Ýnsanoðlu kendi kusurlarýný hayvanlara da yükleme alýþkanlýðýndan vazgeçmeli.
Kargayý takip ettim. Yükseldikçe yükseldi ve aðzýndaki cevizi düþürdü. Ýþte olacaðý buydu! Hoþ, düþürmese de o cevizi kýrýp yiyemezdi ki… Yanýlmýþým. Sonradan anlayacaktým bunu. Karganýn aðzýndan düþtüðünü sandýðým ceviz hýzla beton zemine çakýlýnca param parça oldu. Ve karga pike yaparak etrafa daðýlan ceviz parçalarýnýn olduðu yere süzüldü. Bunlarý teker teker toplayarak yedi. Daha sonra benzeri olaylarý yaþayýnca anladým ki karga çok zeki bir hayvan. Cevizi nasýl kýracaðýný biliyordu. Havadan cevizi toprak zeminin deðil de betonun üzerine býrakmasý bunu kanýtlýyordu. Öyle ya hayvancaðýzýn elimi var da taþý ya da çekici alýp cevizi kýrsýn!
Diðer günlerde de topladýðým cevizlerden almasýna göz yumdum; bazen hiç caným ceviz yemek istemediði halde sýrf onun için ceviz topladým. Dolabýmýn içinde arkadaþým karga için biriktirdiðim cevizler bile olduðunu söylersem belki de þaþýrýrsýnýz. Ama þaþýrmayýn, çünkü artýk o benim arkadaþým hatta dostum oldu.
Ben bunu dedim ya, birileri hemen “Kýlavuzu karga olanýn burnu b.ktan kurtulmazmýþ.” Sözünü hatýrlatacaklar. Halt etmiþ bunu diyenler… Dostum karganýn bana yaptýðý kýlavuzluklarý hiçbir insan yapmadý. Beni tanýyordu, görür görmez baþýmýn üzerinde uçmaya baþlýyordu. Bana kötü gözle bakanlarý seziyor ve onlara karþý saldýrýya geçiyordu. Hakkýmda iyi düþünmediðini hissettiði insanlarý etrafýmdan uzaklaþtýrmaya çalýþýyor, bazen de bunlarýn kafalarýna gagasýyla sert darbeler indiriyordu.
Ýmparator’a bile saldýrma cesaretini gösteren dostum karga, az kalsýn bu katil tarafýndan öldürülecekti. Zaten ona saldýrmayý bir kere denedi ve tehlikenin ne kadar büyük olduðunu anlayýnca ondan hep uzak durmaya çalýþtý.
Daha sonra bu dostumu odamýn camýnýn dýþýnda da görmeye baþladým. Benim bu odada olduðumu nereden biliyordu, beni burada nasýl bulmuþtu? Sorularý aklýma gelse de cevaplarýný veremiyordum. Camýn kenarýna konuyor, camý gagalama filan gibi herhangi bir hareket yapmadan beni gözetliyordu. Ben yataktan kalkýp, giyinip, onun yiyeceði cevizi cebime koyup kapýya yöneldiðimde karga dostum da buluþma yerimize gitmek için havalanýyordu.
Dikkatimi çeken bir nokta da þu oldu: Havalarýn kötü olduðu ya da olacaðýný sezdiði günlerde cama gelmiyordu. Çünkü o günlerde benim odadan dýþarý çýkmayacaðýmý biliyordu. Tabii onun bu davranýþý sayesinde ben de kolaylýkla hava tahmininde bulunabiliyor ve ona göre davranýyordum. Yani karga dostum geldiyse o gün hava iyi, gelmediyse kötü olacak demekti.
Derken havanýn çok güzel olduðu bir gün karga dostum cama gelmedi. Dýþarýda olduðunu düþündüm: Yoktu. Sonraki gün de gelmedi. Daha sonra da… Ölmüþ olabilirdi. Bunu kabul etmek istemesem de dostum, arkadaþým galiba ölmüþtü. Hani kargalarýn ömrü uzundu? Benim karga dostuma gelince neden kýsaldý bu ömür? Saçma sorular biliyorum, hoþ görün! Biz dost olduðumuzda bu karganýn kaç yaþýnda olduðunu biliyor muydum da böyle saçma sorular soruyorum!
Çaresizlik insana akla hayale gelmeyecek þeyler de yaptýrýyor. Ben belki görür de gelir diye camýn dýþýna birkaç tane ceviz bile koydum. Her sabah kalktýðýmda ilk iþim cam kenarýna gidip cevizlere bakmaktý. Sadece sabah mý? Hayýr. Kahvaltýdan ve yemeklerden sonra odama geldiðimde de… Cevizler günlerce durdu. Ne gelen vardý ne de giden… Ta rüzgâr uçurana kadar cevizler hep orada kaldý.
Onunla geçirdiðimiz son günde yaþadýklarýmýzý hatýrlamaya çalýþtým: Hep cevizi bütün olarak ona verdiðim halde o gün kýrýp ayýklamýþtým. Elimle aðzýndan besledim. Minnet dolu bakýþlarýný unutamam. Ceviz bitince geldi omzuma kondu, baþýný enseme sürttü. Sonra gagasýyla saçlarýmý karýþtýrmaya baþladý. Elimle sýrtýna dokundum, tüylerini okþayýp düzelttim. Arada bana kaçamak bakýþlar atýyordu. Göz göze geldiðimizde birkaç saniye sonra uçup gideceðini ve bu bakýþmanýn son birlikteliðimiz olduðunu fark edemedim. Gökyüzüne doðru yükseldi, yükseldi; tam benim üzerimde kocaman bir daire çizip gözden kayboldu.
Kimse bu gidiþe bakýp da onu vefasýzlýkla suçlamasýn. Hele hele sakýn ola ki “Besle kargayý oysun gözünü!” demesin. Valla ne sansür dinlerim ne mahkeme; edebi medebi bir yana býrakýp basarým küfürü…
Anama bu kadar aðlamamýþtým. Dostum kargayý kaybetmiþ olmam içimi daðladý, acýsý günlerce geçmedi. Onu hatýrladýkça göðsüme bir aðýrlýk çöküyor, nefes almakta zorlanýyordum. Onunla tatlý sohbetlerimiz oldu. Bazen dertleþtik, bazen neþelendik. Benim anlattýklarýmý dinler, kimi zaman kafasýný sallayarak ya da sesler çýkararak anlattýklarýmý onaylardý. Bir keresinde onu çok sevdiðimi söyledim. “Ben de…” Dedi. Belki de bana öyle dedi gibi geldi. Keþke her gün onu sevdiðimi söyleseydim, keþke…
Benim karga ile olan iliþkim, ardýndan tuttuðum yas bazýlarýnýn dikkatinden kaçmamýþ olacak ki benimle alay edenlerin, arkamdan “Kargacý” diye baðýranlarýn sayýsý her geçen gün arttý. Zaten daha sonra da adým “Kargacý” olarak kalacaktý. Onlar bana bu adý aþaðýlamak, en azýndan alay etmek için vermiþlerdi ama ben tam tersine böyle bir adým olduðu için onur duyuyordum.
Beni anlayan, teselli eden, akýl veren, dostumu kaybetmenin acýsýný paylaþan tek bir kiþi vardý: Toprak Baba. Gerçekten de bu adam adýna layýk bir insandý. Toprak; ýrk, dil, din, cinsiyet, hatta canlý türü ayrýmý yapmadan ve de almadan nasýl ki herkese, her canlýya veriyorsa, o da öyleydi.
Toprak Baba’nýn þu sözlerini aklýmýn bir köþesine yazdým ve umutsuzluða her kapýldýðýmda tekrarladým: “Bak evlat! Ölüm mukadderattýr. Hiçbir canlý bu yazgýdan kaçamaz. Geride kalanlarýn ölenler için yapabilecekleri gerçekte hiçbir þey yoktur. Tabii kaybettiklerimiz için üzülürüz, ama sadece üzülmekle kalýrýz. Çünkü üzüntümüz de onlarý geri getiremez ki! Her canlý yalnýz doðar, yalnýz yaþar ve yalnýz ölür. Nasýl ki ölüm her canlý için mutlaksa, yalnýzlýk da öyledir. Yalnýz yaþamayý öðrenen hayatýn sürprizlerini en az hasarla atlatýr.”
Madem söz kuþlardan açýldý, burada yaþadýðým ilginç bir kuþ hikâyesini de anlatayým:
Aðaçlarýn çiçek açtýðý bir zaman dilimiydi… Kuþlarýn cývýldadýklarý, öttükleri; oradan oraya neþe içinde uçtuklarý bir gündü. Bahçede dolaþýyorum. Basket maçý yapanlarý izlemek amacýyla oraya doðru yöneldim. Biraz izledim, sýkýldým. Oradan ayrýlmaya karar verdim. Birkaç adým gidince bir aðacýn üzerinde üç adam gördüm. Üçü de farklý dallardaydýlar. Acayip sesler çýkarýyorlardý. Çýkardýklarý seslere bir anlam veremedim. Orada ne yaptýklarýný da anlayamadým.
Aðacýn altýnda birkaç kiþi gördüm. Birini tanýdým: Geveze. Aðaçtakilere bir þeyler söylüyordu. Fark edince susup dinlemeye baþladýlar. Geveze, arkasýna dönüp maçý seyredenlerin de duyabileceði bir sesle:
-Evet sevgili seyirciler! Az sonra dünya müzik tarihinde bir ilke tanýklýk etmiþ olacaksýnýz. Dünyanýn en güzel sesli kuþunu seçeceðiz. Lütfen yarýþmacýlarýmýza bir alkýþ!
Seyirciler bu davete uyup alkýþladýlar. Alkýþ seslerini duyan maçtakiler de oraya gelmeye baþlayýnca seyircilerini kaybeden sporcular bile maçý býrakýp Geveze’nin yanýna gittiler. Geveze bir yandan eliyle aðaçtaki üç adamý iþaret ederken bir yandan da konuþuyordu:
-Yarýþmamýz az sonra baþlayacaktýr. Önce sizlere jüri üyelerimizi tanýtýyorum: Solumda Uçan Kanatlý Kuþlar Derneði Baþkaný, onun yanýnda Sanat Müziði Koro Þefi ve sað tarafýmda ise Kanarya Sevenler Derneði Baþkaný… Jüri üyelerimiz için de bir alkýþ rica edeceðim.
Geveze’nin saðýnda ben vardým. Acaba baþkasý var da ben mi görmedim diye düþündüðümden etrafa iyice bakýndým. Yoktu. Ben Kanarya Sevenler Derneði’nin adýný bile þimdi duyuyordum. Mutlaka bir yanlýþlýk olmalýydý. Oradan gitmek için hamle yaptýðýmda niyetimi anlayan Geveze elimden tutup kendine doðru çekti. Kaçýþ yok, jüri üyeliði de yapacaktým.
-Lütfen sessiz olalým. Sessizlik, lütfen sessizlik… Þimdi size ilk yarýþmacýmýzý takdim ediyorum: Altýn sesli, neþeli, milyonlarýn sevgilisi Kanarya huzurlarýnýzda…
Takdimden sonra ayaðýnda yeþil pantolonu, sýrtýnda sarý tiþörtü ve boynunda kahverengi kaþkoluyla etrafa gülücükler daðýtan Kanarya ötmeye baþladý. Cýzýrtýya benzeyen bir sesten baþka bir þey duymadým ben. Kulaðýmý týrmalayan bu ses bereket sadece iki-üç dakika sürdü. Þarkýsý bittikten sonra aldýðý alkýþlarý duyunca belki de ben müzikten anlamýyorum diye düþündüm.
-Ýkinci olarak kýrlarýn efsane sesi, dünya güzeli Keklik huzurlarýnýzda…
Önce, kekliðin ayaðýndaki kýrmýzý ayakkabýlar dikkatimi çekti. Açýk kahverengi, gri ve sarý karýþýmý bir pantolonun üzerine siyah, beyaz ve mor renklerin hakim olduðu kareli bir gömlek giymiþ; dudaklarýna kýrmýzý boya sürmüþtü. Kasýlarak yürümesinden de çok gururlu olduðu kolayca anlaþýlýyordu. Þarkýsýna baþladý: Birkaç kere gagurrak gugarrak deyip durdu sadece… O da seyircilerden hak ettiði alkýþý aldý.
-Ve son yarýþmacýmýz: Þakýyan bir ses, ormanlarýn süsü, gören gözlerin harikasý Bülbül huzurlarýnýzda…
Bülbülün ölçülü, olgun yani vakur bir görünüþü vardý. Gözlerinin etrafýna beyaz bir boya sürmüþtü. Giysilerinde kýzýl ve kahverengi hakimdi. O da þarkýsýn söyledi. Daha önceki dinlediðim bülbül sesleri ile onun söylediðinin uzaktan yakýndan bir ilgisi yoktu. Tabii o da alkýþlandý.
-Deðerli seyircilerimiz, yarýþmacýlarýmýzý dinledik. Þimdi jürimiz toplanacak ve kararýný biraz sonra açýklayacaktýr. Sizlerden ricamýz birkaç dakika beklemenizdir.
Sanki çok güzel ya da önemli þeyler söylemiþ gibi Geveze’nin bu son sözleri çýlgýnca alkýþlandý. Alkýþlar Geveze’nin hoþuna gitmiþ olmalý ki havalara girerek bize yani jüriye emirler yaðdýrmaya baþladý.
Toplandýk. Ben þarkýlarýn hiçbirini beðenmemiþtim. O nedenle tarafsýz kalacaðýmý, oy vermeyeceðimi söyledim. Diðer iki üye farklý adaylardan yana oy kullanýyorlar; bir türlü anlaþmaya yanaþmýyorlardý.
Zaman geçtikçe seyircilerin sabrý tükendi. Önce adaylarýný destekleyen sloganlar atmaya baþladýlar:
-Kanaryam senin için ölmeye geldik!
-Bülbülüm seni altýn kafese deðil, kalbimize koyduk.
-Kekliðim seni düz ovada da aðaç üstünde de kimseye avlatmayýz.
Sonra ortalýðý homurdanma sesleri doldurdu ve en sonunda da karþýlýklý küfürler, hakaretler… Küfür ve hakaretlerden en çok pay da maalesef bana düþtü.
-Bu yarýþmada þike var. Baksanýza jüri üyelerinden biri Kanarya Sevenler Derneði Baþkaný ve bir yarýþmacý da Kanarya. Bu bal gibi þikedir, þike…
Sözlerini duyan Keklik ve Bülbül taraftarlarý bana saldýrdýlar. Biraz tartakladýlar, Geveze kurtarmasaydý daha kötüsünü de yapabilirlerdi. Adýný bile az önce duyduðum bir dernek yüzünden aðzýmýn burnumun kýrýlmasý iþten bile deðildi.
Seyircilerin taþkýnlýklarý aðaç dallarýndaki yarýþmacý kuþlara da geçti. Onlar da birbirlerine küfürler yaðdýrmaya baþladýlar. Bu onlara yetmemiþ olacak ki, yumruklaþmak için üçü birden ayný dalýn üzerine geldiler. Ýþte ne olduysa o zaman oldu… Þiddetli bir çatýrtý sesi bütün sesleri bastýrdý, herkes aðzý açýk bir þekilde sahte kuþlarýn yere çakýlmasýný seyretti.
Çatýrtýyý duyan güvenlik elemanlarý koþarak geldiler. Yerde yatanlarý kaldýrmaya çalýþtýlar ama olmadý. Düþenler acý içinde kývranýyor ve baðýrýyorlardý. Bunun üzerine güvenlikçiler telsiz ile cankurtaran gönderilmesini istediler. Cankurtaran sirenleri birkaç dakika sonra duyuldu. Saðlýk ekibi yaralýlarý muayene ettikten sonra, üç kuþun da pardon akýl hastasýnýn da sol ayaklarýnýn kýrýldýðý teþhisini koydu.
Yarýþmanýn sonucu þöyle: Yarýþmacýlarýn konduklarý dal kýrýldýðý için jüri yarýþmayý iptal etti.
Gene devlet konusundayýz…
Dedikoducu kurulacak devletle ilgili bolca haber getirdi. Tüm söylediklerini yazsam sayfalar almaz. O nedenle özetleyerek anlatacaðým:
Ýmparator’un araþtýrma görevi verdiði adamlarý iþlerini çok iyi biliyor ve yapýyorlarmýþ. Buradaki tüm hasta, doktor ve görevlileri tek tek fiþlemiþler. Herkes için ayrý bir dosya açýlmýþ. Kiþinin dosyasýnda en ufak ayrýntýlara bile yer verilmiþ. Tabii bu çalýþmalar öyle hemencecik yapýlacak iþler deðil; aylarca sürmüþ. Her gün çalýþmalarla ilgili olarak Ýmparator’a rapor vermiþler, fiþledikleri hakkýnda önemli bir nokta varsa bilgilendirmiþler.
Elde edilen bilgilerden hareketle önce devletin güvenlik birimini oluþturmuþlar. Burada görev verilecek elemanlar tespit edilip bunlardan aðzý sýký olanlarla irtibata geçilmiþ. Çalýþmalarýn diðer önemli bir yaný da devletin mali kaynaklarý sorunuymuþ. Ekip bu konuda bazý projeler üretiyormuþ.
Bilmem, Dedikoducu’nun beni bir kez daha anlattýklarýný kimseye söylememem konusunda tembihlediðini ve benimde bu konuda tekrar söz verdiðimi söylememe gerek var mý?
-Herkes fiþlendiðine göre, benimle ilgili de bir þeyler mutlaka dosyada yer alýyordur. Benim hakkýmda yazýlanlarý biliyor musun? Diye sordum.
-Evet biliyorum. Yazýlanlarý kelimesi kelimesine söyleyeyim: Kargacý. Suya sabuna dokunmaz; kimsenin etlisine sütlüsüne de karýþmaz. Kuþlarla, böceklerle, aðaçlarla uðraþarak vaktini geçirir. Kendisinden hareketimize herhangi bir zarar gelmez. Gerekirse ileride hareketimiz için kendisinden yararlanýlabilinir.
-Devleti ne zaman kuracaklar? Tarih belli mi?
-Devletin kurulacaðý tarih, devletin þekli, hatta kimlerin hangi görevlere getirileceði hepsi belli oldu. Tarihi sana söyleyemem. Þu kadarýný bil, çok uzak bir tarih deðil.
-Baþhekim, doktorlar ve diðer personel ne diyecek bu iþe? Onlar razý olacaklar mý?
-Sen söylediklerimden bir þey anlamamýþsýn! Yoksa böyle boþ boþ konuþmazdýn. Baþhekime filan soran kim ki! Adamlar darbe yapacaklar darbe… Hepsini alaþaðý edecekler… Sonra da sýra gerçekleþtirecekleri devrimlere gelecek. Tabii bu iþ o kadar kolay deðil; kelle koltukta! Sonunda mutlaka birilerinin caný çok yanacak… Caný yananlar bu taraftan mý öteki taraftan mý olacak, bunu da zaman gösterecek.
Bir çýðlýk duyunca sustu. Ama bu seferki korku deðil, bir sevinç çýðlýydý. Çýðlýk ataný da gördüm: Ýzmaritçi. Bazýlarý ona kefalci de diyor. Sigara alacak parasý olmasýna raðmen onun bunun attýðý izmaritleri toplayarak içiyordu. Eðer bulduðu izmarit büyükse bir sevinç çýðlýðý atarak üzerine atlýyor, küçükse insanlarýn cimriliðinden yakýnýyordu.
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.