Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Trabzon, Karadeniz Bölgesi’nin bir incisi. Buranın en büyük şehri. Bir deniz, bir liman kenti. Müzeleriyle, örenyerleriyle, doğal güzelliği ile Trabzon bambaşka bir şehir. İnsanları cana yakın. Sıcak ve misafirperver. Önce cennet gibi bir manzara görmek için Boğaztepe’ye çıkmalısınız. Burada bulunan çay bahçelerinden birinde oturup, Karadeniz’e has çaylardan içmelisiniz. Size mis gibi semaver getirirler. Bütün Karadeniz’i ayaklarınızın altına seriverirler. Ilık ılık esen rüzgar altında yudumlarsınız mis gibi tavşan kanı çaylarınızı. Sonra şehre gezmeye inersiniz. Caddeler temizdir. Dilerseniz meydanda Atapark’a oturup dinlenirsiniz. Burası günün her anı kalabalıktır. Zannedersiniz ki bütün Trabzon halkı burada oturmuş dinleniyor. Sıcak almışsanız eğer burada buz gibi içecek meşrubatlar bulabilirsiniz. Dinlendiyseniz şehri gezmeye başlayabilirsiniz. Uzun bir caddede yürüyeceksiniz. Buraya Uzun Cadde adını vermişler. Yollar biraz dardır. Bu nedenle iki araba yan yana zor gider. Genelde tek yön olarak verilmiş yollar. Bu nedenle bir rahatlama olmuş trafikte. Yol üzerinde tarihi mekanlara rastlarsınız. Osmanlı döneminden kalma camileri gezersiniz. Bunların yanında gezebileceğiniz güzel müzeler vardır Trabzon’da. Örneğin Trabzon Müzesi, Ayasofya Müzesi, Atatürk Köşkü bunlardan bazılarıdır. En büyük özellikleri hepsinin de şehir içinde olmalarıdır. Ve bunlar mutlaka gezip görülmesi gereken yerlerdir. Trabzon Müzesi zeytinlik Caddesin’dedir. 1990’lü yılların başında Banker Kostaki Teophylaktos tarafından büyük programlı konut olarak yaptırılmış. Mimarlarının İtalyan olduğu ve İtalya’dan getirildiği biliniyormuş. Konak sahibi iflas etmiş. İflas etmesiyle birlikte mallarına haciz konulmuş. Böylece Konak başkalarına geçmiş. Milli mücadele yıllarında burası karargah binası olarak kullanılmış. 1924 yılında Atatürk’ün Trabzon’u ilk ziyaretinde konaklaması için düzenlenmiş. Atatürk ve eşi Latife Hanım, beraberindekilerle burada konaklamışlar. Sonraları bina, Hükümet Konağı, Genel Müfettişlik Binası ve Kız Meslek Lisesi olarak hizmet vermiş. 22 Nisan 2001 tarihinde ise arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği Trabzon Müzesi olarak ziyarete açılmış. Giriş katında İslami Eserler, silahlar, Yazma Eserler, Dokumalar, Takılar,Giysiler gibi bölümlerin yanında TC 5.Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay Seksiyonu ve Atatürk’ün yatak odası bulunmaktadır. Konağın Asma Katı Trabzon Müze Müdürlüğü olarak düzenlenmiştir ve idari kattır. Müze yapı olarak Barok rokoku üslübundadır. Ana salonda yer alan dört adet sütunda Marmarina (imitasyon mermer) tekniği kullanılmış. Binayı bu kadar önemli kılan şey ise bu mimarı tarzı imiş. Trabzon Müzesi’nden sonra uğrayacağınız yer Ayasofya Müzesi’dir. Bu müze, Trabzon İmparatorluğu krallarından 1. Manuel Komnenos zamanında (1238-1263) inşa edilmiş. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethini takiben yapı, camiye çevrilmiş. Daha sonra da vakıf eser olmuş 1868 yılında harap olan camii Bursalı Rıza Efendi’nin teşvikleriyle yeni baştan onarılmış 1. Dünya Savaşı yıllarında sırasıyla depo, hastane daha sonraları yine camii olarak kullanılmış. 1964 yılında ise müze olarak ziyarete açılmış. Geç Bizans Dönemine ait olan yapı, kare-haç planlıdır ve yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Narteks odasına girdiğinizde duvarlara işlenmiş, Hz İsa’nın mucizelerini anlatan figürlere rastlarsınız. Genç İsa, Kudüsü Şerif Mabedinde alimlerle konuşuyor. Hz İsa, kör bir adamın gözlerini açıyor. Şeytana mübtela olmuş bir çocuğun mucizesi görülüyor. Yine figürlerde Ha İsa’nın Kefer-Kama Düğününün mucizesi anlatılıyor. Hz İsa ve annesi Kefer-Kama’da bir düğüne giderler. Düğünde şarap biter. Annesi dostlarının mahçup olmaması için İsa’ya bir çare bulmasını söyler. İsa, orada bulunan suları şaraba çevirir. Kemer mucizesinde ise şu anlatılıyor: Hz İsa öldükten sonra yüzüne bir havlu koyarlar ve havluda Hz İsa’nın sureti çıkar. Son figür ise Hz İsa’nın dostları ile gölü geçerken fırtınayı dindirmesi anlatılıyor. Gölden geçerlerken, fırtına çıkıyor. Havarileri bu fırtınadan korkuyor. Hz İsa uyanıyor ve fırtınayı dindiriyor. Ve su üzerinde yürüyor. Son olarak gideceğiniz yer Atatürk Köşkü’dür. Bu Köşk biraz şehir dışında olduğu için mutlaka araba ile gidilmesi gerekiyor. Köşk, Soğuksu Semtinde bir tepe üzerinde ve çamlar arasında bulunuyor. Güzel bir manzarası var. Beyaz bir görünüme sahip. Etrafı çeşitli çiçeklerle donatılmış. Köşk, Trabzonlu Banker Kostantin Kabayanidis tarafından 1890’da yazlık olarak yaptırılmış. Atatürk, 15 Eylül 1924’te Trabzon’a geldiğinde burayı çok beğenmiş. 27-29 Kasım 1930 tarihlerinde Trabzon’a ikinci kez geldiğine köşkü de ziyaret etmiş. Köşk, 1930 yılında satın alınarak Atatürk’e hediye edilmiş. Atatürk, 10-12 Haziran 1937’de Trabzon’u üçüncü ve son kez ziyaret etmiş. Bu köşkte iki gece kalmış. Doğu illerinin Vali, Belediye başkanı ve diğer yöneticileriyle burada toplantılar yapmış. 11 Haziran 1937 gecesi bütün mal varlığını Türk Ulusuna armağan etme kararını alarak vasiyetini burada yazmış. Vasiyetine: “Hayatımın hatırlayabildiğim en mutlu dakikalarını yaşıyorum. Yıllarca önce düşündüğüm bu işi Trabzon’da tamamlamak mümkünmüş. (11 Haziran 1937)” “Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekle ferahlık duyuyorum. İnsanın serveti, kendi manevi kişiliğinde olmalıdır. Ben Büyük Milletime daha neler vermek istiyorum” diye yazıyor. Köşk şu bölümlerden oluşmuş: Salon, misafir Odası, vasiyetini yazdığı oda, yemek odası, oturma odası, lavabo, banyo, tuvalet. Köşkte her şey orijinalliğini korumuş. Sadece Tül perdeler değiştirilmiş. İkinci katta bekleme odası, salon, yatak odası, çalışma odası ve toplantı odası bulunuyor. Salonda Atatürk’ün şu sözleri yazılmış: “Ben olayım olmayayım; görevinizi bana karşı değil, Türk Milletine karşı yapacaksınız.” Bembeyaz görünümü ile çiçekler içinde ve çamlar arasındaki Atatürk Köşkü’nü aklınızdan kolay kolay çıkaramayacaksınız.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |