..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Çocuklarýn eðitimi, zaman kazanmak için nasýl zaman yitireceðimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




9 Nisan 2015
Demokratik Deliler Devleti - 17  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Giderdim de. Oradaki rengarenk çiçeklerle dolu çiçek bahçelerini, özgürce çaðýldayan þelaleleri, bir masal ülkesinden gelmiþ olan ilginç görünümlü hayvanlarý, kökleri havada olan aðaçlarý, birbirini kovalayan el büyüklüðündeki uður böceklerini, rastgele serpiþtirilmiþ yanan ama yakmayan ateþleri seyrederdim.


:AGCF:




-Delice bir paradoks: “Bütün bildiklerim yanlýþtýr. Yanlýþlar beni doðruya götüremez; ama önceki söylediðim cümle doðruysa yanlýþlar beni doðruya götürmüþ oldu; çünkü cümlenin kendisi doðru.”(Bahçede bulduðum bir kâðýt parçasýna yazýlmýþ.)
-Laf aramýzda ben iþin içinden çýkamadým!. Sevgili okur, topu sana atýyorum: Bakalým sen ne yapacaksýn? Ýþin yoksa ayýkla pirincin taþýný!
***
Ýnsan, gün geliyor her þeye alýþýyor. Bu sözü duyduðumda söyleyen kiþiye “Hadi caným sen de! Acýlara, felaketlere, yokluklara alýþ da göreyim.” Derdim. Oysa þimdi o kiþinin sözünün doðruluðunu anlýyorum.
Evet alýþtým/alýþtýk. Neye mi? Ölümlere… Evet, evet ölümlere bile alýþtým/alýþtýk. Devletimizde her gün ölen insan olmaya baþlamýþtý. Bazen günde bir, bazen de iki-üç kiþi öteki dünyaya gidiyordu. Ölenlerin çoðu aðýr hasta ya da yaþlý kimselerdi. Bunu söyledikten sonra meydana gelen ölümlerle ilgili þaþýlacak bir taraf olmadýðý iddia edilebilir. Tamam da, eskiden neden bu kadar çok insan ölmüyordu? Bunlar ölmek için bugünleri mi beklemiþlerdi.
Toprak Baba’yý topraðýn altýna sakladýktan sonra, diðer ölümlerin fazla bir þey ifade etmemesi galiba normaldir. Toprak Baba artýk yok. Devrimin yapýldýðý günün ertesi bir bankýn üzerinde otururken görmüþtüm onu. Ýyi olmadýðý anlaþýlýyordu. Bir günde insan bu kadar çökebilir miydi? Gözleri yere doðru bakýyor, elleri ve ayaklarý hafif hafif titriyordu. Yanýna gittim, eline sarýlýp öptüm. Tepkisi saçlarýmý okþamak oldu. Yanýna oturdum. Öptüðüm elini býrakmadým. O da elini çekip benden kurtarmadýðý için bir müddet böyle durduk.
Üç güvenlik görevlisinin dövdüðü bir hastanýn çýðlýklarýný duyunca, baþýný yerden kaldýrdý. Feri kaçmýþ gözleriyle sesin geldiði tarafa baktý. Görememiþ olmalý ki boþta kalan eliyle gözlerini birkaç kere ovaladý. Ýri yarý üç güvenlik elemaný bir adamýn neresine rast gelirse, acýmasýzca coplarý indiriyorlardý. Zavallý adam elleriyle yüzünü, kafasýný korumaya çalýþýyor; bazen de vurulan yerleri elleriyle tutuyordu. Baktý ki olmadý, bir de kendini dövenlerin ayaklarýna sarýlmayý denedi. Aðzýndan ne dediðini anlamasam da sözler çýktýðý belliydi. Belki de yalvarýyor, aman diliyordu. Tabii bu dileyiþ dayakçýlarý insafa getiremiyordu.
Sonunda dövülen adam upuzun yere serildi. Ölü gibi yatýyordu. Dövmeyi býraktýlar. Ýþlerini baþarýyla tamamlamýþlardý, artýk gidebilirlerdi. Biri giderken, yerde yatan adama bir tekme savurdu. Tekme adamýn eline denk geldi. Adamda gene bir tepki yok. Olayý seyreden çok sayýda kiþi vardý. Ama ben dahil hiç kimse dayakçýlar oradan ayrýlmýþ olmalarýna raðmen o adama yardým etmeye gitmedik. Herkes baþýna bir þeyler gelebileceðinden korkuyordu.
Güvenlik elemanlarý iyice uzaklaþýnca adam, ellerinden kuvvet almaya çalýþarak kalkmayý denedi. Baþaramadý. Biraz sonra bir kere daha denedi. Bu sefer diz üstü oturabildi. Dinlendi. Aðýr aðýr ayaklarýnýn üzerine dikildi. Bir adým attý, bir adým daha… Çok yavaþtý ama sonuçta gidebiliyordu iþte. Bu kadarý bile biraz teselli vericiydi. Çünkü neredeyse öldüðünü düþünmeye baþlamýþtým.
Toprak Baba, dayak yiyen adamý baþýyla iþaret etikten sonra suskunluðunu bozdu. Gözleri dolu doluydu ve sesi aðlamaklýydý:
-Zulümden kurtulmak istiyorduk, daha beterine maruz kaldýk. Gördüðümüz yer cennetti, ama nasýl olduysa biz cehenneme geldik.
-Belki de biz bu zulmü hak ettik, dedim.
-Hayýr, hiçbir insan zulmü hak etmez; kötü bile olsa… Asýl üzüntüm, benim de bu zulme bilmeyerek de olsa katkýda bulunmuþ olmamdýr. Hepimiz için çok iyi imkanlar saðlanacaðýný sanarak onlara destek verdim. Çok büyük bir hata iþledim, çok büyük! Bedelini ödemek isterim, ödeyeceðim ama bu ödeme insanlarýn acýlarýný dindirmeyecek ki! Son günlerimi piþmanlýk duyarak geçirmek istemezdim.
Dedi ve elini elimden kurtararak ayaða kalktý. Bir adým attý, durdu. Yere yýkýlacak gibiydi. Hemen kalkýp koluna girdim. Baþýný omzuma yasladý. Küçük adýmlarla yürüyerek odasýna gittik. Yataðýna yatýrdým, elini öpüp ayrýldým.
Bu Toprak Baba’yý son görüþüm. Çünkü ertesi gün odasýna ziyarete gittiðimde, çok hastalandýðýný ve bu odadan çýkarýlýp Ýmparator’un odasýna götürüldüðünü söylediler. Bundan sonra tedavisine orada devam edilecekmiþ. Aklýma Ýmparator’un odasýnda kimseyi istemediði geldi. Meðerse Ýmparator Baþkan olur olmaz odayý terk etmiþ, av köþküne taþýnmýþ. Av köþkünün önünde gözüme iliþen hareketliliðin nedeni buymuþ. Orasý artýk Baþkanlýk Sarayý olarak adlandýrýlýyormuþ ve yanýna yaklaþmak da yasakmýþ. Geceleri, gündüzleri aratmayacak þekilde aydýnlatýlýyormuþ.
Hemen Ýmparator’un eski odasýna koþtum. Öyle ya orasý artýk “eski odasý” olarak anýlacaktý. Kapýda nöbetçi vardý. Ýçeri girmeme izin vermedi. Bilmem doðru mu, Toprak Baba ziyaretçi istemiyormuþ. Ýçeride ona bakan bir hizmetli varmýþ ve yemeklerini de artýk odasýnda yiyecekmiþ.
Daha sonra ne Toprak Baba’yý ne de Ýmparatoru yemekhanede gördüm. Toprak Baba yemekleri odasýna götürüldüðü için gelmiyordu, belki de hastalýðýndan dolayý gelemiyordu. Ya Ýmparator neden gelip de Yurttaþlarý ile birlikte yemek yemiyordu? Benimki de soru mu? Koskocaman Devlet Baþkaný gelecek ve yurttaþlarýn arasýna karýþýp onlarla birlikte yemek yiyecek! Olur mu?
Devrimin yedinci günü öðleden sonra yapýlan anonsta herkesin dýþarýda toplanmasý istenince önemli bir olay olduðunu anlamýþ ve heyecanlanmýþtým. Dýþarý çýkýp beklemeye baþladým. Görevlilerin bazýlarý mikrofon teþkilatýný hazýrlamaya uðraþýrken, bazýlarý da dýþarý çýkan hastalarý sýraya sokmaya çalýþýyordu. Ýlkokuldaki öðrenciler gibiydik!
Derken, Ýmparator’un yani Devlet Baþkanýmýzýn, sarayýn bulunduðu taraftan geldiðini gördüm. Üzerinde oldukça kaliteli yeni bir elbise vardý. Yüzüne bakýp vereceði mesajýn ne olduðunu tahmin etmeye çalýþtým. Edemedim. Neþeli deðildi, üzüntülü hiç deðildi. Küçümseyen bakýþlar atýyordu bize doðru. Mikrofonu eline aldý ve konuþmaya baþladý:
-Sevgili yurttaþlarým! Ýnsanlarýn olduðu gibi devletlerin de hayatýnda üzücü günler vardýr. Ýþte bugün biz böyle üzücü bir günü yaþýyoruz. Sakin, soðukkanlý ve sabýrlý olun. Biliyorum bu haberi duyunca hepiniz çok üzüleceksiniz. Ancak ölüm karþýsýnda maalesef elimiz kolumuz baðlanýyor. Evet, üzülerek söylemek mecburiyetindeyim: Toprak Baba’yý az önce kaybettik. Hepimizin baþý sað olsun.
Bu “kaybettik” sözü kalabalýkta önce müthiþ bir sessizlik yarattý. O sýrada bir yaprak düþse sesini hepimiz duyardýk. Zaman ve mekan algýsýnýn dýþýnda bir ruh haliydi yaþadýðýmýz. Ne kadar sürdüðünü o nedenle tahmin edemem. Belki bir saniye, belki bir asýr; belki de zamandan soyutlanmýþ baþka bir þeydi yaþadýðýmýz.
Sonra gözlere yaþ dolmaya baþladý. Sessizce aðlaþýyorduk. Bu sessiz aðlaþmayý bir hýçkýrýk bozdu. Sanki bunu beklermiþ gibi hýçkýrýklar dalga dalga yayýlmaya baþladý.
Bu manzara karþýsýnda Ýmparator, (mecburen) aðlar gibi konuþmayý denedi. Beceremedi. Normal sesiyle konuþmasýný sürdürdü:
-Acýnýzý anlýyorum, çünkü ayný duygularý ben de yaþýyorum. Teselli bulacaðýnýz bir þey söylemek istiyorum sizlere: Hastalýðý boyunca devletimizin kurucularýndan Toprak Babamýzý sýk sýk ziyaret ettim. Son nefesini verirken de yanýndaydým. Hepinize selamlarýný, sevgilerini yolladý. “Beni seviyorlarsa aðlamak yerine, eserimizi yani devletimizi yaþatarak bunu göstersinler. Ýnsanlar gelip geçicidir ama devlet kalýcý olmalýdýr. Devleti kalýcý yapmak için güçlü kýlmak gerekir; güçlü bir devlet de çok çalýþarak yaratýlabilir. Bu konuda yurttaþlarýma güveniyorum. O nedenle de gözlerim açýk gitmeyeceðim.” Dedi ve huzur içinde, mutlu bir þekilde öteki aleme göç etti. Burada bize düþen onun vasiyetini yerine getirmektir. Bu konuda her yurttaþýmýzýn üzerine düþeni yapacaðýndan eminim. Bugünü devletimizin yas günü olarak ilan ediyorum. Her sene bugün Toprak Baba’yý anma etkinlikleri yapýlacaktýr. Ayrýca en kýsa zamanda atamýzýn heykelini de dikeceðiz.
Ýmparator’un bu söylediklerini dinleyen ya da anlayan oldu mu, bilemem. Ýnanarak, içinden geldiði gibi söylemediði belliydi. Oradaki insanlar bunu mutlaka fark etmiþlerdir. Nitekim günler sonra Toprak Baba’yý Ýmparator’un zehirleterek öldürdüðü dedikodusu ta bana kadar ulaþmýþtý.
Daha sonra da konuþtu Ýmparator. Dinleyen olmamasýna raðmen konuþtu, konuþtu; bir suçu lafla bastýrmak isteyen insanlarýn telaþý içindeydi.
Baþkan sustuktan sonra Toprak Babamýza son görevimizi yaptýk, onu ait olduðu yere yani topraðýn altýna sakladýk. Aslýnda üzülüp aðlamamalýydýk. Çünkü o Toprak Babaydý, bir düþünsenize o Toprak Babaydý…
Böyle desem de çok aðladým. Dolu dolu aðladým. Doðrusu aðlamaya doydum.
Ben de þu söyleyeceðime inanamýyorum fakat gerçek: Bu kadar çok aðlamak bana yaradý. Hayatýmýn en mutlu günlerinden birini yaþýyor gibiydim. Rahatlamýþtým. Zihnimde beni rahatsýz edecek hiçbir düþünce yoktu. Ýyimser ve umutluydum.
Bu güzel duygular içinde kendimi yeþil çimenlerin üzerine attým. Daha önce de sýk sýk yaptýðým gibi yattýðým yerden gökyüzünü seyretmeye baþladým. Bu seferki diðerlerinden farklýydý, çok farklýydý.
Altýn gibi bir güneþ, gökyüzünü pýrýl pýrýl yapmýþtý. Ufacýk da olsa tek bir tane bile bulut görünmüyordu. Sýcaklýk zevk vericiydi. Vücudumun tatlý bir uyuþuklukla gevþediðini hissediyordum. Mutluydum ve bunun farkýna varmak o kadar güzeldi ki…
Hafif bir uyku halinin verdiði mahmurluk vardý üzerimde. Bir guguk kuþu sesi geliyordu uzaktan. Monoton bir ses olmasýna raðmen hoþuma gidiyordu. Buna bir karga sesi eþlik etmekte gecikmedi. Serçeler geri mi kalacak? Onlar da katýldý koroya…
Görkemli gökyüzüne hayranlýkla bakýyordum. Havanýn bulutlarla kaplý olduðu zamanlarda bulutlarýn arkasýnda giz dolu bir þeyler olduðunu düþünürdüm. Bulutlarýn arasýndan süzülüp bu ilginç ortama gitmek isterdim. Giderdim de. Oradaki rengarenk çiçeklerle dolu çiçek bahçelerini, özgürce çaðýldayan þelaleleri, bir masal ülkesinden gelmiþ olan ilginç görünümlü hayvanlarý, kökleri havada olan aðaçlarý, birbirini kovalayan el büyüklüðündeki uður böceklerini, rastgele serpiþtirilmiþ yanan ama yakmayan ateþleri seyrederdim. Bedenimi sarsan bir el ya da neredeyse kulaðýmýn zarýný patlatacak þiddetteki bir ses ile tekrar dönüþ yapardým bu dünyaya. Sebep olanlara kýzardým. Onlara ne yapsam bu öfkemin yatýþmayacaðýný bilirdim. Onun için “en iyisi bir þey yapmamak” derdim.
Bunlarý düþünürken oracýkta uyumuþ kalmýþým…
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.