Ýlkokulu dahi okumamýþ bir köy imamýnýn çocuðu olan Fetullah Gülen, nasýl oldu da dünyanýn diline düþen bir örgüt lideri konumuna geldi? Bu sorunun cevabýný mevcut hükümet ve bazý devlet görevlilerinin dýþýnda verecek kimse bulunmamaktadýr.
Çünkü Türkiye’de öyle bir anormal toplum algýsý yaratýlmýþtýr ki, bazýlarý ben iþime bakarým hesabýyla suya soðana dokunmadan hükümete ve devlete þirin görünerek, duyarsýz þekilde yaþamý yaþamak olarak görmektedir.
Bazýlarý ise devlet babalarýna çok güvendikleri için her iþi büyük devletleri halleder deyip çevresinde vatan millet edebiyatýyla çýkarýný kovalarken, kendi içlerinden birisinin kendilerini nasýl vuracaðýný anlayamayacak kadar cahil ve zekasýzdýrlar.
Evet Fetullah Gülen hem mevcut iktidar partisinin hem de Türkiye’deki tüm din, ýrk ve ulusal milliyetçilerin en sadýk can yoldaþlarý idi. Bunu saðýr Sultanlar bile duyup bildiði halde, saðcý kesimin bilmezlikten gelmesi, her zaman yaptýklarý ihanetlerden bir tanesidir. Önce Fetullah Gülen’in, Kenan Evren ile Adalet ve Kalkýnma Partisi’yle (AKP) olan kardeþliðinin tarihçesine geçmeye çalýþalým.
Fetullah Gülen’in, babasý alt seviyedeki bir devlet memuru maaþý alacak þekilde köy Ýmamlýðý yapan fakir bir ailenin sekiz çocuðundan ikincisidir. Ýlkokulu okumayýp dýþarýdan bitiren birisi olarak, babasýnýn çeþitli yerlerde imamlýk yapmasý ve de çevrelerinde dini alimlerin bulunmasý, kuran okumayý öðrenerek imam olmasýnýn yolunu açmýþtýr.
1970’li yýllarda Ýzmir veya Manisa bölgesinde imamlýk yaparken yedi ay gibi kýsa bir süreliðine gözaltýna alýnýp serbest býrakýlmýþtýr. Bu dönem içerisinde Ýmamlýðý býrakýp Erzurum’da Komünizmle Mücadele Derneði’nin üyeliðini yaparken, ayný zamanda Halk Evleri Dernek Baþkanlýðý’ný da yürütmüþtür. Ýzmir Sýkýyönetim Komutanlýðý tarafýndan aranmasýna raðmen yakalanamamýþtýr.
Daha sonra 1980 yýllarýndan itibaren yeniden Ýmamlýða baþlayan Fetullah Gülen, bazen resmi bazen de gönüllü olarak Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde vaaz ve dini seminerler vermiþtir.
Ayný dönemler içerisinde Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý tarafýndan görevli Ýmam olarak Hacca gönderilen Fetullah Gülen, kariyer üstüne kariyer yapmayý sürdürmüþtür. Buraya kadar yaþanýlan olaylarda dikkati çeken çok önemli bir nokta vardýr, oda þudur.
Kenan Evren öncülüðünde 12 Eylül 1980 Askeri darbesinde birçok siyasi insan iþini ve hayatýný kaybederken, ne hikmetse Fetullah Gülen Ýzmir Sýkýyönetim Komutanlýðý tarafýndan aranmasýna raðmen, tam Askeri Darbenin yapýlacaðý dönemde yeniden resmi Ýmamlýða alýnmýþtýr.
Bununla da yetinilmeyip, devletin tüm kurum ve kuruluþlarý her türlü kapýlarýný Fetullah Gülen’e açarak, dini konferanslar verdirmek, Vakýf kurmalar ve çeþitli Dini Vakýflarýn Baþkan ve onursal Baþkanlýðýna getirilmesi öyle sýradan her imamýn yapacaðý bir iþ deðildir.
Ve Fetullah Gülen bu faaliyetleri sürdürürken, benimde devlet memurluðu yaptýðým dönemlerde Asker ve Polis kurumlarýndan tutalým, tüm devlet teþkilatlarýnýn yönetici ve idarecileri Hoca Efendi’nin kitap, gazete ve sempatizanlarýna her türlü imkân ve imtiyazý tanýyorlardý.
Ayný þekilde bugün devletin en üst düzeyinden en alt kademesindeki birçok görevli ve mevcut Ýktidar partisinin lider ve yöneticilerinden hemen hemen tüm kadrolarý, Hoca Efendi ile her þeylerini paylaþtýklarý fotoðraflarla kanýtlý þekilde ortada durmaktadýr.
Bugün mevcut devlet yetkilileri Fetullah Gülen’e, FETÖ þeklinde aþaðýlayýcý ve küfürlü hitap etmeleri, kendilerinin de ayný derecede olduklarýný ispatlamýyor mu? Buraya kadar mevcut düzen partileri baþta olmak üzere tüm devlet görevlileri FETÖ kadar suçlu ve suç ortaðýdýrlar.
Kimsenin Gülen’e vatan hani deme ve þikayetçi olma hakký bulunmamaktadýr. Çünkü 1980’den itibaren tüm devlet görevlileri ve siyasi partilerde ayný hainlik ve düþmanlýða ortak olmuþlardýr. Þimdi FETÖ, DEAÞ ve Amerikan kardeþliðinin incelemesine geçebiliriz.
Tüm dünyada bilmektedir ki, NATO’ya üye olan ülkelerin Genel Kurmay Baþkanlýklarý içerisinde Özel Harp Dairesi veya farklý adlarla bir bürosu bulunmaktadýr. Bu büronun bulunmasý demek o ülkedeki önemli askeri ve siyasi olaylarýn Özel Harp Dairesinin onayý olmadan yapýlmasý mümkün deðildir.
Bundan elli yýl öncesinde NATO üyesi ülkelerin liderliðini yapan Amerika Birleþik Devleti’nin (ABD) özellikle Ortadoðu’da Yeni Dünya Düzeni (YYD) adýyla bir planýnýn olduðunu bilmeyen yoktur herhalde.
Ýþte Amerika devleti, düþüncesindeki bu düzeni istediði ülkelerde hayata geçirmek için Türkiye gibi devletlerde Askeri Darbeler yaparak kontrolden çýkan güçleri hakimiyetine almýþtýr. Kenan Evren öncülüðünde yapýlan Askeri darbe, NATO’nun Türkiye’deki yalnýzca Askeri ayaðýný oluþtururken, bir de bunun siyasi yapýlanmasý bulunmaktadýr.
Amerika’nýn Türkiye’deki siyasi ayaðýný ise sýradan bir imam olarak bilinen Fetullah Gülen’le yürütmüþtür. Eðer Fetullah Gülen’in arkasýnda Amerika devleti ya da Özel Harp Dairesi olmasaydý, Gülen aðzýyla kuþ tutsaydý kimse ona deðer verip tüm devlet imkanlarýný ayaðýnýn altýna sunmazdý?
Ve Fetullah Gülen 1981 yýlýndan itibaren hem Türkiye devletinin hem de Amerika’nýn maddi destekleri sonucunda, baþta Müslüman ülkeler olmak üzere dünyanýn yüz elli ülkesinde eðitim adýyla okullar açmýþtýr.
Ayný zamanda bu okullar bulunduklarý ülkelerde DEAÞ veya IÞÝD gibi gerici yobazlarý her türlü yetiþtirip, istenilen ülkelerde savaþçý olarak ortaya sürmüþlerdir.
Ýþte bu haydut sürüleri Irak, Mýsýr, Lübnan, Libya, Tunus, Suriye ve Türkiye gibi ülkelerde intihar bombacýlarýnýn ta kendileridir. Ve bunlarýn her türlü maddi ve askeri ihtiyaçlarýný Amerika baþta olmak üzere düne kadar Türkiye saðlamakta idi.
Tam bu noktada Türkiye devlet yetkilileri Tüccar Arap Cambazý gibi yapýp, yok biz DEAÞ destek vermiyoruz, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) nu destekliyoruz dese de, hem kimse buna inanmamaktadýr hem de ÖSO’nun da DEAÞ’den hiçbir farklý yaný bulunmamaktadýr.
Ortadoðu’da iþlerin iyice karýþmasý neticesinde, Rusya’nýn ortaya çýkýp yumruðunu göstermesiyle, Amerika’nýn tüm planlarý büyük oranda suya düþmüþ oldu. Ayný þekilde Türkiye Cumhurbaþkaný Recep Tayyip Erdoðan’ýn Ortadoðu Ýslam Halifeliði hayali de uçup gitti.
Amerika, Fetullah Gülen aracýlýðýyla örgütlemiþ olduklarý DEAÞ çeteleriyle bir þeyler yapýlamayacaðýný anlayýnca, bu defa farklý arayýþlar içerisine girmiþtir.
Ancak Türkiye devleti her þeye raðmen Suriye’deki yaþananlardan memnun olup geri adým atmak istemeyip, bundan sonrasýný kendi baþýna yürütmek isteyince, Amerika ile Türkiye’nin arasý açýlmaya baþlamýþtýr.
Amerika bunun hýncýný önce Rus Savaþ Uçaðýný düþürtmekle almaya çalýþtý. Bu yetmeyince ikinci kez 15 Temmuz 2016 Askeri Darbe ile Recep Tayyip Erdoðan’a gözdaðý vermeyi sürdürmüþtür.
Tüm bunlarýn farkýnda olan Recep Tayyip Erdoðan, ani bir U dönüþü yaparak Rusya’dan özür dileyip Rusya ile yakýnlaþmaya baþlayýnca, Amerika iyice çýldýrmýþ oldu. Yine Amerika boþ durmayýp FETÖ ve DEAÞ elamanlarýný kullanarak, Rus Büyük Elçisini öldürtüp, artýk Türkiye’deki mevcut hükümetten umudunu tamamen kesme uyarýsýný yapmýþtýr. Bu da yetmeyince tekrar Raina Gece Kulübünde yapýlan katliamla, iki ülke arasýndaki zýtlaþmayý hat safhaya týrmandýrmýþtýr.
Amerika bununla da kalmayacak ve çok kýsa sürede büyük bir askeri darbe ile hem Cumhurbaþkaný’ný hem de mevcut Hükümeti devirme ihtimali çok yüksektir. Buna da Türkiye’nin karþý koyacak gücü olmadýðýna göre, herkes kaderine düþene katlanmak zorunda kalýp, yine Anadolu halklarýnýn kaderini Amerika öncülüðünde Avrupalýlar belirleyeceklerdir. Ýþte FETÖ, DEAÞ, Kenan Evren ve Türkiye kardeþliðinin tarihçesi kýsaca bunlardan ibarettir.


Cemal Zöngür