Alevilerin yüzde doksan dokuzu, Hac baþta olmak üzere Ýslamiyet’in hiçbir þartýný benimsemeyip yerine getirmedikleri halde, Anadolu’daki en büyük Pirlerinin adýna neden Hacý denildiðinin? Cevabýný bugüne kadar araþtýrýp öðrenmemiþlerdir. Bunun birden çok sebebi olsa da, asýl neden korku ve belgelerin kýsýtlý olmasýdýr.
Anadolu’da gerçek Kýzýlbaþ Aleviliðin Pirleri Baba Ýshak ve Hünkâr Bektaþý Veli’dir. Her iki Pirden önce Anadolu’da Kýzýlbaþlýðýn baþka Pirleri olduðuyla ilgili herhangi bir kaynak bulunmamaktadýr.
Ve Alevilik, Kýzýlbaþlýk adýyla miladi 950 veya 1000 yýllarýnda, Ebul Baka Baba llyas Horasani tarafýndan Horasan’da kurulmuþtur. Peki Hünkârýn adýna Hacý kelimesi neden eklenmiþtir? Bu vb. sorularýn cevabýný vermek öyle çok kolay olmamaktadýr. Nedeni ise, Alevilikle ilgili çok derin bir kültür ve insanlýk katliamýnýn gerçekleþmiþ olmasýdýr.
Çünkü Ýslamlaþarak egemenlik kurmuþ olan Türkler, kendi öz dil, din ve kültürlerini inkâr edip, Arap Ýslam din ve yaþam biçimine tapýnmayý, dünyada yapmýþ olduklarý en büyük buluþ olarak düþünmektedirler.
Böyle bir devlet anlayýþýnda görevli hiçbir insan, bu tür derin sosyolojik ve siyasi tarihsel bir olayýn gerçekliðini araþtýrmaya ne cesaret edebilir ne de ihtiyaç duyar. Resmi ideolojinin tarih görevlileri, Alevileri Müslümanlýðý zorla kabul eden kýlýç artýklarý olarak nitelendirmiþlerdir.
Sistemli bu kültür katliamý özellikle Osmanlý döneminden itibaren baþlayýp, Cumhuriyete de hýzýndan bir þey kaybetmeden sürdürülmüþtür. Yapýlan baský, katliam ve asimilasyonlar neticesinde, Aleviler gizli saklý yaþatmaya çalýþtýklarý din ve inançlarýnýn nereden ve nasýl oluþtuðu hakkýnda hâlâ gerçek bir bilgi sahibi deðillerdir. Bu yüzden biraz kendi gerçek inançlarýndan kalma, biraz da Þiilik ve devletin uydurmuþ olduðu yalan hikayelerle, bugüne kadar oyalanýp durmuþlardýr. Gelinen nokta ise, mevcut devlet anlayýþýnýn tam istediði bir sonuçtur. Þimdi gelelim Hacý Bektaþý Veli’nin kim olduðuna. Bir kere tarihi bir yanlýþý düzelterek devam etmeye çalýþalým.
Pirin adý Hacý deðildir. Gerçek isimi Hünkâr Bektaþý Veli’dir. Ve bu düþüncemizi doðrulayan tarihi kaynaklar þu þekildedir.
Hünkar Bektaþý Veli 1209 yýlýnda Ýran`ýn Horasan Þehrinde doðmuþtur. Yirmi veya yirmi beþ yaþalarýna kadar Horasan`da yaþamýþ olup, Kýzýlbaþlýðýn (Babailik) Pirlerinden, Kürt Ebul Vefa tarafýndan okutulup yetiþtirilmiþtir. Hünkârýn etnik yapýsý hakkýnda net olarak herhangi bir bilgi bulunmamaktadýr. Ancak yaþadýðý bölge ve iliþkide olduðu çevre ile eðitimini aldýðý kiþiler gözönüne alýnýrsa, Hünkârýn Kürt, Fars veya Türkmen olma ihtimali daha yüksektir.
1071 yýlý itibarýyla Ön Asya ve Ýran`da bulunan Türklerin büyük çoðunluðu Anadolu`ya göçe baþlamasýyla, Hünkâr Bektaþý Veli de ailesiyle birlikte gelmiþtir.
Hünkâr Bektaþý Veli, Horasan’da Kýzýlbaþlýk (Babailik) din ve inancýna göre almýþ olduðu eðitim sonucunda, Anadolu`da Kýzýlbaþlýðýn (Babailik) Piri olan Baba Ýshak`la buluþur. Baba Ýshak`ýn yol göstermesi sonucunda, Hünkâr ailesiyle birlikte Anadolu`nun Rum ve Ermenilerin yoðunlukta yaþadýðý Ýç Anadolu Bölgesine yerleþmiþtir.
Müslüman Selçuklu Devleti, Anadolu`daki gayri Müslüm ve Kýzýlbaþlara karþý uygulamýþ olduðu zulüm ve katliamlar nedeniyle, toplum büyük bir rahatsýzlýk içerisinde idi. Bu gidiþata son vermek isteyen Baba Ýshak ve Hünkâr Bektaþý Veli, 1239 ve 1240 yýllarýnda Anadolu Müslüman Selçuklu Devletine karþý savaþa baþlarmýþlardýr. Bu savaþta Baba Ýshak ve Hünkârýn kardeþi Menteþ þehit düþmüþlerdir. Hünkâr Bektaþý Veli ise, bir söylentiye göre yaralý þekilde kurtulduðu belirtilmektedir.
Ve tüm olumsuzluklara raðmen Kýzýlbaþlýk inanç ve düþüncesini býraktýðý yerden yaþatmaya devam eden Pir, 1279 yýlýnda ölmüþtür. Hünkârýn ölümüne kadar olan yaþamýnýn tüm evrelerine baktýðýmýzda, Müslümanlýk veya Ýslamiyeti çaðrýþtýran en ufak bir iz, iþaret ve ibare söz konusu deðildir.
Bunu Hünkârýn kendisi ve ailesinin de yaþadýðý köy olan, Suluca Karahöyük’ün adýnýn, Hacýbektaþ yapýlýþ tarihinden anlamaktayýz. Bu köye Hacýbektaþ isminin veriliþ hikayesi þöyledir.
Hünkâr Bektaþý Veli öldükten sonra, yolunu devam ettiren Anadolu Pirlerinden ve ayný zamanda Hünkârýn sülalesinden olan Musa Çelebi, 1390 yýlýnda Osmanlý`ya karþý tekrar isyaný sürdürmüþtür. Ve arkasýndan 1411 de Þeh Bedrettin, 1518 de Celaliler ve 1527 de Kalender Çelebi, Osmanlý ile savaþmaya devam etmiþlerdir.
Tüm isyan ve savaþlar yenilgi ile sonuçlanmasýna raðmen, Osmanlý yine de Kýzýlbaþlardan korkmakta idi. Osmanlý; Kýzýlbaþlardan tamamen kurtulmak için, Bektaþilik Tarýkatý adýyla devþirme bir yöntem icat ederek, Alevileri ve gayri Müslimleri Ýslamlaþtýrmaya baþlamýþtýr.
Osmanlý`nýn bu planý, 1498 yýlýndan itibaren, Padiþah II. Beyazit tarafýndan, önce Hünkârýn kurmuþ olduðu Tekke`nin (Hacýbektaþ Tekkesi) bir köþesine minare yaptýrmýþtýr. Arkasýndan Suluca Karahöyük Köyünün adýný deðýþtirerek, Hacýbektaþ isminin verilmesi.
Ve daha sonar 1501 yýlýnda, baþta Balkan devþirmelerinden Balým Sultan olmak üzere, Osmanlý ile her türlü iþbirliðine giren Alevilerle birlkte, Bektaþilik Tarikatýný kurdurmuþtur.
Bektaþilik Tarikatý ise, ne tam anlamýyla Müslümanlýk ne Hýristiyanlýk ne de Aleviliðe benzemeyen, doðrusu ne olduðu belli olmayan tam bir yozlaþtýrma ve devþirmeciliktir.
Böylece Kýzýlbaþlarý önemli ölçüde yozlaþtýrmayý baþaran gerici Osmanlý, Hünkârýn adýndaki Hacýlýk ismini ve Bektaþiliði de bu amaçla icat etmiþtir. Ýfade edilen tarihlerden itibaren, gerek Osmanlý ile iþbirliði içerisinde olanlar, gerekse Cumhuriyet döneminde Kemalistleþen Aleviler, devletin uydurmuþ olduðu ve aslý astarý olmayan þu hikayelerle kendilerini avutmuþlardýr.
Osmanlý`nýn hile ve yalanlarýnýn ortaya çýkmamasý için, Velayetname adýný verdikleri iki sayfalýk bir uydurma yazý ile Hünkârý, Ýslam Þeyhi olan Ahmet Yesevi`nin öðrencisi olduðuna Alevilerin inandýrmasý. Bu Velayetname dedikleri hikayeyi kimin yazdýðý da belli deðildir. Hikayenin yalan olduðunu þu tarihi notlardan anlamak mümkündür.
Bir kere Ahmet Yesevi 1166 yýlýnda ömüþtür. Hünkâr Bektaþý Veli ise 1209 yýlýnda doðduðuna göre, Ahmet Yesevi öldükten 43 yýl sonra Hükâr Bektaþý Veli dünyaya gelmiþtir. Yarým asýrlýk bir zaman farkýna raðmen nasýl olurda Ýslam Þeyhi Ahmet Yesevi, Kýzýlbaþlýðýn Piri Hünkâr’ýn hocasý olur? Birinci yalan hikaye böyledir. Ýkinci yalan hikaye ise Lokman Perende olayýdýr.
Sistem yanlýlarý, Ahmet Yesevi`de tutturamadýklarý hikâyeyi bu defa Ahmet Yesevi'nin öðrencisi olan Lokman Perende`nin, Hünkârýn Hocasý olduðunu ileri sürmektedirler. Ayný þekilde 1. 2. ve 3. Lokman Perende`den bahsetmelerine raðmen, hiçbirisinin doðum ve yaþam tarihleri Hünkâr’ýn yaþadýðý döneme denk gelmemektedir. Bu da tutmayýnca, üçüncü uydurma hikayeye baþ vurmuþlardýr.
Osmanlý`nýn Yeniçeri Askeri Okulunu, sözde Hünkâr Bektaþý Veli`nin düþüncesi doðrultusunda ve desteði ile kurulduðu inancýnýn yaygýnlýk kazandýrlmasý. 1299 yýlýnda kurulan Osmanlý devleti ve yine 1367 yýllarýnda ortaya çýkan Yeniçeri Askeri yapýsý, 1279 yýlýnda ölen Hünkâr Bektaþý Veli tarafýndan nasýl olur da desteklenir ve de kurulmuþ olur?
Hünkâr öldükten 19 yýl sonra Osmanlý var olup, 87 yýl sonar da Yeniçeri Ocaðý kurulmuþtur. Tüm bu uydurma hikayeler, Osmanlý ve Cumhuriyet yönetimi ile iliþki içerisinde olan Devþirmeler tarafýndan hazýrlandýðý net olarak ortaya çýkmaktadýr. Bu devþirmelerden belli baþlý olanlar þunlardýr.
Hümkarýn sülalesinden gelen Mehmet Çelebi, Hýristiyan olan Balým Sultan ve Cumhuriyet döneminde Haçýbektaþ Tekkesi’nin Postniþini Mehmet Cemalettin Çelebi`yi (Ulusoylar) gösterebiliriz. Mehmet Cemalettin Çelebi, sekizinci kuþaktan Hünkâr Bektaþý Veli’nin torunlarýndan olup, Atatürk`ün yanýnda yer alarak Meclis Baþkan Vekilliði’nde de bulunmuþtur.
Müslüman Osmanlý ve Cumhuriyet`le, böyle birkaç kiþinin iliþkiye girmesi demek, Hünkâr’ýn da ayný düþünüp Müslüman olduðu anlamýna gelmemektedir. Gerek Hünakâr’ýn Müslüman Selçuklu`ya karþý vermiþ olduðu savaþtan, gerekse Kýzýlbaþ Aleviliðin gerçek yapýsýna baktýðýmýzda, inanç ve ibadet þekli, Ýslam’la ve de Mezheplerinden hiçbirisiyle en ufak bir benzerlik ve yakýnlýk söz konusu deðildir. Hünkârýn þu dörtlüðü her þeyi daha net açýklamaktadýr.

Hararet sacda deðil nardadýr
Keramet tacda deðil baþtadýr
Herne ararsan kendinde ara
Mekke’de Kudüs’te Hac da deðildir.

Böyle bir düþünceyi felsefe edinmiþ olan kiþiler ya da toplum, nasýl olur da kendilerini Müslüman görürler? Bu felsefeden gelip, kendisini Müslüman görmek, yalnýzca baský ve korkuyla mümkündür. Baþka bir izahatý asla söz konusu deðildir.
Yaþanan tarihsel gerçekler böyle olduðuna göre, devletin sahiplendiði “16 Aðustos Hacý Bektaþý Veli`yi Anma Törenleri” ve diðer tüm faaliyetler asimilasyon amacýndan baþka bir þey deðildir.
Deevletin ve yandaþlarýnýn yaþatmak istediði Bektaþilik düþüncesinin özünde Hacýlýk ve Ýslam Þeriatý vardýr. Kýzýlbaþ Alevilikte ise, evrendeki tüm canlýlarýn hayat kaynaðý olan Ateþ, Güneþ, Ana Tanrýça kutsallýðý ve insan sevgisine dayanýr. Bu yüzden Aleviler, Hacý Bektaþ Veli ile, Hünkâr Bektaþý Veli`yi birbirinden ayýrmalarý gerekir.
Yoksa Kýzýlbaþ Aleviliði, gerici Þii ve Sünniliðin içerisinde bir tarikat ya da inanç olarak görmeye devam etmeleri halinde, asimile olmaktan asla kurtulamayacaklardýr. 21 Mart 2017’de Hz. Ali’nin doðum yýl dönümü nedeniyle bir organizasyon düþünen AKP’nin amacý ise, Aleviliði ve Alevileri yok etmek içindir. Asla Alevileri sevdiðinden deðildir. Artýk Alevilerin uyanmasý gerekir.

Kaynaklar:
Nejat Birdoðan: Anadolu`nun Gizli Kültürü Alevilik. Nejat Birdoðan: Anadolu`nun Gizli Kültürü Alevilik. Doðan Avcýoðlu: Türklerin Tarihi. Said Nefisi: Babek. (Babailer) Ýbrahim Kafesoðlu: Türk Milli Kültürü- Ötügen Yay. Bozkurt Güvenç - Genca Þaylam - Ýlhan Tekeli - Þerefettin Turan: Türk Ýslam Sentezi. Sarmal Yay.Velayetname.


Cemal Zöngür