..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herkesin derdi baþka. -Orhan Veli
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Þevval Ceylan




22 Aðustos 2017
Özgürlüðün Kanatlarý  
Þevval Ceylan
Hiç bu hayatta boðulduðunuzu hissettiniz mi? Çevrenizden, insanlardan hatta bu dünyadan tamamen kurtulmak? Belki de sadece özgür olmak? Hikayemizde bütün bu hisler arasýnda kurtulmak için çýrpýnan Bayan Hiç kimse bir gün gizemli bir tabloya giriyor ve hayatýný deðiþtiriyor.


:AEFA:
“Bu sefer kesinlikle boðuluyorum” diye düþündüm. Ýçimde barýndýrdýðým güç kendini dýþarý iletemediðinde öfke olarak patlýyor. Bedenimi saran ateþ olaylarý daha da kötü bir hale çeviriyor. Nefes alamaz oluyorum ve sonrasýnda olanlar tamamen iradem dýþý gerçekleþiyor. Ýçimde barýndýrdýðým öfke herkesten çok bana zarar veriyor. Duygularým içinde boðuluyorum; öfke, endiþe, korku... Kaçmak istiyorum. Ölmek istiyorum. Her þeyden önce; Kurtulmak istiyorum. Ama bunun için ihtiyacým olan kanatlara sahip deðilim. Bu hisler irademe koca bir delik açarak çevremdeki her türlü negatif düþünceyi içime çekiyor. Kendi yarattýðým kara bir delikte, yok olana dek çekiliyorum. Bu aþama da duyduðum acý kalbime bir hançer misali iþleniyor, Kanvas’a iþlediðiniz bir nakýþ’ý sökerseniz izi daima kalacaktýr. Bende de býraktýðý etki buna benzer. Sökmeye çalýþsam bile izi her zaman benimle kalacak. Biliyorum ki özgürlük düþüncesi benim için cennetin yasaklý bir meyvesi. Ne zaman ki ona ulaþmak istesem sadece düþüncesinden bile bir hayal günahkarý olabilirim.
Beni olduðumdan daha özgür kýlabilir misin? Galiba bunu yapmak için bana bir kalem ve kaðýt vermen gerekecek. Çünkü benim özgürlüðüm duygularýmý nasýl ifade edebildiðim ile alakalýdýr. Kimi zaman kaðýdýn kalemle buluþtuðu zaman çýkan o inanýlmaz büyüleyici insaný içine çeken görüntü, kimi zaman kelimelerin kýrýlmaz etkisi. Eðer nasýl kullanacaðýný bilirseniz içinizde daima bu gücü barýndýrýrsýnýz. Peki bu özgürlüðünüz elinizden alýnsa nasýl hissedersiniz? Ýþte o zaman içinizdeki güç dýþarý çýkamayacak ve zamanla yoðun bir öfkeyle patlayacaktýr. Benim içinde durum tam olarak böyle. Takýlýp kaldýðým dünyamda duygularým arasýnda boðuluyorum. Baðýrmak, kendine zarar vermek bu acý dolu duygunun yan etkilerinden sadece birkaçý.
Ben böyle yaþýyorum. Ben bu cehennemde böyle boðuluyorum. Ne ailem ne de olmayan bir arkadaþým bana bu konuda yardýmcý olamaz. Çünkü ‘hayal günahkarý’ olmak benim kaderimde var. Her günahkar gibi yanarak ölmeyi hak ediyorum. Ýðrenç bir surat mide bulandýran bir karaktere sahibim. Hiç kimse ya da hiçbir þey olmayý hak etmiyorum. Bu yüzden ben Bayan Hiç kimseyim.
Bu düþünceler beni yiyip bitirirken eve geldiðimin farkýna vardým. Yüzümde alaycý bir gülüþle ne kadar ergen olduðumu anýmsadým. Evet, kesinlikle bu benim kaderim. Evime çýkan uzun basamaklar bitmek bilmiyordu. Uzun, dar ve karanlýk. Tam da benim gibi mükemmel kafasý olan insanlarýn beðeneceði türden evin giriþi ise daha bir kadýnsýdýr. Annemin elinden geçmiþ bir hol, salon, mutfak, yatak odasý ve maalesef benim odam. Hiçbir zaman izah edemediðim fikirlerimle dolu ama bunu asla dýþarý vuramam. Buna hakkým yok. Buna gücüm yok. Bu özgürlük için kanatlarým yok.
Kapýyý çaldým açmalarý biraz zaman aldý ama açýldýðý zaman büyük bir öfke ve hýrs ile açýldý.
“Sonunda geldin.” Bunu diyen hiddetle bana bakan annemdi
“Baban seni gebertecek.”
“Ne oldu yine ne yapmýþým?”
“Daha ne yapacaksýn, varlýðýn zarar.”
“Biliyorum.”
“Geç içeri babanla görüþeceksin”
Ýç geçirerek çantamý attým attýðým gibi alýp kurcalamaya baþladý. Bu kafasýna beni takýp bana uyuz olduðunda hep yaptýðý bir þeydi bir þey sakladýðýmý ya da yalan söylediðimi düþünürdü.
Ben ise nasýl daha iyi biri olabilirim derdim.
-Adam olacaksýn!
Ýyi de ben nasýl büyük adam olacaðým daha kanatlarým bile yok.
Odama girdim yerde yýrtýlmýþ kaðýtlar kýrýlmýþ bir vazo.
Belki sinirdendir diye düþündüm vazo için.
O vazodan hep nefret ettim.
Ve hâkim bey tam karþýmda öfkeyle bana bakýyordu. Öfkelendiði zaman çok korkunçtu kuþlar görse uçacaktý diðerleri kaçardý ben ise sinir çýkartýlan mahkûm olacaktým.
“Sen ne zaman adam olacaksýn?”
Sustum.
“Sana defalarca resim çizmek yok demiþtim ama sen onlarý utanmadan duvarýna asmýþsýn!”
Korktum duvarýma baktým bomboþtu yere baktým onca emeðim hayalim fikrim ilhamým sevgim endiþem öfkem mutluluðum korkum. Tüm gücümü verip dýþarýya vurduðum hislerim. Utanmadan yýrtmýþlar hiç acýmamýþlar düþünmemiþler beni düþünmemiþler zaten beni hiç sevmemiþler.
“Ýþin gücün þeytani iþler hiç adam gibi bir iþe yaradýðýn yok”
“Adam ol diyoruz yine ayný huylar yine”
“Hep okuduðu kitaplar yüzünden bir gün hepsini yakacaðým kendine geleceksin”
Zamanla ne dediklerini duymaz oldum. Bana kattýklarý bir þey yoktu beni daha iyi biri yapmazdý bana baðýrýrlardý bende susardým hiçbir zaman adam olamam çünkü benim kanatlarým yok.
Daha fazla düþünmek istemiyordum. Artýk yoruldum aldýðým her nefes ciðerime yerleþtirilmiþ bir gül gibi ucunda hayat var belki bu yönden tatlý ama ne zaman nefes alsam dikenleri ciðerlerimi parçalýyor. Gül uðruna ne kadar yaþanýr bilemiyorum artýk nefes almak istemiyorum.
Yavaþ, yavaþ gözlerim kapandý kendimi yaparken huzurlu olduðum tek þeye býraktým; uykuya.
Uyandýðým zaman odamýn karþý köþesinde yerde bir tablo duruyordu. Eski ve tozlu görünüyordu. Sorgulamak istemedim geri yattým.
Annem girdi.
“Abuk sabuk resimlerini asmazsýn artýk.”
“...”
“Ýkinci elciden ucuza aldým þuraya bir yere asýver”
Eminim hiç para vermemiþimdir. Her zaman tek bir kuruþa layýk olmadýðýmý söyler.
Odadan çýkar çýkmaz tablonun yanýna gittim asacak bir çivi vardý daha resme adam akýllý bakmadan tabloyu yuvasýna yerleþtirdim.
Ardýndan bir bez alýp tozunu sildim geriye dönüp baktýðýmda çok hoþ ama bir o kadar tuhaf bir tablo beni karþýladý.
Gördüðüm þey kanatlarý baðlanmýþ bir Güvercindi Tablonun genel rengi griydi ve güvercin oldukça gerçekçiydi mutsuz bir resimdi. Kendimden çok þey buldum. Kendimi buldum. O güvercin ben olmalýyým diye düþündüm. Hayýr, Ben o güvercinim.
Belki on belki yirmi belki altmýþ dakika baktým tabloya.
Biraz daha baksam çözülür müydü kanatlarýndaki baðlar? Özgür kalýr mýydý? Biraz daha baksam, biraz daha...
***
Yine bir gün bitmiþ yerini asil gece almýþtý. Geceler gündüzün gürültüsünü hazmedemeyen insanlarýn cennetidir. Ve ben soluk cennetimde kendi rengimi bulmuþtum. Kendi karanlýðýmý, kendi aydýnlýðýmý. Bazen aðlardým bazen düþünür. Bazen sadece hayal ederdim. Ama asla uyumazdým. Bunun cabasýný da okuldan çýkarýrdým kimi zaman derslerde uyurdum kimi zaman serviste kimi zaman hiç uyumazdým.
Yine derin düþündüðüm gecelerden biriydi. Bugün baþýmdan geçen her þey film þeridi gibi gözümden geçti. O sýrada gözüme tablo takýldý. Kendisinde beni çeken bir þeyler vardý. Yanýna gittim.
Ne kadar bakarsam bakayým beni neyin çektiðini anlayamadým daha çok yaklaþtým daha çok, daha çok...
Neredeyse burnum deðiyordu ki kendimi tablonun içine düþerken buldum. Sancý gibi giren bir baþ aðrýsýyla birkaç dakika içinde kendimi bilmediðim bir diyarda buldum.
Önce kendime benzettiðim bir tablo geliyor ve sonra içine giriyorum. Bir gün içinde bu kadar atraksiyon benim için fazla olmalý, tabi her gün tablolarýn içine girmiyorsanýz.
Henüz ne tür bir durumun içinde olduðumu kavrayamamýþtým ama fazla sorgulamadým krize girmediðim sürece çevremde ne olduðunu pek umursamam.
“Güneþ krallýðýna hoþ geldiniz küçük haným.”
Sesin tam olarak geldiði yöne bakmak için baþýmý yukarý kaldýrmam gerekti. Neredeyse bir metre doksan beþ santim boyunda bir adam vardý. Siyah bir smokin yuvarlak çerçeveli gözlükler ve silindir þapka takýyordu hiç gereði olmadýðý halde elinde tuttuðu baston da cabasý. Ýçinde bulunduðumuz seneye göre garip görünüyordu ama bulunduðum konumda belki ben komik görünüyorumdur kim bilir.
Aslýnda tip olarak iyi görünüyordu köþeli çenesi ve benimkinin aksine bembeyaz bir teni vardý gözleri yemyeþil zümrüt gibi parlýyordu saçlarý da sarýya çalan açýk kumraldý. Ýçimden ona sempati duysam mý tereddütte kaldým.
“Neredeyim ben?”
“Güneþ krallýðý dediðimi anýmsýyorum?”
“Hayýr, yani her tablo bir mekana açýlýyorsa toplu taþýma araçlarý yerine bir sanat galerisine gitmeliyim.”
Gülümsedi. Gülümsemesinde alaycý bir hava vardý. Kesinlikle sinir bozucuydu.
“Ne kadar sabýrsýzsýnýz, oysaki eninde sonunda öðreneceksiniz”
“Neden bana þimdi söylemiyorsunuz?”
“Neden önce bana kendinizi takdim etmiyorsunuz?”
“Küçük çocuklarýn yabancýlara kendini tanýtmasý ne kadar doðrudur?”
Kahkaha attý.
“Kendinizi nasýl görüyorsanýz öyle tanýtabilirsiniz.”
Durakladým.
“Pekala, öyleyse ben Bayan Hiç kimseyim.”
Bu sefer gülmedi sadece derin baktý onun yerine ben konuþtum.
“Peki siz?”
“Beni nasýl görüyorsanýz öyle tanýmlayabilirsiniz.”
Durup düþündüm.
“fiyakalý adam?”
Uzun bir kahkaha attý.
“Kusura bakmayýn buna gülmemek elde deðil ama madem öyle düþünüyorsunuz zevkle kabul ederim.”
Ne kadar ukala diye düþündüm.
“Þimdi bana neden burada olduðumu ve nasýl döneceðimi açýklayabilir misin?”
“Hiç durup etrafýna baktýn mý?”
Neden durduk yere böyle dediðini anlamamýþtým ama sorgulamadan etrafýma bakýndým.
Adýný hak eden bir mekandý. Güneþ gibi parlýyordu. Çok temiz ve bir o kadar büyülü görünüyordu.
Bulunduðumuz noktada kocaman bir çeþme vardý yerde ki taþlar bej yeþil ve kýrmýzý renklerine göre oldukça düzenli sýralanmýþtý. Ýleriden bir þato görünüyordu.
Tam bunlara odaklanmýþken bir çan çaldý ve küçük boyda adamlar ellerinde maden arabalarýyla bir delikten çýkmaya baþladýlar.
“Aman ya rabbim bu da ne?”
“Onlar madenci cüceler.”
Kesinlikle bu bir rüya olmalý.
“Hangi masaldayýz? Pamuk prenses?”
“Ne kadar sabýrsýzsýnýz. Henüz farkýnda deðilsiniz biliyorum ama burada olmanýzýn iki sebebi var ben ise size rehberlik edeceðim.”
“Neyden bahsediyorsun.”
“Göreceksiniz.”
Daha fazla uzatmadým. Hem onu hem de kendimi daha da germeye lüzum yoktu.
“Þimdi size bir hikaye anlatacaðým ama öncelikle elimi tutun”
Elini uzattý bende üstüne elimi koydum ve birden havalanmaya baþladýk.
“Koþun”
Yukarýya doðru hýzlandýk ve bir de bakmýþýz ki gökyüzündeyiz.
“B-Bu nasýl oldu?”
“Bir tablonun içine girmektense buna daha çok þaþýrmýþa benziyorsunuz.”
Haklýydý ve kesinlikle komik bir durumdu kendime geldim. Þu an uçuyorduk ve her adýmýmýz bizi daha yükseðe çýkarýyordu. Kendimi büyülenmiþ hissettim.
“Tamam, artýk yavaþlayabiliriz”
Gördüðüm manzara karþýsýnda þok oldum. Bulunduðumuz yerden birbirinden oldukça uzakta biri aydýnlýk diðeriyse karanlýk iki mekan bulunuyordu.
“saðdaki bizim olduðumuz yerden yükseldiðimiz yer güneþ krallýðý, soldaki ise ay krallýðý. Bizim hikayemizin iki ayrý karakteri de bu iki bölgede yaþýyor.”
“Çok güzel görünüyor.”
“Keþke hikaye de öyle güzel bitseydi.”
“Ýnsaný nasýl meraklandýracaðýný biliyorsun.”
“Bunun için bana ihtiyacýn yok.”
Güldüm.
“Bir zamanlar güneþ krallýðýnýn prensi ile ay krallýðýnýn prensesi birbirlerine karþý umutsuz bir aþka kapýlmýþ. Saat her on iki olduðunda Prens Zodiac prenses Leina’yý nehrin kýyýsýnda beklermiþ. Leina þelalenin ötesinden görününce sadece bakýþýrlarmýþ. Bir gün anlaþýp kaçmaya karar vermiþler. Ama farklý dünyalarýn insanlarý olduklarý için birbirlerine dokunmalarý bile mümkün deðilmiþ. Bir gün kötülükler cadýsý iradesi karþýlýðýnda Leina’ya kanat vermeyi teklif etmiþ Leina kabul etmiþ ama kötülükler cadýsý hile yapmýþ ve onu güvercine dönüþtürmüþ iradesini aldýðý için kanatlarýnýnsa hiçbir anlamý kalmamýþ ve ortadan kaybolmuþ Zodiac onu hiçbir yerde bulamamýþ ve sonsuz aþkýnda vicdan azabýyla kavrulmuþ.”
“Üzücü bir masal.”
“masal deðil bu dünyanýn gerçekleri. Ve yalnýzca sen Leina’yý bulup onu özgür býrakabilirsin.”
“ben daha kendi özgürlüðüme kavuþamadým bile.”
“Leina, Zodiac ile bakýþtýðý zaman özgür olmadýðýný düþünüyordu.”
“Yani sana göre ben özgür müyüm?”
“Bunlarýn hepsini düþünmek için bolca vaktin var.”
“Peki, bana sadece nasýl yardýmcý olabileceðimi söyle”
“Sen bazý þeylerin farkýnda olunca”
“...”
“Bakýn Bayan Hiç kimse hayat sandýðýnýz yer deðildir. Hayat bazen ciddileþse de olduðu gibi güzeldir,hayat bir imtihandýr suçlayamazsýn ve sen ne zaman mutlu olmayý öðrenirsen o zaman evine dönersin, bir hikâyenin mutlu sona kavuþmasýný saðlarsýn dünyaya döndüðün zaman ise ne kadar mutlu olduðunu görünce þaþýracaksýn mühim olan mutluluðun beþ temel þartýnýn bilincinde olman ve bu yolculukta sana ben rehberlik edeceðim”
Hiç bir þey söyleyemedim. Galiba bu sefer susup sadece dinlemeliyim diye düþündüm susup kendimi onu ellerine býrakmak...
“Bu iki krallýkta bir kuþun gidebileceði yerlere bakmalýyýz.”
“Pekala, öyleyse þu bahsettiðin nehir. Oraya ne dersin?”
“Nehirde olabileceðini mi düþünüyorsun?”
“Neden olmasýn zaten hep orada bakýþmýyorlar mýydý?”
“Mantýklý, çok uzaða gitmeyeceðiz, hemen burada elini ver birkaç dakikaya oradayýz.”
Elimi tuttuðu gibi sola eðimli olarak merdiven iner gibi yürümeye baþladýk. Uçmak müthiþ bir histi rüzgarý kucaklayýp onunla bir uyumla hareket etmek, boþlukta durma hissi tarif edilemezdi.
Dediði gibi birkaç dakika içinde yere ayak basmýþtýk. Ýki krallýðýn arasýnda kalmýþ bir nehir bulunuyordu su berrak temiz ve þeffaftý biraz camgöbeði rengine bakýyordu nehrin az ilerisinde ay krallýðýnýn þelalesi vardý bu þelaleden yýldýzlar düþüyordu nehre inen yýldýzlar akýntýyla baþka bir þelaleye gidiyordu. Þelalenin ötesindeyse yýldýz daðlarý vardý ve daha ilerisindeyse ay þatosu bütün bunlar belli bir hizada mükemmel görünüyordu diðer taraftaysa güneþ krallýðý vardý güneþ krallýðýndan en belirgin güneþ þatosu görünüyordu güneþ þatosu tüm þehri göz alýcý ýþýklarýyla kucaklýyordu.
Tabi bana bütün bu bilgileri veren Fiyakalý Adam’ýn kendisiydi. Ben ise bu eþsiz diyar için daha uygun bir isim bulunamaz diye düþünüyordum.
Dedi ve nehrin kenarýndan bulduðu bir þeyi bana getirdi. Kolu biraz ýslanmýþtý ama bunu dert etmedi. Yanýma gelip avucunu açtý.
Bu mükemmel bir safir taþýydý inanýlmaz görünüyordu lacivert rengi etrafa parýltý saçýyordu daha önce nasýl göremediðimi sorguladým.
“Üzerindeki yazýyý görüyor musun?”
Gerçekten üzerinde bir yazý vardý ama ne yazdýðýný anlayamamýþtým.
“Ne yazýyor.”
“Senin için okuyayým.”
Dedi ve yazýyý okumaya baþladý.
***
“Küçük þeylerden mutlu olmayý öðreneceksin bazen aðlayacaksýn, bazen kýzacaksýn, bazen þüphe duyacaksýn; hayattan, insanlardan... Ama sen soluduðun her havanýn sana bir hediye olduðunu bileceksin bazen yere basabildiðin için, bazen iyi duyabildiðin için, taktýðý gözlük için isyan eden insanlar var hiç gözü olmayanlarda... Sen sana verilen, elinde olan her þey için mutluluðunu katlayacaksýn.
***
Bu sözlerin bana hitap ettiðini anlamamak imkansýzdý. Ama yüreðime olan etkisi ailemin verdiði boþ nasihatlerden daha yoðundu. Yine de üzerinde fazla düþünmemeyi kafaya koymuþtum.
“Artýk gidebiliriz.”
“Bir þey demeyecek misin?”
“Ne dememi istersin?”
Yazýlanlar hakkýnda yorum yapmasýný bekliyordum bu kadar hýzlý olmasý beni þaþýrttý.
“Hiç, hadi gidelim.”
“Yýldýz daðýna bakmalýyýz, orada olabilir.”
“Pekâlâ, sen öyle diyorsan öyledir.”

Görebileceðiniz en kibar insanlardan biriydi. Bazen ardý sýra gelen sorular sýskada genel olarak içimde bulunduðum durumda eðleniyordum, týpký yetmiþlerin plaklarý gibi.
Yýldýz daðý üzerinde dikiþle iþlemiþ gibi görünen yýldýzlarla dolu bir daðdý uzaktan daðdansa yýldýzlarý daha net görüyordunuz ama yakýndan týpký koparmaya kýyamadýðýnýz cezp edici çiçekler gibi görünüyordu.
“Deðerli taþ araman gerek.”
“Ne tür bir taþ?”
“Benimde bir bilgim yok görünce öðreneceðiz.”
Uzatmadým sadece etrafa bakýndým. Kayalarýn arasýnda zümrüt taþý görmem çok sürmedi. O da safir kadar mükemmel ve göz alýcýydý. Üstündekileri okumasý için Fiyakalý Adam’a verdim.
***
Bu dünyada yalnýz deðilsin ve var olduðun süreçte yalnýz kalmayacaksýn. Unutma seninle birlikte yedi milyar insan, yedi milyar hayat, yedi milyar birbirinden farklý yaþam tarzý var. Soluduðunuz hava paylaþtýðýnýz dünya bu farklýlýklara bir engel deðil. Hayatýndan mutlu olmadýðýný söylüyorsun ama senin hayatýn dýþýndaki hayatlarý sorgulamýyorsun, kendi çemberin dýþýna çýkamayacak kadar korkaksýn. Hayatýn, yaþam biçimin, fikriyatýn hakkýnda bir þey bilmediðimi söylüyorsun ama asýl sen hiçbir þey bilmiyorsun kendi dünyanda týkýlýp kalmýþ medyanýn adýný koyduðu kalýplara takýnýyorsun bazen bir kitap bazen de bir filmdeki karakteri benimsiyorsun ama çemberinin dýþýnda kimseden haberin yok çünkü sen medyanýn kuklasýsýn, çünkü sen korkaksýn. Yalnýz olduðunu ve kimsen olmadýðýný düþünüyorsun ama onu göremeyecek kadar körsün.
***
Bu sefer yazanlar çok daha iðneleyiciydi Fiyakalý adam yarýsýna bile geldiðinde bir yaným dinlemekten kaçýndý ama diðer yaným tüm kalbiyle söylenenleri destekliyordu o anda bende içimde bir þeylerin eksik olduðunu anladým kendimi tanýyamadýðýmý ve bir þans vermem gerektiðini, bunlarýn hepsini anlarken bu iðneleyici sözler canýmý acýtýyordu da duymak istemiyordum.
Fiyakalý adamýn baþýndan beri ne demeye çalýþtýðýný anlamýþtým tam o sýrada gözüm ona iliþti rengi atmýþtý daha fazla düþünmedim.
“Güvercini ne zaman bulacaðýz?”
“Üç taþ kaldý.”
“Anlýyorum.”
“Anladýðýný biliyorum”
Gülümsedi, hüznü yüzünden okunuyordu.
“Öyleyse yola koyulalým, yeniden uçmak için sabýrsýzlanýyorum.”
Dedim ve bende gülümsedim.
Onunla birlikte gökyüzüne adým ilerlerken düþündüm ki biz iyi birer dost olabiliriz. Aramýzdaki yaþ farkýný göz ardý edersek gayet iyi anlaþýyoruz denilebilir. O daha ciddi ve sýkýcý biri. Bende içine kapanýk konuþmayý bilmeyen bir tipim, belki daha iyi olabilirim.
“Geldik”
Bulunduðumuz noktada birbirine çok yakýn sýralý aðaçlar vardý, aðaçlarýn çoðu kocaman ve yapraksýzdý neredeyse hepsi koyu ve kalýn kabukluydu genel olarak kasvetli ve insaný iten bir havasý vardý daha önce gittiðimiz yerlere kýyasla çekip gitmek istiyordunuz.
“Burasý bir, orman mý?”
“Kasvet ormaný.”
“Bu diyardaki her yerin ismi kendi sýfatýyla uyuþuyor ne mantýklý”
“Öyledir.”
“Ben olsam öyle derdim”
“Demek ki ayný düþünüyoruz”
Belki evet belki hayýr ama onu bunu söylemedim.
“Galiba sevmedin, eh tabi biraz haklýsýn istersen senin yerine ben arayým.”
“Olur”
Olabildiðince uzak durmaya çalýþtým. Çok fazla korku filmi veya çizgi film izlemiþtim. Evet, bilmiyorsanýz söyleyeyim çoðu çizgi film korku filmlerinden daha çok þiddet ve tehlike içerir.
Ortalýkta döndü durdu bazen bir aðacýn kavuðuna bazen bir diðerinin dallarýnýn arasýna baktý ama genel olarak bir yerde döndü durdu en sonunda onu baya bir irdelesem de yakut taþý buldu.
Alev kýrmýzýsý parlak bir tonu vardý. Fiyakalý adam aldýðý gibi okumaya baþladý;
***
Ýyi bir hayat ve çevrende iyi insanlar görmek istiyorsun. Ama deðiþime önce kendinden baþlaman gerektiðini unutuyorsun. Çevrenden beklediðinin binde birini göstermezken kimden medet umuyorsun? Ýnsanlar ayna gibidir, seversen sevilirsin, nefret edersen nefret edilirsin. Gülümsediðin zaman karþýndaki kiþi de sana gülümseyecektir.
***
Galiba zamanla taþlarda yazanlarý daha net idrak edebiliyordum. Bana verilen bu öðütlerin deðerli taþlarýn üzerine kazýnmýþ olmalarý onlarý asýl anlamýndan daha deðerli yapmaz, sadece benim hayatýmý deðiþtirmem için bana verilmiþ bir fýrsat. Bir an her gün çektiðim bu acýlardan kurtulma düþüncesi içinde kayboldum. Bu bir kurtuluþ, bir yardým. Galiba bu konuda Fiyakalý Adam’a ve bu diyara çok fazla þey borçlu olacaðým.
“Hey Bayan, galiba yine düþüncelere daldýnýz.”
“Düþünmem gerekmez mi?”
“Elbette ama þimdilik sadece dördüncü taþý bulmaya odaklanmalýyýz.”
Eninde sonunda bir þeyleri düþüneceðimden emin gibi bir hali vardý. Onunsa rengi daha da soluyordu, galiba bir ara bu konuda endiþe duymalýyým.
“Bu sefer nereye?”
“Güneþ krallýðýnýn merkezindeki çeþme”
“ilk geldiðimdeki mi?”
“Evet.”
“Galiba belli baþlý yerlere gidiyoruz. Tüm taþlarýn yerini biliyorsun.”
“Ben yüzyýllardýr buradayým küçük haným”
“Vay canýna, kaç yaþýndasýn?”
“Önüne bak yoksa bir kuþa çarpacaksýn.”
Bu konu hakkýnda konuþmak istemiyor diye düþündüm.
“Ýþte geldik, çok uzak sayýlmaz öyle deðil mi?”
“Kesinlikle ama bence biz hýzlý gidiyoruz.”
“Olabilir buranýn zaman algýsý pek doðruya doðru deðildir bazen çok hýzlý bazen çok yavaþ geçer”
“Bu diyarda artýk hiçbir þey beni þaþýrtmýyor”
Dudaðýnýn bir kenarý yukarý kalktý ama tam bir gülücük koparamadým.
“Çok konuþma da taþý bulalým”
“Bu kolay olacak!”
“Neden?”
“Çünkü diðerleri de öyleydi.”
Konuþmadý sadece çeþmenin etrafýnda dört döndük. Çeþme mor kristallerden oluþuyordu ve en tepede bir güneþ vardý güneþin güya ýþýn olan yerlerinden su fýþkýrýyordu. Güzel görünüyordu.
Biraz sonra güneþin tam ortasýnda diðerlerinden baðýmsýz mor bir kristal gördüm çok aykýrý duruyordu.
“Hey Bay Fiyaka þu olabilir mi?”
Fiyakalý Adam iþaret ettiðim yere baktý ve bir þey söylemeden çeþmeye çýktý o uzun boyuyla hiç zorluk çýkarmadan kristali aldý ve geri indi.
“Vay canýna bu bir ametist çok büyüleyici görünüyor”
O ise bana aldýrýþ etmeden okumaya baþladý.
***
Ýnsanlarla uyum içinde yaþadýðýmýz bu dünyada. Her birimiz birer yapboz parçasý gibiyiz. Bazen vererek bazen alarak girintili çýkýntýlý bu düzende kenetlenerek birbirimize baðlanýrýz. Hiçbir zaman tamamen dýþa dönük bir yapboz parçasý göremezsiniz çünkü bu mutlu bir yaþam tarzýna aykýrýdýr, bazen hiçbir karþýlýk beklemeden sadece vermek lazým. Bunu iyilik yapmak olarak nitelendirebiliriz. Eðer karþýlýksýz iyilik yapmayý hayatýna aþýlarsan insanlarýn arasýnda mutlu bir yaþantýn olur.
***
“Mutluluk.”
Fiyakalý adam meraklý gözlerle ne diyeceðimi bekliyordu.
“O kadar basit deðilmiþ ha?”
“Öyledir.”
Ben konuþmak istedikçe kaçýyordu sanki. Bir anlam veremedim.
“Þimdi nereye gidiyoruz? Hadi gidelim”
“Bu sefer yürüyerek gideceðiz.”
“Tamam.”
Yürümeye baþladýk. Pek hýzlý ve aceleci sayýlmazdýk. Sadece yürüyorduk iþte. O sýrada fiyakalý Adam’ýn ne kadar saydamlaþtýðýný fark ettim sanki yavaþ yavaþ görünmez oluyor gibiydi.”
“Aman ya rabbim bu halin ne kayboluyorsun!”
“Sakin ol olmasý gereken bu”
“Sana ne oluyor Fiyakalý Adam?”
“Göreceksin, dert edecek bir þey yok”
“Ama-“
“Uslu bir çocuk ol ve sadece yürü”
Beni bir çocuk olarak tanýmlamasý biraz kalbimi kýrdý ama fazla alýnmamaya çalýþtým. Birkaç dakika sonra dayanamadý ve o konuþtu.
“Bak hiç kimse yakýn zamanda eve döneceksin ve ayrýlacaðýz.”
“biliyorum”
“Ayrýlsak bile her zaman dost kalacak mýyýz?”
Bunu demesi beni inanýlmaz mutlu etmiþti demek beni kendine yakýn görüyordu.
“Elbette”
Dedim kocaman bir gülümseme ile o da gülümsemiþti.
Sonra susup yürümeye devam ettik. Birkaç dakika sonra cücelerin çýktýðý madene varmýþtýk. Tam içeri girecekken Fiyakalý Adam durdu.
“Buradan sonrasýný sen halletmelisin”
“Neden?”
“Amacýna ulaþmak için kalbinin sesini dinlemen gerekecek.”
“Dramatikleþmeden bir iþi halledemez miyiz?”
“Vaktimiz kýsýtlý Hiç kimse, eðer bir an önce gitmezsen burada yok olacaðým”
“A-ama neden?”
“Bu tabloyu yaptýðým zaman kendi umutsuz aþkým yüzünden baþka bir dünya oluþturup kendi kasvetimle doldurdum. Durum böyle olunca ruhum bu tabloda hapsoldu. Sen tabloya girdiðin zaman gerçek dünya da þafak sökmeden çýkman gerekiyor eðer öyle olmazsa ben umutsuzca yok olacaðým sende burada hapsolacaksýn.”
Ne diyeceðimi bilememiþtim.
“Þu andan itibaren sadece 15 dakikan var. Çabuk ol!”
Söyledikleri korkunçtu. Hiçbir zaman burada hapsolacaðýmý düþünmemiþtim. Ailemden ve çevremden uzakta kalmak düþüncesi beni inanýlmaz korkuttu.
Ama korkmaya vakit yoktu. Taþý bulacaktým ve ikimizde kurtulacaktýk. Madene doðru koca bir adým attým ve içerideydim.
O anda gözlerime inanamadým milyonlarca hayýr milyarlarca deðerli taþ maðarayý çevrelemiþti. Ve ben bunlarýn içinde sadece birini özel olan bir tane taþý bulacaktým.
“Çabuk ol Hiç kimse yoksa ikimizde sonsuzlukta yok olacaðýz!”
Kendime geldim bir o yana bir bu yana koþup taþý bulmaya çalýþýyordum.
Bir safir, dokunduðum gibi söndü.
Bir yakut, o da ayný.
Zümrüt, ametist, elmas, hepsi ben onlara dokununca kayboluyordu.
“Kalbinin sesini dinle!”
Kalbimin sesi, bu ne tür bir þey olabilir ki? Diye düþündüm ama nafile sadece daha çok vakit kaybetmiþtim.
Bir Lapis hayýr o da deðil. Tanzanit, Opal, Beril hiç biri o deðildi.
“Acele et sadece beþ dakika kaldý!”
Bir o yana bir bu yana koþuyor önüme gelen tüm taþlara dokunuyordum. Ýçimi derin bir korku kapladý bir an asla bulamayacaðýmý sonsuza dek burada týkýlý kaldýðýmý düþündüm.
Ne tür bir taþ en deðerli taþlardan bile daha deðerli olabilir? Ne tür bir taþ her þeyi geride býrakabilir?
Týpký tablonun beni çekmesi gibi bir çekim gücü daha hissettim arkama döndüm birkaç adým attým.
“Son bir dakika!”
Ýstemsizce elimi uzattým ve elimde olan basit bir kömür parçasýydý!
Elime alýr almaz büyük bir parlamayla havaya kalktý benim elimde olduðu için beni de havaya kaldýrmýþtý içinden bin bir türlü renkte ýþýk süzmesi çýktý bir süre sonra ýþýklar durdu ve taþla yere indim hemen yüzümde koca bir gülümsemeyle Fiyakalý Adam’ýn yanýna döndüm.
“Baþardým!”
“Baþarabileceðini biliyordum.”
Gözü dolmuþ bir þekilde gülümsüyordu. Sarýldýk. Sonra taþý aldý ve okumaya baþladý.
***
Unutma! Mutluluk sadece çevrenle alakalý deðildir. Kendini ne kadar seversen hayatý da o kadar çok seversin, Çevreni ne kadar seversen mutluluðunu katlarsýn. Her zaman deðerlisin. Dýþarýdan nasýl göründüðünün bir önemi yok çünkü sen o deðeri içinde taþýyorsun. Hiçbir zaman hiç kimse olmadýn belki kendi dünyanýn her þeyisindir ve bundan haberin yoktur. Belki bir insan için her þeysindir ve bunu göremiyorsundur. Unutma içinde bir mücevher saklýyorsun!
***
Artýk her þey ortadaydý bunca senedir aileme çevreme yaptýðým haksýzlýklar, dünyadaki daha kötü durumda olan insanlarý düþünmeden yaptýklarým, bunlarýn hepsi beni utandýrýyordu. Ne kadar büyük bir yanlýþýn içinde olduðumu anlamýþtým ve bunu bu kadar geç anlamýþ olmak kalbimi acýtýyordu.
Galiba gözlerim dolmuþ olacak ki kendi rengine dönen fiyakalý adam gözyaþlarýmý sildi yüzünde memnuniyet dolu bir gülümseme vardý.
“Neden önce söylemedin?”
“Mühim olan dersini almandý, aceleye getirmeni ve bazý þeyleri göz ardý etmeni istemedim.”
Sonra biraz durakladý.
“Sen benim her þeyimsin, en iyi dostum sonsuza kadar arkadaþ kalalým olur mu?”
“Tabii ki!”
Gözyaþlarým daha da artmýþtý ona deli gibi sarýldým.
“Bende bir ressam olacaðým ve yeni diyarlara kapý açacaðým!
“Sana güveniyorum.”
Dedi ve gülümserken yavaþ yavaþ kül olmaya baþladý
“Elveda”
“elveda” dedim ve kollarýmýn arasýnda kül olup gitti. O gidince yere düþen taþ güvercine dönüþtü ve uçmaya baþladý benimse gözüm yavaþ yavaþ kapanýyordu...
***
Uyandýðým zaman kendimi yataðýmda buldum. Ayaða kalktým þu ana kadar yaþadýðým her þey aklýma geldi.“Hayýr hiç biri rüya deðildi.”Dedim, çünkü kendimdeki deðiþimi görebiliyordum. Hepsi bana hayatý öðreten gerçeklerdi. Tablo aklýma geldi koþa koþa önüne gittim;
Ama Güvercin orada yoktu.


SON



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yoksun [Þiir]
Geçmiþin Þuurunda Geleceðin Bayraktarý Bir Gençlik [Deneme]


Þevval Ceylan kimdir?

Özgürlüðünü kalem ve kaðýtta bulan acizane bir insaným. Her geçen gün kendimi geliþtirmek ve yeni þeyler öðrenmek için çalýþýyorum. Acemi yazýlarýmý biraz olsun geliþtirmek ve fikirlerine deðer verdiðim siz 'ÝzEdebiyat' sitesi kullanýcýlarý ile paylaþýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
En çok etkilendiðim þair-yazarlar; Necip Fazýl Kýsakürek, Oðuz Atay, Orhan Veli


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Þevval Ceylan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.