Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
•İyileştirilecek şeyler ekonomi ve eğitimdir. Bu sayede memleket imar edilecek millet refah sahibi olacaktır. Ocak 1922, Vakit Gazetesi Başyazarı Ahmet Emin’e Demeç. • Eğitim ve öğretimde tatbik edilecek usul, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir baskı (hükmetme) vasıtası yahut medeni bir zevkten çok, maddi hayatta muvaffak olmayı temin eden pratik ve kullanışlı bir cihaz haline getirmektir.(1923) • Hükümetin en verimli ve en önemli görevi, ulusal eğitimle ilgili işlerdir. Bu işlerde başarılı olabilmek için öyle bir program izlemeye zorunluyuz ki, o program ulusumuzun bugünkü haliyle, sosyal, yaşamsal gereksinimiyle çevrenin koşulları ve çağın gerekleriyle tamamen orantılı ve uygun olsun. Bunun için büyük fakat hayali ve çapraşık düşüncelerden tamamen vazgeçerek, gerçeğe kuvvetle bakmak ve elle temas etmek gerekir. (1922) • Eğitimde süratle yüksek bir seviyeye çıkacak bir milletin hayat mücadelesinde maddi manevi bütün kudretlerinin artacağı muhakkaktır. 01. 11. 1928. TBMM Açılışı. • Eğitimdir ki, bir ulusu ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır, ya da bir ulusu esaret ve sefalete terk eder. • Ulusal eğitimin ne demek olduğunu bilmekte artık bir karışıklık ve yanlış anlama olmamalıdır. Bir de milli eğitim esas olduktan sonra onun dilini, usulünü, vasıtalarını da ulusal yapmak zorunluluğunu tartışmak gereksizdir. Milli eğitim ile geliştirilmek ve yükseltilmek istenen genç beyinleri bir taraftan da paslandırıcı, uyuşturucu, hayali fazlalıklarla doldurmaktan dikkatle kaçınmak gerekir. (1924, Samsun) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997,s. 202-206) • Ulusal Eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu şekilde olur. Bu zafere ulaşılması için hepimizin tek vücut ve tek düşünce olarak esaslı bir program üzerinde çalışması lazımdır. Bence bu programın iki önemli noktası vardır: Sosyal hayatımızın ihtiyaçlarına uyumlu olması, çağın gereklerine uygun olmasıdır. • Türkiye’nin eğitim ve öğretim tutumunu her katında, tam bir açıklıkla hiç bir kararsızlığa yer vermeden saptamak ve uygulamak gerekir; bu tutum, her anlamıyla ulusal bir nitelikte olacaktır. (1924, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, s. 347) • Eğitim ve öğretimde uygulanacak yol, bilgiyi insan için fazla bir süs, bir zorbalık vasıtası yahut uygar bir zevkten daha fazla, maddî yaşamda başarılı olmayı sağlayan, pratik ve kullanılması mümkün bir alet haline getirmektir. Milli Eğitim Bakanlığı bu esasa önem vermelidir. (1923) (Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Araştırma Merkezi, s. 130) • Devlet bünyesinde yüzyıllar boyu derin idari ihmallerin neden olduğu yaraları iyileştirmede verilecek emeklerin en büyüğünü hiç kuşku yok ki irfan yolunda göstermemiz lazımdır. Şimdiye kadar uygulanan eğitim ve öğretim yöntemlerinin milletimizin geri kalmasında en önemli etken olduğu kanısındayım. Onun için bir milli eğitim programından söz ederken, eski devrin boş inançlarından ve yaratılışımızla hiç ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelebilen bütün etkilerden tamamen uzak, milli karakterimiz ve milli tarihimizle uyumlu bir kültür kastediyorum. Çünkü milli dehamızın gelişmesi ancak böyle bir kültür ile sağlanabilir. Herhangi bir yabancı kültür, şimdiye kadar izlenen yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını tekrar ettirebilir. Kültür ortamla uyumludur. O ortam milletin karakteridir. Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara özellikle varlığı ile, hakkı ile, birliği ile ters düşen bütün yabancı unsurlarla mücadele etme gereği; milli düşünceleri büyük bir olgunlukla her karşıt düşünceye karşı şiddetle ve fedakarlıkla savunma zorunluluğu öğretilmelidir. Yeni neslin milli ruhuna bu özellik ve yeteneklerin aşılanması çok önemlidir. Sürekli ve müthiş bir mücadeleden ibaret olan hayat, bağımsız ve mutlu olmak isteyen her milletten bu özellikleri şiddetle istemektedir… Gelecek için hazırlanan vatan çocuklarına, hiçbir güçlük karşısında baş eğmemelerini; sabır ve metanet ile çalışmalarını; çocuklarımızın anne ve babalarına da yavrularının öğrenimlerini tamamlamaları için her fedakarlığı göze almalarını tavsiye ederim. Büyük tehlikeler önünde uyanan milletlerin ne kadar sebatkar olduklarını tarih doğrulamaktadır. Silahıyla olduğu gibi aklıyla da mücadele etmek zorunda olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. (1921, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 19-21) • Ulusal Eğitim programımızın, Milli Eğitim siyasetimizin temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir. Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz… yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor, demektir. Bir taraftan genel olan cahilliği yok etmeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplumsal hayatta faal ve faydalı, verimli elemanlar yetiştirmek lazımdır. Bu da ilk ve orta öğretimin uygulamalı bir şekilde olmasıyla mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkarlara sahip olur. Elbette milli dehamızı geliştirmek, hislerimizi layık olduğu dereceye çıkarmak için yüksek meslek sahiplerini de yetiştireceğiz. Çocuklarımızı da aynı öğretim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz. • Hanımlar, Beyler! (Öğretmenler) Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız zemin hazırladı. Hakiki zaferi siz kazanacak ve devam ettireceksiniz ve mutlaka kazanacaksınız. (1922, Bursa) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 47-49) • Hayatın her çalışma safhasında olduğu gibi, özellikle öğretim hayatında disiplin, başarının esasıdır. Müdürler ve öğretim heyetleri, disiplini sağlamaya ve öğrenciler disipline uymaya mecburdurlar. (1925, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 359) • Yolu belletir… Vatan ve ulusu kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu ve birer bilgin olmaları gerekir. Bunu sağlayan okuldur. 27.10.1922, Bursa. • Her kişi dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da okuldur. 31.01.1923, İzmir’de Halk İle Konuşma. • Okullar öğretim ve eğitim kadar, okul dışındaki neslin sürekli bir aydınlık demeti altında tutulması gereklidir. 07.07.1927, Dolmabahçe, Öğretmenlere. • Mektep sayesinde, Mektebin vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzelliği ile gelişir. 27.10.1922, Bursa, Öğretmenlere. • Mektep genç dimağlara, insanlığa hürmeti, millet ve memlekete sevgiyi, şerefi ve bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için izlenmesi uygun olan en doğru yolu belletir… Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuskâr ve birer âlim olmaları lâzımdır. Bunu temin eden mekteptir. 27.10.1922, Bursa, Öğretmenlere. • Her fert dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orası da mekteptir. 31.01.1923, İzmir’de Halk İle Konuşma. • Okullar öğretim ve eğitim kadar, okul dışındaki neslin sürekli bir aydınlık demeti altında tutulması gereklidir. 07.07.1927, Dolmabahçe, İstanbul Öğretmenler Heyetine söylenmiştir. • Bilim ve fen çalışmalarının merkezi okuldur. Bundan dolayı okul lazımdır. Okul adını hep beraber hürmetle, saygıyla analım. • Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memleket sevgisini, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilecek en uygun, en güvenli yolu öğretir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lazımdır. Bunu sağlayan okuldur. Ancak bu şekilde her türlü girişimin mantıklı sonuçlara ulaşması mümkün olur. Çok işler yapılmıştır, ama bugün yapmaya mecbur olduğumuz son değil, ancak çok lüzumlu bir iş daha vardır. Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanseverlik ve milliyetseverlik vazifesi biliniz. 9/10. 08.1928, Yeni Yazı İnkılabı Hakkında. • Bizim uyumlu, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir; Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulundurarak, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak, bunu anlamak mecburiyetindesiniz 9 ve 10. 08. 1928, İstanbul Sarayburnu Parkı, Türk Yazı Devrimi Hakkında Konuşma. • Az zaman sonra, yeni Türk harfleriyle, gözler kamaştırıcı Türk manevî ilerlemesinin ulaşabileceği güç ve saygının uluslararası düzeyini gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki, bu manzara beni kendimden geçiriyor. 23. 08. 1928,Anadolu Ajansı Muhabirine Demeç. • Büyük milletimizin bir kat daha gelişmesini ve yükselmesini temin edecek olan yazı devrimi… 16. 09. 1928,İstanbul, Belediye Başkanına Demeç. • Meclisinizin en büyük eseri olan Türk harfleri, ülkenin genel hayatına tamamen uygulanmıştır. İlk zorluklar, ulusun fikir kuvveti ve medeniyete olan sevgisi sayesinde kolaylıkla yenilmiştir. 1929, T.B.M.M • Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür… Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, uyanık davranmak düşünmek ve zekâyı eğitmektir. (1936) • Kültür zeminle orantılıdır. O zemin, ulusun sicilidir. 16.07.1921, Ankara, Maarif Kongresi. • Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.(1932) • Kültür, tabiatın yüksek verimleriyle mesut olmaktır. Bu ifade içinde çok şey saklıdır. Temizlik, saflık, yükseklik, insanlık vb. bunların hepsi insanlık niteliklerindendir. • Ülkemizi, toplumumuzu gerçek hedefine, mutluluğa eriştirmek için iki orduya gereksinme vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri ulusun geleceğini yoğuran düşünce ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir, verimlidir, saygındır. Fakat bu iki ordudan hangisi daha kıymetlidir, hangisi diğerine gereksinim duyar. Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz, bu iki ordunun ikisi de yaşamsaldır. Yalnız siz, kültür ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun kıymet ve kutsallığını anlatmak için şunu söyleyeyim ki, sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin öldürüp niçin öldüğünü öğreten bir orduya aitsiniz. • Bir ulus, kültür ordusuna sahip olmadıkça savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin köklü sonuçlar vermesi, ancak kültür ordusuyla olasıdır. Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun elde ettiği kazançlar sönük kalır. Ulusumuzu gerçek kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak, bizi ölümden kurtaran ve yaşama götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce, büyük, kusursuz, nurlu bir kültür ordusuna sahip olmak zorunluluğunda bulunduğumuzu yadsıyamayız. (1923, Kütahya) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, s. 167-168) • Ulusu kendi benliğine sahip yapmayan, ulusu asırlarca kendi hakkında gafil bulunduran hep bu cehalettir. Hükümdarların, şunun, bunun, ulusu köle gibi kullanmaları, bütün vatanı kendi özel mülkleri gibi düşünmeleri, hep ulusun bu bilgisizliğinden istifade edilmek sayesinde idi. Gerçek kurtuluşu istiyorsak, her şeyden evvel, bütün kuvvetimiz, bütün süratimizle bu cehaleti ortadan kaldırmaya zorunluyuz. (21. 03. 1923, Konya, Lise Öğretmen ve Öğrencileri ile Konuşma) • Biz kültürsüz dediğimiz zaman, mutlaka okulda okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğim bilim, gerçeği bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük kültürsüzler çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de gerçeği gören gerçek bilginler çıkar. 18. 03. 1923, Tarsus’ta Çiftçilerle. • İlköğrenimin yayılması için, sade ve pratik önlemler almak yolundayız. İlk öğrenimde hedefimiz, bunun genel olmasını bir an evvel gerçekleştirmektir. Bu sonuca varmak, ancak, sürekli önlem almakla ve onu metodik olarak uygulamakla mümkün olabilir. Ulusun başlıca bir işi olarak, bu konuda ısrar etmeyi gerekli görüyorum. 01.11.1936, T.B.M.M. • Basit bir tecrübe Lâtin esasından Türk harflerinin, Türk diline ne kadar uygun olduğunu şehirde ve köyde yaşı ilerlemiş Türk çocuklarının ne kadar kolay okuyup yazdıklarını güneş gibi meydana çıkarmıştır. TBMM, 1.11.1928. • Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, ikbal nurusunuz. Yurdu asıl nura gark edecek sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim ve kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz.(1922, Bursa) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, s. 45 -46) • Bu ilk ve son iki tahsil kademesi arasında orta tahsilin de gerekliliği tabiîdir. Orta tahsilin gayesi memleketin muhtaç olduğu muhtelif hizmet ve sanat erbabını yetiştirmek ve yüksek tahsile aday hazırlamaktır. Orta tahsilde dahi terbiye ve talim usulünün pratik ve uygulamalı olması esasına uymak şarttır. Kadınlarımızın da aynı tahsil derecelerinden geçerek yetişmelerine önem verilecektir. 01.03.1922, TBMM. • Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim. (Yücel Dergisi Cilt X, Sayı 57, 1939, s. 130)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |