Mutlu köle çoktur. -Darwin |
|
||||||||||
|
- Gençler napıyosunuz? - İyidir abi tırmalıyoruz. - Size bir kıyak geçeyim ben bugün çok koşturdunuz. - Estağfurullah abi buyur. - Şimdi size bir numara atıyorum. Arayın benim yönlendirdiğimi söyleyin sizi bi ağırlasınlar. - Tamamdır abi. Serkan’la anlamsız bakıştık. Öğleden sonra aradık numarayı, hoş bir kadın sesi, - Buyurun - Pardon, ee şeyy. Uğur abi verdi numaranızı. O yönlendirdi bizi. Ufak bir sessizlik - Uğur bey devamlı misafirimizdir. Buyurun ne demek. Adresi biliyor musunuz? - Yok hayır bilmiyoruz. - Tamam şimdi konum atıyorum size. Akşam oldu daireler kapandı iş bitti geri dönücez aklımıza geldi. Gitsek mi gitmesek mi derken maksat Uğur abiye yanlış olmasın, düştük yola bizi neyin beklediğini bilmeden. Verilen adrese geldik, iki katlı bir villa. Çaldık kapıyı. Belki dayak yiycez ondan da haberimiz yok. Açıldı kapı, karşımızda bir bayan üstünde bir büstiyer altında bir tayt, FHM in şubat sayısından çıkmış gibi. Buyrun dedi girdik içeri. Güzel bir ofis hoş bir sekreter karşıladı bizi. Oturduk, birer kahve söylendi, nezaket içeren birkaç cümleden sonra, - Ne ikram edelim size? Serkan’la bakıştık yine aptal aptal ama çaktırmıyoruz. - Neler var? İyi kıvırdık. - Saunamız var, hamam var, masajlarımız var. İsterseniz size bir full paket yazayım. Ben dedim Serkan’a sen gir ben beklerim seni burda dedim. Yok olmaz öyle şey dedi gireceksek birlikte girelim. Yazın bize birer full paket dedi. İki bayan geldi bizi almaya insan şaşı olur valla. Boncuk örmeli bir kapıdan girdik içeri, çıkana kadar bir daha Serkan’î görmedim. Önce bir odaya aldılar beni soyundum. Ordan kızla birlikte saunaya, ordan hamama geçtik. Değme tellak halt etmiş. Sonra soyunduğum odaya geri geldik. Bana yeni bir havlu verdi kız geliyorum dedi çıktı. İçerde bir masaj yatağı. Elime tutuşturduğu havlu iki karışım kadar yok, doladım belime. Uzandım yatağa. Kız geldi çıkartı havluyu serdi kasıklarımın üzerine. Yüzüstü yatıyorum, kız da maharetlerini sergiliyor. Ama öyle yerlere dokunuyor ki gel de tahrik olma. Hazır altta sıkışan bizim narin ufaklık sıkıştıkça büyüdü, sıkıştıkça büyüdü. Kız dedi ki şimdi dönün lütfen. Ne? Nasıl yani? Şimdi mi? Olamaz. Mecbur döndüm. Ben döndüm ama havlu havada. Çadırı çoktan kurmuşuz. Ben kıpkırmızı ama kızda hiç sıkıntı yok. Bir masaj da önüme yaptı. İş bitti çıktık dışarı. Serkan dedi ki Nerde kaldın birader ağaç oldum? Valla anca bitti dedim surat yine kıpkırmızı. Bindik arabaya geldik. Ertesi gün cumartesi iş yerine her gün hürriyet gazetesi geliyor. Açtık hürriyet akdenizi 8 puntoluk manşet “Antalya da fuhuş yuvası basıldı”. Bizim kızlar da gözleri bantlı poz vermişler. Verilmiş sadakamız varmış.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Suleyman Tuna, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |